TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu 1 yıl önce Cizre, Silopi, Beytüşşebap, Nusaybin, Derik, Dargeçit, Varto, Sur, Bismil, Yüksekova, Van’da yaşanan sokağa çıkma yasaklarını başından bu yana takip eden 10 kadın gazeteci ile görüşerek bir rapor hazırlamıştı. Rapor ölümü dahi göze alarak canları pahasına haber takibi yapan 10 kadın gazetecinin yaşadıklarını göz önüne seriyor.
Gazeteciler başından itibaren Cizre, Silopi, Beytüşşebap, Nusaybin, Derik, Dargeçit, Varto, Sur Bismil, Yüksekova ilçelerinde ve Van’da yaşanan çatışmaları sıcağı sıcağına takip etti.
Hiçbir can güvenliği olmadan çalışan gazeteciler her an ölümle burun buruna geldi.
2 yıldır gazetecilik yapan bir kadının sözleri durumu ortaya koyuyor. “...En basitinden bir caddede elinizde fotoğraf makinesi veya kamera yürürken, zırhlı bir araç görürseniz, endişe topuna kapılıyorsunuz. Her an alınıp götürülme, korkusuyla yaşamak durumunda kalıyorsunuz.”
Van’da haber takip ederken gözaltına alınan ve tutuklanan Vildan Atmaca maruz kaldığı şiddeti anlatıyor. “Abluka alanlarını takip ettiğim sırada darp edildim. Silahlar eşliğinde ölüm ile tehdit edildim. Gözaltına alındığımda sözlü ve fiziki şiddete maruz kaldım...”
Jinha muhabiri Beritan Canözer Diyarbakır’da haber takibi yaparken “heyecanlı” olduğu gerekçesiyle gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. “Hem fiziki hem de psikolojik şiddet gördük. Bununla beraber kullandığımız makinelere bile saldırarak görüntü almamızı engelliyorlardı. Haber yapmamıza hiçbir şekilde tahammülleri yoktu. Bismil’de takip ettiğim bir haber esnasında gazeteci olduğumu belirtmeme rağmen üzerimize kurşun yağdırdılar. Şans eseri yara almadım.”
18 yıldır gazetecilik faaliyeti yürüten bir kadın ise can güvenliğinin olmamasına dikkat çekiyor. “Sen gazetecisin ya da şusun busun diye kimse gözetmiyor. Ayağımın dibine denk geldi kurşun. Kameraman bana dur demeseydi ben koşuyor olacaktım ve vurulacaktım, ayağımın dibine geldi. Uzaktan kameraman ve kamera mikrofonu görülüyordu.”
4 yıldır gazeteci olan kadın namlunun ucunu gösteriyor “Çatışmaların yoğun olduğu mahallelerde defalarca tarandık, bulunduğumuz evler hedef alındı. O nedenle sık sık kaldığımız evleri değiştirmek zorunda kaldık...”
Gazeteciler bu durumla baş edebilmek için bulundukları yere göre yöntemler geliştirmek durumunda kalmış. “Sürekli eğilerek yürümek, duvarları delerek oluşturulan yaşam koridorlarını kullanmak, bir sokaktan öteki sokağa geçmek için kanalizasyon hattını kullanmak, yaralıları ve ölüleri çekmek zorunda olduğumuz için en sıcak noktalarda durmak zorunda olmak, o nedenle bombardımanların ortasında kalmak vs...”
13 yıldır gazetecilik yapan kadının sözleri durumu özetliyor.“Artık en fazla duyduğum laf, kendine dikkat et.‟ Ama şunu anlıyorum, bu senin dikkatinle ilgili değil. Ne kadar çok dikkat etsen dahi evine roket mermisi isabet ediyor, kahvaltıda ölebiliyorsun. Balkonda çamaşır toplarken kafasından vuruluyor kadın öğretmen. Dikkatimizi aşan, irademiz dışında gelişen bir şey.”
Gazeteciler, çatışma bölgesinde yaşadıkları için, savaşın dilini öğrendiklerini söylüyor. “Silah sesleri ya da patlayıcıları ayırt etmeye başlıyorsun. Bunlar hayatına girmeye başlıyor. Bomba atar nedir görüyorsun. O silahın o zaman anlıyorsun öldürücülüğünü. Top mermisi, havan, ayırt ediyorsun. Tek taraflı mı çift taraflı mı, bunları ayırt ediyorsun hayatının bir parçası oluyor.”
Bu tabloda gazetecilerin normal bir hayatı olmuyor tabi “Son bir yıldır normal bir hayat yaşadım mı, hayır. Ne gecem ne gündüzüm oldu, ne hafta sonu oldu. Hep çatışmalı süreç. Ondan dolayı normal bir hayatım olmadı.” “Aylardır ağız dolusu gülmediğimi biliyorum. Gülmeyi unuttuk.” sözleri gazetecilerin söylediği şeylerden sadece bir kaçı...
TGS Kadın, LGBTİ komisyonu ve tüm gazetecilerin ise talebi ise sadece çatışma bölgesinde görev yapan gazetecilerin can güvenliğini tehdit eden, devlet görevlilerinden kaynaklanan her tür davranış ve eylemin son bulması, gazetecileri yönelik bugüne dek yapılan şiddet olaylarının faillerinin yargılanması ve tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması...
Bugün Öldürülen Gazeteciler Günü... “Yaşayan” gazetecilerin yaşadıkları işte böyle... Gazeteciliğin suç olmadığı, haber alma özgürlüğümüzün kısıtlanmadığı günlerde buluşmak üzere...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.