Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre Türkiye ekonomisi, 2021 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7 oranında büyümüş. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu büyüme rakamlarıyla övündüğü konuşmalarla “ülkenin şaha kalktığını” anlattı. İktidar yanlısı gazeteler bu rakamı “muhteşem büyüme” başlıklarıyla manşete taşırken, bir “başarı masalı” yazmayı da ihmal etmiyorlar. Türkiye, yüzde 7'lik büyümeyle Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında Güney Kore’yi, Fransa’yı, Amerika Birleşik Devletleri’ni, Kanada’yı geride bırakarak en çok büyüyen ülke olmuş. Bu tabloya bakınca pandemi sürecinde ekonomisi en hızlı büyüyen ülkelerden birisiymişiz!
Pandeminin en başında yapılan koronavirüs zirvesinde ekonomik tedbirleri açıklarken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Neşen yerinde" dediği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun neşesi halen yerinde. Yüzde 7’lik bu büyümeye Hisarcıklıoğlu “Büyüme memnuniyet verici. Büyümeden yeteri kadar pay alamayan sektörlerimiz için destek adımlarının sürdürülmesini istiyoruz” diyerek “hep patronlara, sadece patronlara…” açgözlülüğünü de bir kere daha ortaya sermiş. Sözü burada bitmiyor büyük patronun. Diyor ki “Dünya genelinde yaşanan daralmaya karşın Türkiye'nin büyümesini sürdürmesinin, ekonominin temellerinin ne kadar sağlam ve hükümetin zamanında aldığı tedbirlerin etkisinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.”
Pasta büyümüş mü? Evet! Pastadan herkesin aldığı pay büyümüş mü? Hayır! Çalışanın payı küçülürken, bir başka kesim hem pastadaki büyümeyi paylaşmış hem de diğerlerinin diliminden de kendisine almış.
Patronlara neşe veren, hükümete teşekkür ettiren bu yüzde 7’lik büyümenin neyin pahasına gerçekleştiğini hangimiz bilmiyoruz ki? Dükkanların önemli bölümünün kapalı olduğu, milyonlarca çalışanın kısa çalışma ya da ücretsiz izin uygulamalarıyla gelirinin düştüğü, işsizler ordusuna yeni işsizlerin eklendiği, aşın ve işin azaldığı bir dönemde gelen yüzde 7'lik büyümeyi mutfağında, cebinde hisseden var mı?
Yüzde 7 büyüme ile övünülen aynı dönemde yoksulluk ve işsizlik de tarihi seviyelere ulaşmışken, son bir yılda giderek artan enflasyon ise toplumun geniş kesimlerinde gelir kaybına neden olurken bu büyümeden kim pay alıyor?
Türkiye'nin yüzde 7 büyüdüğü bu dönemde iş gücünün, yani bizlerin milli gelirden aldığı pay 4.5 puan birden aşağı düşmüş. Bu düşüşte özellikle kısa çalışma ve ücretsiz izinle azalan ücretler etkili. İşçiler daha fazla üretirken, büyümeden hiç pay alamadı. Bu arada Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasına göre ilk 20’deki şirketlerin faaliyet kârı yüzde 55 artarken istihdam sadece yüzde 3 oranında artış gösterdi. İşsiz kalanlar en temel ihtiyaçlarını yüksek faiz oranlarına rağmen bankalardan kredi çekerek karşılamaya çalıştılar. Halkın bankalara ve finans şirketlerine olan borcu 872 milyar lirayı buldu. Geniş tanımlı işsizliğin yüzde 28, enflasyonun yüzde 17’yi geçtiği bir ekonomide yarısından fazlası tüketim harcamalarından gelen yüzde 7’lik büyüme verisinin ağır borç yükü altında ezilen halkın daha da yoksullaşması pahasına gerçekleştiği açık. Bunu bilmek, görmek için ekonomi uzmanı olmaya gerek yok; eve giren alışveriş torbasına, kaygıdan uyuyamadığımız gecelerin sayısına, çok çalışıp her geçen gün kirayı, faturaları daha büyük zorluklarla ödemeye çalışmamıza bakmamız yeterli.
Ülkenin dört bir yanından kadınlara sorduk; bu yüzde 7’lik büyümeden sizin payınıza ne düştü, patronların kârına kâr kattığı, neşelerine neşe kattıkları bu süreçte sizde “büyüyen” ne oldu diye… Yanıtlar; bizim payımıza düşenin daha ağır çalışma koşulları, işsizlik tehdidi, yarın ne olacak kaygısı, mutfakta ne pişecek derdi, bugün yine hangi adaletsizlikle karşı karşıya kalacağız öfkesi olduğunu gösteriyor…
ŞİDDET, TACİZ, KAYGI BÜYÜDÜ…
Yaren (Ankara): Büyüdük ama hangi anlamda? Ekonomik anlamda insanların maddi manevi çıkmaza girip bu sürecin intihar ile sonuçlanmasında mı? Gençlerimizin geleceğine dair umutsuzluğunun artmasında mı? Kadınlarımızın iş hayatından daha da uzaklaşmasında mı? Doğa katliamında mı? Kadın, hayvan, çocuk cinayetlerinde mi? Büyüme deyince benim aklıma bunlar geliyor. Görünen odur ki çok fazla büyüdük ama tüm olumsuzluklarda.
Ev işçisi bir kadın (Ankara): Acaba büyüdük mü küçüldük mü? Neyde büyümüş acaba? Vergide mi büyümüş, zamda mı büyümüş? Ne büyümüş? Nerede büyümüş? Küçülmekten başka bir şey görmüyoruz biz. 128 milyar dolar büyüyor herhalde, onu kast ediyor olabilir. Memleketi küçülttü. Bizim eve yansıyan küçülmekten başka bir şey değil. Eskiden eşim yalnız çalışırken yetiyordu bir şekilde, şimdi ben de çalışıyorum, yetemiyoruz.
Bir işçi annesi (Ankara): Benim çocuğumun bir maaşı var, eşim zaten engelli, o da bir emekli maaşı alıyor 2 bin lira. Faturalar, mutfak derken elde bir şey kalmıyor ki. Emekli maaşlarına zam yapıyor ama markete yüzde 50 zam geliyor. 3 kuruş veriyor 100 kuruş alıyor. Marketin pazarın yanından geçemiyoruz.
Mehtap Uzun (Ankara): Kadın cinayetlerinde, tecavüz, taciz, hayvan tecavüzlerinde, ekonomik çöküntüde, paramızın değer kaybetmesinde, geçim sıkıntısında, işsizlikte ciddi büyümedeyiz.
Sehan Han (Ankara): Yüzde 7 büyümüşüz diyorlar, evet işsizlikte, yoksullukta, tacizde, tecavüzde, şiddette büyüdük.
Seda Sönmez (Ankara): Büyüyen tek şey sorunlarımız oldu ve bu büyümeye sebep olan sizsiniz.
Tülay Karakaya (Ankara): Büyüdük, büyüdük evet ama nasıl büyüdük. Tacizde, tecavüzde, kadın cinayetlerinde, işsizlikte, ekonomi batağında büyüdük. Güzel ülkem yaşanmaz hale geldi. En çok da ev ekonomisinde, yoksullukta büyüdü ülkem.
Yemekhane işçisi (Ankara): Bizim eve o yüzde 7 büyüme uğramadı vallahi. Kendi yaptıkları büyümüştür, yol yapıyor, köprü yapıyor ya onlar büyümüştür. Biz küçüldük.
ZAMLAR BÜYÜDÜ…
Leyla Cin (Malatya): Büyüme hikaye, küçüldük desek daha doğru olur. Genel duruma bakalım, işsizler kervanına sürekli yenilerinin eklenmesi ile aşın, işin azaldığı dönemde zamlar kabus gibi oldu. Büyüyen makarna yeme oranı oldu, temel gıda ürünlerine gelen zamlar bizi buna itiyor. Ülke ekonomisi zaten yoğun bakımda desek daha doğru olur, nabız gitti gidiyor…
Zeynep (Malatya): Şu an Türkiye batmış vaziyette. Ekonomi çökmüş durumda, hiçbir şey alamıyoruz ki. Alım gücümüz fazlasıyla düştü. Halkın bu kadar alım gücü düşmüşken, insanlar sürekli açlıktan, sefaletten yakınırken nasıl çıkıp ekonomi büyüdü diyorlar, aklım almıyor gerçekten. Büyüyen bir şey varsa, o da borçlarımız, sefaletimiz başka bir şey değil.
BORÇLAR BÜYÜDÜ…
Şenay (Adana): Artan hiçbir şeyimiz yok, her şeyimiz azaldı. Ekmek fiyatları arttı, gramajı küçüldü. Küçük bir bakkal dükkanı işletiyorum, herkesin alım gücü düştü. Eskiden bakkalda ekmek biterdi şimdi ekmek kalıyor, insanlar ekmek bile alamıyor.
Fidan (Adana): Büyüyen tek şey işsizlik, yoksulluk, biz ekonominin büyüdüğünden habersiziz. Her evde aş pişer ama artık dert pişiyor. Gençlerimiz hep sokaklarda geziyor, iş yok gençler bunalıma girdiğinden uyuşturucu kullanıyor.
Hülya (Adana): Ekonominin büyüdüğünün hiç farkında değilim, büyüyen tek şey borçlar. Küçük bir borcum var ödüyorum ödüyorum, bitmiyor. Evi satıp borçları ödeyelim dedik, evi sattık, borçları ödedik, elimizde avucumuzda bir şey kalmadı.
İŞÇİ OLMANIN YÜKÜ BÜYÜDÜ…
Eylem (Denizli): Göbeğim büyüdü, işsizligim büyüdü, hayvanlara şiddet büyüdü, borçlarım büyüdü, kadınların üzerindeki baskı büyüdü, sosyalleşme isteğim büyüdü...
Mükerrem (Denizli): Valla benim borçlarım büyüdü, gezmedik etmedik ama borcu büyüttük çok şükür, bu yaşlara getirdik : )
Nazlı (Denizli): Ayy benim ekonomik sıkıntılarım büyüdü, işçi olmanın yükü büyüdü, kadın olmanın sorumlulukları büyüktü ama artık ekstra büyüdü, kaygılarım büyüdüi, bu pandemide kilolarım büyüdü… Ve son olarak tüm bu kötü giden süreçte çocuğum büyüdü.
ZENGİNLE FAKİR ARASINDAKİ UÇURUM BÜYÜDÜ…
Filiz (Edirne): Ekonomi yüzde 7 mi büyümüş, gerçekten mi? İyi baksınlar. Yüzde yedi olsa dış güçler tutardı bizi, yüzde yüzdür o. Hatta TÜİK gayrimeşru milli hasılayı ay pardon gayrimilli hasılayı, neydi onun adı yav, hah gayrisafi yerli hasılayı bi kere daha hesaplasın bence. Bana gelince... Benim hayal gücüm tam olarak yüzde yedi büyüdü. Yılın ikinci çeyreğinde ohooo. Yüzde bi milyon filan bekliyorum. Bildiğin Matrix olacak. Ekmek gerçek mi değil mi ayırt edemez hale gelirim muhtemelen.
Şebnem (Bursa): Kocamla kavgalarımız büyüdü, kullandığım antidepresanların miligramı büyüdü, ne pişireceğim derdi büyüdü, artık başka yemek yapmak çok mümkün olmadığından dolaptaki makarna tenceresi büyüdü, çayın yanına ne çıkaracağım kaygısından eve arkadaş davet edemez oldum, yalnızlığım büyüdü, yıllardır tatile gitmişliğimiz yok, tatil hayaliyle aramızdaki mesafeler büyüdü. Yüzde 7 büyüme gerçekse o büyümeden pay alanın ben olmadığım, benim komşum, ailem, akrabalarım olmadığı kesin. Görünen o ki zenginle fakir arasındaki uçurumlar büyüdü.
Nesrin (Çatalca): Okulumla aramdaki mesafem büyüdü. Okulu bırakıp ailemin çalıştığı süt tesisinde işe başladım, üniversite bitirip öğretmen olma hayalim küçülürken, günde 14 saat sağa sola koşmaktan 21 yaşında bacaklarımdaki varis büyüdü. Annemin elindeki yaralar, babamın sırtındaki ağrılar büyüdü.
SİZİN EVDE HANGİ DERT BÜYÜDÜ?
Ekonomi büyürken sen bu büyümeden “payını” nasıl aldın, hadi sen de yaz, sosyal medyada Ekmek ve Gül’ü de etiketleyerek paylaş…
Çizimler: Günay Karakuş
İllüstrasyonlar: Freepik
İlgili haberler
Emine Erdoğan’ın ‘Porsiyonlarımızı küçültelim’ öğü...
“Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık” kampanyası kapsamında konuşan Emine Erdoğan halka seslendi, ‘Gelin p...
Elimi bulaşık suyundan çıkaramıyorum ki ayağımı de...
Üç sene rötarlı sendika otelini görebilen kadınlar, ev işlerinin misliyle tatilde üzerlerine bineceğ...
Bu sene de tatil değil hayal var
Yaz mevsimi tatili getirir de akla, hayalin ötesine geçer mi o düşünce… Bu koşullarda zor. Şengül Ka...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.