Hayatını spora adamış bir kadın Sevda. Kendini sporla var etmiş, karşısına çıkan tüm zorluklara göğüs germiş. Her ne kadar ‘Kız çocuğu spor yapmasın’ dense de çocukken başlayan spor sevdasında o hiç pes etmemiş. Hem avukat katibeliği yapıyor, hem boksör hem de okumaya devam ediyor. Sevda’nın kick boks tutkusunu ve hayata bakışını kendisinden dinleyelim…
Adım Sevda, doğma büyüme Gebzeliyim, aslen Ardahanlıyım. Spor hayatım 9-10 yaşlarında başladı. Annem babamdan daha fazla destek verdi açıkçası. ‘Spora başlamak istiyorum’ dediğimde babam ‘Kız çocuğusun sen, sporla ne işin olur’ dedi. Ama annem tam tersine, ‘Kız çocuğu kendini geliştirsin’ deyip, beni destekledi. Karatede siyah kuşak 2. dala kadar yürüdüm, derecelerim olmaya başladı. Önceden ön yargılı olan babam, madalyalarla dönmeye başlayınca otogarda beni kortejle bekler hale geldi. Hatta madalyamı kendi boynuna takıp dolaşıyordu, o derece bir gurur kaynağı haline geldi. O yıllarda üniversite sınavına da hazırlanmaya başladım, ablam İstanbul Üniversitesinde Hukuk Fakültesinde okuyordu. Sporu sevdiğim kadar eğitime tutkum yoktu açıkçası. İstanbul Üniversitesi Radyo Televizyon bölümünü kazandım, sonra ikinci kez tekrar sınava girdim, ama aynı zamanda maçlarda derece peşindeyim. O yıl da İstanbul Üniversitesi Arkeoloji bölümünü kazandım ve gittim. 1 yıl sporsuz kaldım, branş makaslaması başladı. Karateden istediğim performansı alamamaya başladım. Kick boks baya popüler olmaya başladı, geçiş yaptım, birkaç yıl farklı salonlarda çalıştım. 2.5-3 sene boyunca siyah kuşağa kadar ilerlediğimi düşünürken, emeğimi ziyan eden antrenörlerim oldu. Tüm bu engellere rağmen yine de bir sürü başarım oldu, Marmara Bölgesi birinci, ikinci ve üçüncülüğüm, Kocaeli birinci, ikinci ve üçüncülüğüm oldu. Kick boksta ise teşvik ve bölge maçlarında şampiyonluklarım var. Türkiye şampiyonluğum da var fakat yurt dışına bir türlü uzanamadım.
BU ZAMANA TIRNAKLARIMLA GELDİM
Genelde sporcularda libido yükselmesi olur ve birçoğu kadınlara bir meta gözüyle bakarlar. Sporcusuna düzgün yaklaşan parmakla sayılacak kadar az antrenör vardır. Bu mağduriyetlerden dolayı katı ve sert çizgilerim olduğu için önüme çok fazla engel çıktı. Hedefe ulaşmak için kendimden fedakârlık edecek bir yapım zaten yok. O kadar kötü bir ortamın içinden sağlam çıkmak hiç kolay değil. Spor alanında ‘Bir kadın olarak bundan faydalanabilir miyim, faydalanamaz mıyım’ gözüyle bakılıyor. Faydalanabilirse eğer sana tüm kapıları açıyorlar. Kendi çabalarımla elde edebildiğim bir Türkiye derecem var. Sonrasında zorlamadım, çünkü Türkiye’de kadın sporcu olmak çok zor. O kadar çok engel konuluyor ki, hatta kendi çabanızla bir yere gelseniz dahi ‘Aaa kesin birilerinin desteğiyle yapmıştır’ yaftası yiyor. Asla kadın kendi çabasıyla yapabilir gözüyle bakılmıyor. Benim gibi insanlar da bu tabuyu yıkmak için var aslında. Bu zamana kadar tırnaklarımla geldim. ‘Bir baltaya sap olamadı’ diyorlar sporcu olduğum için. Ama ben öyle olmadığını biliyorum, özgüvenim var, çabam var. Eşimle birlikte salon açmıştım fakat sonrasında kapatmak zorunda kaldık.Aslında avukat katibesiyim. Ayrıca Esenyurt MEB’de ücretli sınıf öğretmenliği yapıyorum. Bunların dışında da okumaya devam ediyorum. Arkeolojiyi tamamlarken Tarih bölümünde çift anadal yaptım. Yurt içi, yurt dışı birçok projede çalıştım. Sonrasında sosyal hizmetler okudum bitirdim ve şimdi de adalet okuyorum.
KADINLAR MÜCADELE ETMEKTEN ASLA VAZGEÇMESİN
Bu kadar birikime rağmen işte hep önüme engel çıkardılar. İşe girebilmek için daha düzgün bir fizik ya da daha fazla kendimden vermemi istediler açık söylemek gerekirse. Eğer bu şartları sağlamıyorsanız iş sahibi olmanız çok zor, çok kapı aşındırdım ama olmadı. En büyük sorunum bu oldu. Kadına karşı suistimal özel sektörde çok daha yaygın. Uzun yıllardır dövüşmekten kaynaklı sert bir mizacım oldu, bu bana zırh oldu hatta. Yıllardır insanların taciz içeren tavırlarına karşı kendimce korumaydı bu benim için. İçimdeki gücü kendimden ve eşimden alıyorum. Kadınlara tavsiyem şu; zamanın şartlarında kadın olmak çok zor ama şart ne olursa olsun şanslarını son noktasına kadar zorlamalarını söyleyebilirim. Mücadele gerekiyor, savaşmaktan asla vazgeçmemeliler, vazgeçersek kendimizdeki gücü asla göremeyiz. Mücadelelerine güç katabilmeleri için de bence spor yapmalılar. Birer birey olduklarını hissedecekler. Sanmasınlar ki hayatımız dört duvar arasına sıkışmış!
İlgili haberler
İçimizden Biri: Yeter
Çok küçük yaşta para karşılığı verdiler beni, erken başladım hayata, üzüldüm, evladımı kaybettim, aç...
İçimizden biri: Pınar
Çok yoksulluk çekiyorum, bazen ekmek param bile olmuyor, eski kocamdan da hâlâ korkuyorum, bizi taki...
Aysel Menteş: Dünyaya öylece durmak için gelmedik
Büyük bir zorluğun ve yokluğun içinden çıkarak kendini var eden ve mahallesindeki kadınlardan başlay...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.