8 Mart öncesi Aydın Kültür Sanat Merkezi, Dr. Hidayet Sayın salonunda ‘Dar Alanda Uzun Hikayeler’ adlı oyunlarını oynamak için gelen Kuşadası Belediyesi Kadın Tiyatro Topluluğu genel sanat yönetmeni Nurten Helik, oyun yazarı Nesrin Akalmış ve oyunculardan Sibel Güreli ve Semire Apaydın ile oyun öncesinde, Ekmek ve Gül adına bir söyleşi gerçekleştirdik
Bize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
Nurten Helik: Ben,Kuşadası Belediye Tiyatrosu genel sanat yönetmeni Nurten helik. Tiyatroyu kuralı 3 yıl oldu. Dar alanda uzun hikayeler bizim ikinci kadın oyunumuz. Daha önce ‘İdeal ve İnsanlık’ ile kadın tiyatrosunu kurmuştuk.
Nesrin Akalmış: Emekliyim, ev hanımıyım. Sağolsun Nurten Hanım sayesinde tiyatroya adım attık. Tiyatro ruhumuzda varmış. Dar alanda uzun hikayeler de hiç beklenmedik bir anda oyun olarak çıktı ve onu oynamaya başladık. Yolumuzun uzun olacağını düşünüyorum çünkü hepimiz severek bu işin içindeyiz.
Sibel Güreli: Kuşadası Belediyesi Kadın Tiyatrosu oyuncularındanım. Açıkçası biz Kuşadası’ndaki bu projenin bu kadar ilgi göreceğini düşünmüyorduk. Gördüğü ilgiden de görüyoruz ki Kuşadası’nda bir eksiklikmiş böyle bir projenin varlığı, çok çok iyi oldu güzel bir ilgi var, talep var, mutluyuz.
Semire Apaydın: Ev hanımıyım. İki çocuğum var. Ben çocuklarımla tiyatro yapıyorum. Provalarda, her noktada benim yanımdalar. Kuşadası Belediyesi’nin bize bu olanağı sunması sayesinde biz ev kadınları olarak evde hapsolmadık ve kendimizi ifade ediyoruz tiyatroyla.
Peki bu grubu kurma fikri nasıl ortaya çıktı ve nasıl bir süreç oldu sizler için?
Nurten Helik: Ben zaten tiyatro yapıyordum. Ankara’dan Kuşadası’na geldikten sonra böyle bir sosyal projeye başladık. Ev kadınlarımızla, çalışan ya da emekli kadınlarımızla bu proje güzel bir sosyal proje olur diye düşündük. Süreç çok hızlı ilerledi. 1 ay gibi çok kısa bir süre içerisinde hem eğitimleri verip hem de oyunumuzu çıkardık.
Bir kadın tiyatro grubu olarak ne gibi zorluklarla karşı karşıya kalıyorsunuz?
Nurten Helik: Aslında evet tiyatro olarak zor durumdayız. Gerek mekan ayarlama konusu olsun gerek imkanlarımız olsun, dekorumuzdan aksesuarımıza kadar birçok konuda zorluk yaşıyoruz. Ayrıca kadınlarla birlikte çalışınca tabi ki ‘zaman’ olarak da sorun yaşayabiliyoruz. Çünkü hepimizin çocuğu var ve kısıtlı zamanlarda ve kısıtlı günlerde çalışma imkanımız oluyor. Mesela Kuşadası Belediyesi’nin bir tek tiyatro salonu var ve orayı bütün meslek odalarıyla ve toplantılarla, meclislerle hep beraber ortak bir alan olarak kullanıyoruz. O yüzden de bizim çalışma günlerimiz saatlerimiz daha da azalıyor tabi. Herkes akşam saat beşten sonra evde olmak durumunda çünkü. Ancak kadınlar her şeye rağmen fedakarlık yapıyor.
KOMŞULARIM ÖNCE DALGA GEÇTİ SONRA OYUNU SEYRETMEYE GELDİ
Peki bir kadın olarak tiyatro yapmanın günlük hayatınıza olumlu ya da olumsuz etkileri neler?Nesrin Akalmış: Tabi biz belli bir yaşın üstünde olan insanlar olarak bazı sorumluluklarımızı aşmış durumdayız. Ama hala çocukları, eşleri olan insanların; akşam oldu mu çocuğuna eşine çıkaracağı bir yemeğe, bir ev temizliğine, gelen misafirleri ağırlama gibi bir ön hazırlığa ihtiyaçları var. Zamanları olması gerekiyor. Ben o konuda rahatım öyle bir sorumluluğum yok ama gerçekten kadın olarak dünyanın her yerinde, gerçi bizim ülkemizde daha da fazla, kadının her alanda yaptığı, harcadığı emek büyük zorluklar altında olan bir şey. Ama biz mutluyuz. Güzel şeyler ancak zamandan, sevdiklerinden, sevilen şeylerden fedakarlıklar yaparak ortaya çıkıyor. O yüzden karşılığını aldığımız zaman her şey bitiyor ve onun mutluluğunu yaşıyoruz.
Sibel Güreli: Kısa ve net; renk kattı. Güzel dostluklar güzel bir sosyalleşme ortamı oldu. Hayatımıza büyük katkısı oldu.
Semire Apaydın: Ben ilk tiyatroya başladığım zaman komşularım dalga geçti benimle. Evde durmuyorsunuz, nasıl evinizi temizliyorsunuz gibi pek çok yorum aldım. Ama en sonunda oyunuma geldiler ve izlediler. Ondan sonra nerede görseler beni saygı duyuyorlar, selamlıyorlar. En çok çocuklarımı ihmal ettiğim yönünde eleştiriyorlardı. Çocuklarımı ihmal etmediğimi de gördüler. Takdir edildim, kendimi buldum. Açıkçası bir alkış aldığım zaman sanki bebeğimi kucağıma ilk verdiklerinde duyduğum hissi duyuyorum. Sosyalleştik.
Bu oyunu 8 Mart sürecinde sergilediniz. Günümüz kadın meselesine bakışınız 8 Mart süreci ile ilgili duygu, düşünce ve mesajlarınız nelerdir?
Nurten Helik: Aslında tarihi bilinmiş olunsa zaten 8 Mart’ın anlamını önemini anlayacaklardır bütün kadınlar. 8 Mart’ı ben özellikle dünya ‘emekçi’ kadınlar günü olarak bastırarak söylemek istiyorum. Çünkü kadınlar günü değil, bir çiçek, bir gül, bir karanfil hiç değil. Kadının şuan ki yeri ve pozisyonuna gelecek olursak, gündemimiz, siyasi durumlar... İnanılmaz gerçekten. Git gide sanki geriye doğru gidiyormuşuz gibi bir izlenim var. Yani biz ne kadar ileriye götürmeye çalışsak çabalasak dahi maalesef birtakım siyasetler, politikalar vesaire sebebiyle kadınlarımız ikinci sınıf olmaktan kurtulamıyorlar. Şiddet vakalarının boyutu, kadınların çalışma hakları, kadının toplumdaki yeri açısından baktığımızda kadın bugün kötü bir durumda.
BİR KOĞUŞTA KADINLARIN UZUN HİKAYELERİ...
Sahnelediğiniz ‘Dar Alanda Uzun Hikayeler’ oyununuz hakkında biraz bilgi verip, oyununuzun mesajını bizimle paylaşır mısınız?Nurten Helik: Dar Alanda Uzun Hikayeler, Nesrin Akalmış’ın yazmış olduğu bir tiyatro metni. Nesrin Hanım’ın, yani içimizden birinin yazdığı bu metni yönetiyor olmak gerçekten mutluluk verici. Dar Alanda Uzun Hikayeler, bir cezaevi ortamında, kadınların durumunu anlatan bir oyun. Siyasi kadınımızdan tutun da işte pavyondaki kadınımızın durumunu ya da köydeki kadınımızın durumunu anlatan bir oyun. Tam anlamıyla Türkiye’nin farklı renklerini anlatan farklı yerlerdeki yaşanmışlıkları ve acıları anlatan bir oyun.
Semire Apaydın: Ekleyecek çok fazla bir şey yok ama; çocuk istismarı, ensest ilişkiler gibi günümüz sorunlarına da dayanıyor oyunumuz.
Nesrin Akalmış: Oyundaki her kadın, baktığımızda sıradan görünen ve gözümüzden kaçırdığımız ama aslında çok uzun hikayeleri olanları anlatmaya çalıştı. Her ortamdan alabildiğimiz kadar kadını aldık ve aslında herkesin çok iyi bildiği de çok fazla üstünde durmadığı şeyleri hatırlatalım istedik seyirciye. Sağ olsun seyirciler de çok takdir etti. Mutluyuz. Teşekkür ederiz.
Söyleşimiz, kadın arkadaşların Ekmek ve Gül aracılığı ile kendilerini, çalışmalarını duyurma fırsatı bulduklarını ifade etmesiyle, bizler ve tüm kadınları oyunlarına davet etmeleriyle sonlandı.
Kadınlarımızın tiyatroya gönül verdikleri bu yolda, yolları açık ve başarıları devamlı olsun...
İlgili haberler
Sahne ile kadınların arasına örülen duvar un ufak...
Kadınlar sahneye daha en başında yasaklara rağmen çıktı. Sahne ile kadın arasına örülen duvar, Eliza...
100 kadın 100 replikle sahneye çıktı
Kadın tiyatrocuların Meclis sahnesinden indirilmesi skandalına karşı 100 kadın Kenter Tiyatrosunda s...
Yasaklara, şiddete, baskıya karşı: Sarmaşık Güller...
Mecliste kadın tiyatrocuların sahneye çıkmasının engellenmesine Sarmaşık Gülleri Kadın Tiyatro Grubu...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.