8 Mart’ı vesile edip Sema ile geçim derdi üzerine sohbet etme imkanı bulduk. Faturalar, çocukların ihtiyaçları, mutfak, kira derken bir dokunduk bin ah işittik. Sema her şeye gelen zamlar karşısında neye yetişeceğini şaşırmış durumda olduğunu söylüyor. Eve gelen misafiri ağırlamak için bile iki kere düşünür olduğunu anlatıyor.

‘BORCU BORÇLA KAPATIYORUZ’

En büyük artışın faturalarda olduğunu anlatıyor Sema: “Faturaların toplamı 1000 lirayı geçiyor. İki küçük çocukla mecburen doğal gazı sürekli yakıyorum ama bu kadar gelmemeliydi, hele elektrik faturası gelince uzun uzun bakakaldım.” Hafta sonunu çocuklara ayırmak için hafta içi 7-17 arası çalıştığını, eşinin de çalıştığını ama hiçbir şeye yetemediklerini söylüyor Sema: “Borcu borçla kapatıyoruz. Kızım 10 yaşında, giderek artan kötü alışkanlık ve yanlış arkadaşlık korkusu yüzünden, kızımın da hoşuna gittiği için jimnastik kursuna yazdırdım. Bu lüks mü? Bir çocuğun sevdiği başarılı olduğu bir şeyi boş vakitlerinde yapması lüks mü? Olmaması lazım.”

Sema üniversite mezunu ama tahsilinden başka bir alanda çalışıyor. Çocukların ihtiyaçlarına yetişemediklerini şöyle anlatıyor: “Şimdi hasta karşılıyorum. Ben yokluk içinde okudum sanırken şimdi ikisi de sağlık çalışanı iki kişi çocuklarımızın ikisine de aynı anda bir mont-ayakkabı alamıyoruz. Bir ay birine diğer ay diğerine. Kıyafet hariç çocuklarıma ayırmam gereken aylık harcama 3 bin 500 lira. Ben bu çocuğun geleceği için kenara nasıl para koyayım. Annemden kalma fiş biriktirme huyum var. Her ay karşılaştırırdım. Şimdi baktıkça şaşırıyorum küçük çocuğuma ucuz bebek bezi ararken internetten alışverişi öğrendim ama onun da farkı kalmadı. Bir aydan diğer aya fiyatlar arasında uçurum oluyor. Bebek, çocuk ihtiyacını da toplu alamıyorsun sonuçta, dünyanın parası.”

MİSAFİRLİK AYIP OLDU

Ocak ayı itibarıyla ücretlere yapılan artışın yetip yetmediğini konuşuyoruz. Evin masraflarına bile yetmemiş verilen zam: “Maaşlara yapılan zam yüzde 50, evin masrafına gelen zam yüzde 100’den fazla. Ben sosyal biriyimdir konuşmayı, arkadaşlarımla oturmayı severim. Ama şimdi misafirlik ayıp oldu. Gelenin önüne bir şeyler koymak bile büyük masraf. En ucuz, en kolay kısır için bile bir maydanoz almak zor hale geldi.

SAVAŞ BİZE YENİ YÜKLER GETİRECEK

Sema, ekonomik zorlukların üzerine şimdi de savaşın emekçilere yeni yükler getireceğini söylüyor: “Tüm dünyada bir kriz bir ekonomik zorluk var şimdi de bu savaş söylemleri var. Ama nasılsa büyüğünden küçüğüne her olay bizi etkiliyor, bize zam olarak yansıyor. Artan şiddet ve yaşam zorluğu yüzünden çocuklarımın geleceğini göremiyorum bu bilinmezlik en çok canımı sıkan şey. Çocukluktan beri öğrendiğim kendime sürekli söylediğim tek bir şey var muhtaç olmamak. İki sağlık işçisi aynı evde iki çocukla bu sözümü zorlar noktaya geldiysek ne diyeceğimi bilmiyorum. Ev, araba değil insanca yaşamak istiyorum ama her geçen gün zorlaşıyor o da. Ankara’nın ortasında bu yılda eski günleri yaşıyoruz, sosyal çevrem sayesinde markete, bakkala veresiye yazdırabiliyorum. Bu sayede borç harç yaşıyoruz. Tek maaşla yaşayanları düşünmek bile çok zor.”

ZOR OLSUN AMA HEP BERABER OLSUN

Peki, ne yapabiliriz diye konuştuğumuzda sözleri şöyle: “Bak mesela bu Migros işçileri hakkını aradı, dayandı, mücadele etti, kazandı şimdi gülüyorlar. Demek ki hepimizin böyle yapması lazım. Zaten her gün zor geçiyoruz. Biraz daha zor olsun sonu böyle olacaksa, ama hep beraber olsun. Telefonla, bilgisayarla aram hiç iyi olmadı, hep gazete okurum, artık haberlere bakmak can sıkmaktan başka bir şey yapmıyor.” Kadınların hayatın her alanında her zorluğuyla yaşamaya devam ettiğini söyleyen Sema’nın sözleri şöyle: “Bak eşim de buradayken söyleyeyim 8 Mart, 25 Kasım, Sevgililer Günü dışında da kadınlar hatırlansın.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül