Hangi kadın kendini aldatan adama tanıklık yapar ki!
Nuretin'i hatırladınız mı? ‘Kızı tecavüze uğrayan, tüm baskılar rağmen kızının yanında olan bir annenin çağrısı’ diye çağrısını da yapmıştık...Nurten davayı ve sonrasını anlatıyor bu mektubunda...

Güzel bir mayıs sabahı ve ben yine uykumdan içimde sebebi belirsiz bir endişeyle uyanıyorum, anneliğin verdiği önsezi mi yoksa gelecek endişesi mi hâlâ çözemediğim bir duygu bu. Nisanın ilk haftasındaki bir hayli sıkıntılı geçen duruşmadan sonra 20 Nisan’daki davayı da atlattık. İki duruşma da temmuza ertelendi. Belirsizlik dolu bir süreçte beklemedeyiz yine ‘Bakalım, hayırlısı’ diyerek. Güzelim Türkiye’mde ‘KADININ ADI YOK.’ Buna bir kez daha emin oldum artık. 20 Nisan’daki duruşmaya karşı taraf yine kalabalık bir grupla gelmişti. Sanki suçlu olan onlar değil bizmişiz gibi 6-7 kişiydiler, bir de Kader Aydemir. Ben bu kadını hep şaşkınlıkla izliyorum. Neden derseniz; kocası bir tecavüz suçlusu. Kendisini defalarca aldatan bir adamı cansiperane savunması olağanüstü ters geliyor bana ama o ısrarla tanıklık yapmaya geliyor. ‘Yahu kadınlık onuru, gururu da mı yok bunun’ diye düşündüm hep. Ama son duruşmada onun duruşu vicdanımı ta derinden yaraladı dersem abartı olmaz sanırım.

BU DAVANIN MAĞDURU SADECE KIZIM VE TORUNUM DEĞİL

O gün bir dünya konuşup onu incitebilecek kelimelerimin karşısında bile sus pus duruşu gitmiyor aklımdan. Bir an için yüzüne baktığımda kalbim o kadar sızladı ki bunu yaşamayan anlayamaz. Hâlâ aklımdan çıkmıyor. Halbuki bu davanın tek mağduru kızım ve torunum değil, bu davanın bir mağduru daha var o da bu kadın. Hangi kadın gururunu ayaklar altına alır da kendini aldatan bir adamın peşinden onu haklı çıkarmak için tanıklık yapar ki. Benim kızım mağdur evet, ama şu var ki her zaman yanında bir annesi var onu koruyup kollayan, maddi, manevi yanında duran ailesi, kan bağı olmasa da can bağı olan dostları var. Ama onun kimsesi yok. Kendimi onun yerine koymaya çalıştım. Kendini aldatan hatta arkasından ona “Gerizekalı, manyak bir karım var” diyen bir adamla değil aynı yatağı aynı evi paylaşmayı, aynı havayı solumayı bile istemez hiçbir kadın. Çünkü onuru kırılmış, gururu incinmiştir. Ama kadının elinden tutacak ona arka çıkacak kimsesi yok ki. Çünkü ona gelin olup çıkarken “Bu kapıdan ancak kefenle girersin” denmişti. Ve içimdeki onca kızgınlık ve kine rağmen yüreğime bir acı çöktü. “Ya ben ne yapıyorum” dedim kendi kendime. Ayrı saflarda da olsak ikimizde kadınız. Aman Allah’ım bu nasıl bir kara yazgıdır! O günden bu yana kendi kızımla birlikte kaderin kara yazgısına da ağlayıp üzülmekteyim.
Halbuki hayat ne kadar güzeldi. Ama bu devran böyle gitmemeli. Kadınların her şeyin üstesinden gelebileceğine inanan biri olarak söylüyorum; bu kötü düzenin çarklarını el ele vererek kırabiliriz. Bu dünyayı cennete çevirebilme gücü olan kadınlardır. Bunun bir gün gerçekleşeceğinin bilincinde bir kadın ve bir anne olarak artık ‘KADININ ADI VAR’ diyebilmeliyiz. EKMEK de GÜL de bizim hakkımız ve bu hakkımızın sonuna kadar peşindeyiz.

İlgili haberler
Nurten ve kızı bu davada yalnız kalmasın!

Kızı tecavüze uğrayan, tüm baskılar rağmen kızının yanında olan bir annenin çağrısı bu: "Biliyoruz k...

Ayşegül adalet istiyor!

11 yaşındaki kızını istismar eden kocasını şikayet etti, adam serbest bırakıldı. Ayşegül’ü 4 kurşunl...

Ayşegül’ün çağrısına kadınlardan yanıt

Esenyalılı kadınlar Ayşegül'ü yalnız bırakmadı. Ayşegül'ün ziyaretine giden kadınlar: ‘davanın takip...