Güvenli kampüsü birlikte inşa edeceğiz!
‘Ölen bir kız kardeşimiz için bir araya geldiğimizde karşımızda duran polisin tacize uğradığımızda kılını kıpırdatmaması da kulüplerimizi kapatmaları da tesadüf olamaz.’

Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu’nun (CİTÖK) kayyum yönetimce işlevsizleştirilmesi, fazlaca sivil polis ile özel güvenliğin okulda yer tutmasıyla daha da güvensizleşen Boğaziçi’nde, yeni döneme okuldaki spor tesislerinin belli saatlerde cinsiyet esasına göre ayrıldığını öğrenerek girdik. AKP, kadın ve LGBTİ karşıtı politikalar üretirken yönetim, tacizi önleme kisvesi altında bu amaca hizmet eden uygulamalar gerçekleştiriyor. Özellikle kadın ve LGBTİ’lerin kendilerini daha rahat hissettiği bir yer olan kampüsümüz, bu özelliğini gittikçe kaybediyor. Bu tablo kampüsün dışında da değişmiyor.

Yaşam alanlarımızdan biri olan Hisarüstü 2 yıldır polis ablukası altında. Polisler, bizlerin güvenliği için mi mahallede? Bu kadar polise rağmen birkaç hafta önce mahallemizdeki Doğatepe Parkı’nda iki kadın arkadaşımızın kaçırılmaya çalışıldı. Bunun üzerine Boğaziçili kadınlar ve LGBTİ’ler olarak şiddete ve AKP’nin cezasızlık politikasına karşı bir basın açıklaması gerçekleştirdik.

Atanmış rektör Bulu’nun ilk icraatlerinden biri CİTÖK koordinatörünü süresiz izne çıkarmasıydı. Naci İnci de koordinatörü görevden alarak CİTÖK’ü işlevsiz hale getirdi. İçişleri Bakanlığının yayınladığı genelgenin kadın, LGBTİ kulüplerini “terör” başlığı altında ele alması da yakın zamanlarda gerçekleşti. AKP’nin “LGBTİ’ler de evlenebilir” söyleminden, “lezbiyen mezbiyen yok öyle bir şey”e giden yolu kolaya kaçarak sadece kadın ve LGBTİ nefreti ile mi açıklayabiliriz?

İktidarın politikaların bir ayağı kendi ideolojisiyle kurgulamaya çalıştığı aile modeliyle bizleri evlere sıkıştırmaya, bir ayağı ise üretim alanında güvencesizliğe ve daha fazla sömürüye basıyor. Mücadeleye yönelik saldırılar da buradan kaynaklanıyor. Çünkü kadınlar erkeklerle eşit koşullarda yaşayabilirlerse eşit işe eşit ücret hakkını elde edebilecek, LGBTİ’ler eşit vatandaşlık hakkını kazandığında, iktidar kutsal aileyi istediği gibi kullanamayacak. Bu durumda sermayedarları zengin edemeyecek ve bugüne kadar arkasına yaslandığı sermaye unsurlarını kaybedecek.

Ölen kız kardeşimiz için bir araya geldiğimizde karşımızda duran polisin tacize uğradığımızda kılını kıpırdatmaması da kulüplerimizi kapatmaları da tesadüf olamaz. Bu politikalara karşı tek çaremiz yan yana gelmek ve mücadele etmek. Örneğin İstanbul Üniversitesinde Kadın Araştırmaları Kulübü ile birlikte bütün kulüplerin CİTÖK için birleştiğinde rektörlüğün geri adım attığını bilirsek birlikteliğimizin gücü hakkında şüphe duymayı bırakırız. Bizler de Boğaziçi’nde en acil taleplerimizden biri olan CİTÖK’ün aktifleştirilmesi için sınıflarımızdan kulüplerimize bulunduğumuz her yerde bir araya gelecek ve hiçbir kadın ve LGBTİ öğrencinin güvensiz hissetmediği bir kampüsü hep beraber inşa edeceğiz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Hacettepe’de bir kadın öğrenci ölümle tehdit edild...

Hacettepe’de bir kadın öğrenci, KYK yurtlarında yaşanan ihmalleri protesto eyleminin ardından, kendi...

Bir asansör nasıl bir cinayet aleti haline dönüştü...

Bir asansörün üniversite öğrencilerinin canının sınandığı bir cinayet aletine nasıl dönüştüğünü öğre...

Üniversite öğrencileri: Gençler geleceksizlik yüzü...

Türk Tabipleri Birliği Tıp Öğrencileri Kolu (TÖK) Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Eli...