Esas mesele LGBTİ’leri ezen bu eril tahakkümü sorgulamak
'Toplumdaki homofobiyi yenmek için beraber mücadele etmek, her zorluğunda destek olabileceğinizi söylemek varken ilk işiniz LGBTİ bir bireyi kendi gibi yaşamaktan vazgeçirmeye çalışmak mı olur?'

Toplumda var olmaya çalışırken kendimizi fark etmemiz, tanımamız oldukça zor. Ne acıdır ki insan kendinin nasıl biri olduğunu, neleri sevdiğini, nelerden hoşlandığını bile anlayamıyor çoğu zaman! Büyürken çevremizden duyduğumuz ayrımcı, ırkçı, ötekileştirici birçok şeyi de içselleştiriyoruz. Ben de sanırım tüm bunların etkisinde kalarak kendimi uzunca bir süre yönelim anlamında tanımlayamamıştım. Büyümek ya da gelişmek beraberinde kendini daha iyi tanımlamayı da getiriyor. Ben bana kabul ettirilmeye çalışılan şeylerin aslında doğru olmadığını zamanla anladım ve şimdi buna karşı duruyorum. Heteroseksüel olsaydım kendimi tanımam bu kadar zor olacak mıydı gerçekten? Hoşlandığım kişileri kendime bile itiraf etmekte bu kadar zorlanacak mıydım? Tabii ki hayır! Heteroseksüel ilişkilerin kutsandığı, törenlerle reklamının yapıldığı, edebiyatla dizilerle tiyatrolarla romantikleştirildiği bir toplumda heteroseksüel biri nasıl zorlanır ki kendini tanımlamakta?

Homoseksüel ilişkilerin “iğrenç, yanlış, ayıp, günah” olduğu bir toplumda işte bu kadar geç kalıyorsun kendini öğrenmeye. Böyle bir toplumun getirisi midir bilinmez, kendini açıklamaya karar verdiğinde en açık fikirli olduğunu düşündüğün arkadaşlarına bile kendini fark ettiğini söylemek bir savaşa hazırlanmak gibi oluyor. Nasıl tepki vereceklerini, ağızlarından seni kıracak hangi cümlenin çıkacağını kestirmekle geçiyor günlerin. Basit bir “Gerçekten ‘böyle’ hissettiğine emin misin? Bir hevestir belki?” cümlesinin bile kırıcı ve hatta homofobik olduğunu fark edemiyorlar.

Çevrenizde daha önce heteroseksüel olduğunu “açıklamak” zorunda kalan birini gördünüz mü? Çünkü bu “normal”dir, “olması gereken”dir, “herkesin olduğu”dur. Öyle bir bilinç yerleşmiş ki zihinlere, herkes karşısındakini heteroseksüel kabul ediyor. Bir kadının sevgilim diye anlattığı o kişi birçoklarının zihninde otomatik bir biçimde erkek olarak belirir. Kendi yakın çevremin her ne kadar açık fikirli olduğunu düşünsem de yaşadığım şeyler aslında çevremdeki kimsenin homofobiyi yenemediğini göstermiş oldu. Zamanla aşmış olsalar da birçoğunun ilk tepkisi gücendiriciydi, elbette son günlerde yükselişte olan o meşhur cümle gibi “kimsenin bizi yılgın bir hoşgörüyle benimsemesine kalmadık” ama gizli bir homofobiyi barındırdığını da görmek istemezdim.

DESTEK OLMAK VARKEN…

Kendimi açıklarken bana bazı soruların gelebileceğinin farkındaydım fakat bunun benim aklımın ve kararlarımın sorgulanması noktasına geleceğini düşünmemiştim. Çoğu kişi heteroseksüel bir kişiye cinsel hayatını sorma cesaretini gösteremez. Pornografik sorularla kendi fantezi dünyalarını beslemeye çalışan insanlar bile oldu. Anlayacağınız benim ilişkim saygıyı, ihtimamı hak etmiyordu onlar için. Öte yandan beni sevip düşündüğünü iddia eden yakınlarımınsa ilk cümlesi “Bir kadınla bu toplumda ilişki yaşamak çok zor olacak, kendinden emin misin, bu zorlukları göze alıyor musun?” oldu. Toplumdaki homofobiyi yenmek için onunla beraber mücadele etmek, ona her zorluğunda destek olabileceğinizi söylemek varken ilk işiniz onu kendi gibi yaşamaktan vazgeçirmeye çalışmak mı olur? Ne isteniyor benden? Olduğum kişiliği inkâr etmem mi?

Kaldı ki heteroseksüel bir kadına “Her gün kadın cinayetleri işleniyor, psikolojik/ekonomik/fiziksel şiddete uğruyor kadınlar, gerçekten bir erkekle ilişki yaşamak istediğine emin misin?” deniyor mu? Elbette her ilişkide şiddet yaşanmıyor olabilir ama heteroseksüel kadınların bu şiddet biçimlerinden en az birine hayatının bir döneminde bile olsa maruz kalmadığını söyleyebilir miyiz? İnsanlar LGBTİ’lerin ilişkilerine karıştıkları kadar neden şiddet içeren ilişkilerdeki mağdurları düşünmüyor? Neden şiddete tanık olsalar bile görmezden gelebiliyorlar? Hissettiği gibi yaşamak isteyen insanların kimseye bir zararı yokken neden buna karışmaya harcanan mesai, şiddeti var eden ilişkiler hakkında bir söz söylemeye harcanmıyor?

BİRLİKTE MÜCADELE

Belki bunun onlarca cevabı var ama sanırım en kapsayıcı cevap şu: Toplumda zaten ayrımcılığa uğrayanı sorgulamak kolay, asıl zor olan yüzlerce yıldır kadınları ve LGBTİ’leri ezen bu eril tahakkümü sorgulamak. Bizi sorgulamak fark edilmese de var olan düzeni güçlendiriyor.

Kendimi bir şekilde, olduğum halimle kabul ettirmek zor olsa da bunun mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğim. Çünkü yalnız değilim. Toplumun, çevremin içindeki örtülü ya da açık homofobiyi yenmesi için elimden geleni yapacağım. Bunun yolu bireysel bir mücadeleden çok birlikte bir mücadeleden geçiyor. Kadınlar ve LGBTİ’lerle ortak bir mücadele örmemiz ve eril, homofobik toplumu değiştirmemiz gerekiyor! Birimizin iyileşebilmesi ancak hepimizin iyileşebilmesiyle mümkün. Mücadeleyi ve dayanışmayı büyüteceğiz, daha güzel bir yarını hep birlikte kuracağız!

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Özgür, eşit, şiddetsiz bir yaşam bizimle mümkün!

Şiddet, kaygı, korku dolu bu hayatlara mecbur değiliz! Yaşamak bu değil! Peki biz ne istiyoruz?

Oppo’dan öncesi, Oppo’dan sonrası: Babadan kocaya,...

Oppo işçisi bir kadın, evliliği boyunca gördüğü şiddetten kurtulma aşamasında Oppo’dan işten atılma...

Genişleyen öfkeyi dayanak almak, örgütlenmesine da...

Boşuna değil son günlerin tüm direnişlerinde iki sloganın öne çıkması… 'Birleşe birleşe kazanacağız'...