Diyarbakır’da bir arkadaşımla öğrenci evimiz var. Arkadaşımla henüz ev ararken bile birçok sorunla karşılaştık. Kadın olmamızdan kaynaklı emlakçıların ve ev sahipleri ön yargılarıyla, başkalarına soramayacakları sorularla karşılaştık. Bu sorular bazen taciz boyutuna ulaşıyordu. “Eve erkek giremez”, “Kadın öğrenciye ev vermiyorum” gibi sözlere de maruz kaldık. Bunlarla o kadar sık karşılaştık ki eve çıkmak konusunda bir hayli umutsuzluğa bile kapıldık.
Eve çıktığımızda da sıra ekonomik zorluklara geldi. 850 lira KYK bursu sadece kirayı ödemeye yetiyor. Bunun yanı sıra faturalar, hepsinden öte mutfak masrafı bizi hayli zorluyor. Kaç ekmek alacağımızı hesaplamaktan tutun da öğünlerimizi atlamaya kadar uç önlemlere başvurmaya başladık. Hayatımızı pek çok yönden kısıtlamamıza rağmen geçinmekte hâlâ zorluk çekiyoruz. Sosyal aktivitelere para ayırmak bizim için hayal. Öğrenci olarak ders kitaplarımızı alırken bile kırk kere düşünmek zorundayız. Kasım ayı bitti ve hâlâ kombiyi açmaya elimiz gitmiyor.
Bunları düşünmek zorunda olmadığımız, eğitimimize odaklanmamız gereken dönemlerde bizim en çok düşündüğümüz şey kombiyi açınca faturayı nasıl ödeyeceğimiz olmamalı.
Öğrencilerin bu sıkıntıları yaşaması onların asıl odaklanması gereken şeyleri geri plana atıyor. Bu problemlerin hepsi biriktiğinde psikolojimiz bozuluyor, karamsarlığa sürükleniyoruz. Sonraki ayı nasıl çıkacağımızı düşünmek yerine kendimizi nasıl daha donanımlı ve iyi eğitimli bireyler haline getireceğimizi düşünebilmeliyiz. Ama biz kendimizi bu koşullarda da var etmeyi öğrendik.
Tüm bu koşullara rağmen her gün hayatta kalma noktasında yeni çözümler üretiyoruz. Bu çözümlerden en önemlisi de bu koşullara karşı birlikte mücadele etmek. Daha iyi günlerde buluşmak dileğiyle...
Görsel: Freepik
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.