Merhaba…
Okullar açıldı. Çocuklar bir sevinçle okullarına başladılar ama aynı sevinç biz velilerde de olsaydı keşke... Ama nasıl olsun? okullar açıldığı gibi kendimizi kocaman bir borç batağının içine düşmüş gibi hissettik, devletimiz sağ olsun. Kırtasiye, forma, ayakkabı, çanta, okul alışverişi derken daha yaptığımız masrafları sindiremeden bir de okullardaki sözde gönüllülük isteyen bağışların sancısına düştük.
Bugün ilkokul 3. sınıfa başlayan oğlumun veli toplantısına katıldım. Gönderdiğimiz okul Batıkent çevresinde herkes tarafından çokça talep gören bir okul. Neden olduğunu hâlâ anlamış değilim. Güya kolej standartlarındaymış, yok temiz okul sertifikası varmış, öğretmenleri çok iyiymiş vs. vs. Tabii her sabah müdür bey okula girişte bunlarla övünürken arkasındaki kötü senaryodan bahsetmiyor.
Kayıt yaptırmak için gittiğimizde istenen yüzlerce lira yetmiyor, temizlik görevlisi yok, güvenlik yok gibi hep aynı bahaneler sunuluyor, devlet yeterli desteği sunmadığı için okul görevlilerine ödenecek maaşlar, okul için temizlik ürünleri, kullanılacak A4 kağıtlara kadar hep velilerden isteniyor… Hem de zorunlu!
İstemezsen alma ya da götürme, bu sefer gruplarda isimler ifşa ediliyor, çocuklar arasında eşitsizlik oluşuyor veya “Hak yeniyor” diyerek olaylar çıkıyor veliler arasında.
Bugün toplantıda velilerin birçoğu beslenme listesine uymakta zorlandığını ifade etti. Üç çocuğu olan bir aile, “Her çocuğun beslenme listesindeki ürünler farklı, istenen şeyler ucuz değil” diyerek resmen toplantıda isyan etti. “Bir kek, börek, kuruyemiş ve sütü, meyveyi koymak, ekonomi böyleyken bizler için çok zor” diyerek beslenmeler için fikir önerisinde bulundular. Her hafta keki, poğaçayı, böreği bir veli getirsin, tüm sınıfa yetecek kadar sırasıyla yapsın diyenler oldu, böylece her hafta yaptığımız masraflar bir miktar da olsa aza iner diye düşündük, kararlar aldık.
Her okulda bir öğün ücretsiz yemek kampanyası tam da bu noktada bizim için çok önemli. Velilerin az da olsa yüklerini hafifletmek, her çocuğun eşit sağlıklı ve hijyenik ortamlarda yiyeceklere ulaşabilmesi, devletin okullarda yapması gereken asıl işlerden en önemlisi bence. Bu yüzden biz velilere de bu kampanyayı büyütmek, sahip çıkmak, gerekli şekilde yaymak düşüyor.
Toplantı sonlarına doğru “Gönüllülük esas” diyerek birinci dönem 500 lira olarak belirlenen bağışlar konuşuldu. Okul yönetiminin öğretmenlere bağışlar konusunda fazlasıyla mobbing yaptığını, “Senin sınıf az topladı, senin velilere sözün geçmiyor” diyerek baskı yaptığını bizzat okulda görev yapan eğitimcilerden duymak da çok acı maalesef.
Çocuk okutan aileler olarak gerçekten nereye, nasıl yeteceğimizi şaşırmış durumdayız. Devlet okulları devlet okulu olmaktan çıkmış, bir nevi haraç kesen ağaların toplandığı kocaman binalara dönmüş durumda.
İnsanlar bu kadar mutsuz, bezmiş, yorulmuş durumdayken o okullarda görev yapan öğretmenler de, öğrenciler de, çalışan görevliler de eğitim öğretim ortamında nasıl rahat olacaklar hepsi meçhul.
Devletin gerçekten bir sosyal devlet gibi üzerine düşen, okullara sağlaması gereken yeterli imkan ve maddi ödenekleri biz her gün okul çıkışlarında konuşur, düşünür olduk. Artık gerçekten çok yorulduk. Öğretmen, öğrenci, veliler olarak bu yüklerin sırtımızdan alınması dileğiyle.
Görsel: storyset/Freepik
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.