Ben yeni bir yaşam kurmaya çalışıyorum, onlar engel olmaya
Eşinden ayrılıp iki çocuğuyla birlikte yeni yaşamlarını kurmaya çalışan bir kadın; bir yandan krize, bir yandan fırsatçılığa, bir yandan emek hırsızlığına karşı savaş veriyor...

Eşimden ayrıldım ve Ankara’da iki erkek çocuğumla yaşıyordum. Büyük oğlum üniversiteyi kazandı, boşanma işleri vs. derken yaşamın zorlukları kendini daha da hissedilir kıldı. Savunma mekanizması böyle zamanlarda daha çok çalışıyor sanırım, halihazırdaki işim benim için daha önemli hale gelmişti. Ama ne yazık ki kriz işyerimin de kapısını çaldı, patron işyerini kapatacağını söyledi ve işten ayrılmak zorunda kaldım.

İstanbul’a gelmeye karar verdiğimde; ailemin de yardımıyla çocuklarımla beraber kendimize bir yaşam alanı kurma konusunda fazla zorlanmayacağı mı düşünüyordum. Nasılsa akrabalarımın çoğu oradaydı ve bir şekilde iş bulup hayatımı devam ettirirdim. Biraz da İstanbul’da aynı sektörde işyerlerinin olduğu ve tecrübeli biriyle çalışmak isteyebilecekleri konusunda ümitliydim. Nitekim düşündüğüm doğru çıktı ve daha gelmeden biriyle konuştum. Bana işle ilgili peş peşe sorular sordu. Sıra ücrete gelince işlerin çok iyi olmadığını, gittikçe durgunlaştığını ve asgari ücret verebileceklerini söyledi. Beklentilerinin verecekleri ücrete göre çok fazla olduğunu düşündüm ve kalacağım yere yakın olmadığını en azından yol parası vermeleri gerektiğini söyledim. Cevap olumsuz olunca kabul etmeyip görüşmeyi sonlandırdım. Bu daha başlangıç dedim ve verdiğim kararı hayata geçirdim.

İş bulup kesinleştirene kadar ailemin yanında kalmak üzere çocuklarımla birlikte İstanbul’a geldim. Aynı zamanda gördüğüm bütün tanıdıklardan iş bulmaları için destek istiyordum. Bir süre sonra yine çalıştığım alanda bir yerin elemana ihtiyacı olduğunu duydum ve başvurdum. Sahibi bir kadındı ve tecrübeli olduğum için beni uygun gördü. İş konusunda tereddüt yoktu, fakat ücret konusunda aynı şekilde anlaşamadık. Ben çekimser kalınca “aynı iş Kadıköy’de de var, isterseniz oraya başvurun. Ama orada çalışan kadınlar adamın karısı oluyor” gibi bir şeyler söyledi. Afalladım. Sonuçta iş görüşmesi ve karşımdaki kadın, ne diyeceğimi bilemedim. Beni bu şekilde kabul etmem konusunda ikna etmeye çalışıyordu. Aynı işi yapmayı çok istiyordum, fakat o cümle bir iş görüşmesine yakışmadı ve beni soğuttu. Düşüneceğimi söyleyerek ayrıldım.

Bana uygun ilanlara başvurmaya devam ediyordum. Annemlere yakın bir yere ikinci görüşme için çağırdılar ve kabul edildim. Her şey güzel gidiyordu. İlk defa üretimdeki işçilerle bu kadar yakın çalışıyordum. Kısa sürede beni sevdiler. Çay ve yemek aralarında elimden geldiğince onlarla olmaya çalışıyordum. Mutfaktaki ablalarla aramız çok iyiydi. Hâlâ da görüşüyoruz.

SAVUNDUKLARIM YÜZÜNDEN İŞTEN ATILDIM
Biri Suriyeli, ikisi Özbek kaçak çalışan üç yabancı işçi vardı. Özellikle birini milliyetçi geçinen Türk şoförler çok eziyorlardı. Onlar yokken gelip ısıtıcıda ısınırken çat pat Türkçesi ile ona haksızlık yaptıklarını anlatmaya çalışırdı. Artık dayanamadım, müdüre anlattım olanları, çocuğa haksızlık yaptıkları için onları azarladı ve gereken uyarıyı yaptı. İşyeri sahibi; patronluk üzerinde eğreti duran bir elbise gibiydi. Kibar ve kültürlü gibi görünmeye çalışıyordu, ama aslında ırkçı, cahil biri olduğu davranışlarından belli oluyordu. Bana karşı oldukça saygılı davranırdı. Ama yaptığı telefon görüşmelerinde cinsiyetçi küfürler etmeyi ihmal etmezdi. Bu da onun ve şoförlerin kapasitesini gösteriyordu.
Evet oradaki iş hayatım; insanlara hakaret edilince refleks olarak gösterdiğim tepkiden dolayı sonlandırıldı. İşimi kaybettiğim için çok üzülmüştüm ama oradan da uzaklaştığım için sevinmiştim.

Tabii tekrar başa döndüm. Dikta rejiminin sadece kendine yönelik uygulamaları, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum ve insanlar arasındaki kutuplaşma; beni zaman geçtikçe karamsarlığa itiyor olsa da, doğru yolda ilerleme konusunda pes ettirmeyecek!

Ekmek ve Gül’e sevgilerimle...

İlgili haberler
‘2019’u kadınlar sırtlayacak’ öngörüsü doğru çıktı...

2019’da kendini gösteren toplumsal itirazı kadınlar sırtlandı! Ama Erdoğan’ın beklentisi yerine gelm...

‘Benim Mutlu Ailem’ yalanı

Manana herkes gittikten sonra ev halkına evden ayrılmak istediğini söyler. Aile için adeta kıyamet k...

‘Baştakiler gitmezse bu ekonomi düzelmez’

Akşamüstü, kapı önü sohbetlerine konuk olduğumuz Antep’in emekçi mahallelerinden Düztepe Mahallesi’n...