Kıymetli hazirun,
Dünya gündemi, uyanınca anneme yorumlattığım garaip rüyalar gibi absürdün sınırlarında dolaşıp dehşetin derinliklerinde ivmelenen bir hal aldı. Üstelik de gecelik tek bir rüya şeklinde değil haftalık ve aylık kabus paketleri gibi süreğen bir hal bu. Uyanmak istedikçe göğsüne oturan bir karabasan nefesiyle yeni, yepyeni kabusların yelkenini şişiriyor adeta.
Devlet Bahçeli ile markete gidiyoruz tuvalet kağıdı almak için. Tüm kitaplarımı satmam gerektiğini söylüyor. Kasada ülkemizin güzide başkanı var, “Üniversiteden mezun oldum ama atanamadım” diyor. Para üstünü hesaplayamadığı için yandaki meyveli sakız paketlerinden birini açıp limon şeklinde olan tek bir sakızı uzatıyor bana. O sırada telefonum “Ayılana limon, bayılana gazoz” şarkısı ayarlanmış çalıyor. Açıyorum ki Milli Eğitim Bakanı, “Neredesin, senin üçüncü saat bize dersin vardı, iki dakikaya gelmezsen seni ihraç edeceğim” diyor. Meğer Bakanın tarih dersine ben giriyormuşum. Bahçeli'ye “Sen koşarsan bayılırsın” deyip tuvalet kağıtlarıyla birlikte koşmaya başlıyorum. Nasıl olduysa bir dakika içinde kendimi sınıfta buluyorum. Bakan tebeşirle konu kısmına “İç İsyanlar” yazmış. Allahu ekber diyesim geliyor. Ben bu konuyu bu adama nasıl anlatacağım? Bir bakıyorum en önde Tamer Karadağlı oturuyor. “Çıkar o güneş gözlüklerini Tamer, bacaklarını da topla bakayım!” diye ayar veriyorum. Bakıyorum Bakan da tırıs tırıs en arkaya oturuyor. Kapı çalıyor. Bahçeli kan ter içinde yetişmiş, elinde petibör bisküvi paketiyle girmeye çalışıyor. Kaçak çay söyledim hepimize, geliyor birazdan diyor. Ona bağırmam gerekirken gülme krizine giriyorum. Bir kaza olursa tuvalet kağıdım var nasılsa diye de seviniyorum. Gülmem henüz bitmeden elinde çay tepsisiyle annem geliyor. “Bisküvi kırıntısı görürsem yaşlı maşlı demem, seni döverim” diye uyarıyor Bahçeli'yi.
Ben konuşmaya başlayınca Bakan arka sıranın altından bir kumanda çıkarıyor. “Bir dakika dil ayarı yapacağım” diye dublaj dilini Türkçe, alt yazıyı İngilizce ayarlayıp Tamer Karadağlı'ya göz kırpıyor. Tamer Karadağlı, “Oğ yeah!” deyip aşağı sarkan bıyıklarını okşuyor. Telefonumu çıkarıp müdür yardımcısını arıyorum. “Tıraş setini benim sınıfa getirip önce Tamer'in sonra diğerlerinin bıyıklarını keser misiniz, ben bu koşullarda ders anlatamam” diyorum.
Sonra 17. yüzyılı boş verelim de bugüne bakalım iç isyanları anlamak için diye Cicero'yu mezarında rahatsız edecek müthişlikte bir belagat örneği sunuyorum. Birden sınıf dolmaya başlıyor anam babam. Öyle kalabalık ki sınıf birden Altın Palmiye ödül töreninin düzenlendiği salona dönüşüyor. “Bilsem dress code verirdim, ne bu haliniz Allah aşkına!” diye tüm salonu azarlıyorum. Hepsi lacivert pötikareli ceket giymiş bir dolu adamla göz göze geliyorum. “Kızlar nerede?” diye böğürüyorum. Koşa koşa Meral Akşener ve Aile Bakanı gelip önde yere oturuyorlar. “Sen kendi harçlığını niye adamlara yediriyorsun” diye azarlıyorum. “Yazılıda ne çıkacaksa o kısmı özetleyin hocam diyor” Bakan. “Göstermelik ders mi olur Bakanım ne yazılısı ne sınavı? Maarif maarif diye tutturdunuz, çıktımı almadan şuradan şuraya gitmem! Öncelikle telefonunuzu alayım” deyip elindeki telefonu alıyorum. Instagram’ı açık kalmış. Devlet Tiyatroları sayfası açık ama boy boy Tamer Karadağlı fotoğrafları var, hepsi layklanmış.
“Öhöm, sayın Bakan ve diğerleri. Allah aşkına bir iki dizide boy boylayıp, bıyık sarkıtıp rol gereği terörist öldürdü diye tiyatroculuk faaliyetleri bu adama teslim edilir mi? Sizin kendi kurumunda deneyim kazanmış yöneticilere alerji sorununuz var. Ülkeyi kabadayılar ve kekolar yönetiyor. Herkes elinde urganla geziyor. İlkel dürtülerini kontrol edemeyenler seçme sınavı birincileri en tepede.”
Uyanıyorum. Annemi arıyorum. “Hayırdır hayırdır, çok para gelecek” diyor ninni niyetine. Rüya bile olsa keşke dövseydi annem hepsini diye düşünüyorum. İç isyan nasıl olurmuş görürler o zaman.
Fotoğraf: Canva Pro kolaj
İlgili haberler
Ekmek ve Gül dergisi Kasım 2024 sayısı
Birinden sıyrılsan öbürü yolunu kesiyor. "Bir yolunu buluruz" düşüncesiyle bundan kaçış yok. Tek kaç...
Üzerimize çullanan bulutları birlikte dağıtacağız!
Kasım sayımız yan yana gelişlerimizi artırmanın; talep ettiğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz eşit, özgür,...
Düzeniniz ölüm saçıyor
Tek adam düzeninin bir parçası olan adamlar, bin çeşit kızgın sesle bulandırmaya çalışıyor bizim ger...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.