İkbal ve Ayşenur’un canice öldürülmesinin üstünden neredeyse bir ay geçti. O haftaya dönüp baktığımızda Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar, öğrenciler, işçi ve emekçiler bulundukları yerlerde cezasızlığa, tacize, şiddete ve daha birçok soruna karşı sokaklara çıkmıştı. Sokaklara taşınan öfkenin bir ayağı da üniversite kampüslerinden geçti. Neredeyse her üniversitede öğrenciler bir araya gelerek İkbal’i, Ayşenur’u ve bu zamana kadar öldürülmüş yüzlerce kadını anarken bir yandan da cinayetin gerçek sorumlularının saklandığı deliklerden çıkması için baskı yapmıştı. Ege Üniversitesinde ise haftalardır gündemden düşmeyen bir konuydu kadın cinayetleri. Kadın Çalışmaları Topluluğu olarak örgütlediğimiz ve birçok sıra arkadaşımızın katıldığı eylemde öne çıkan sloganlardan biri de “Kadın cinayetleri politiktir!” sloganıydı. Artan cinayetlere, kampüs içerisinde uğradığımız tacize ve şiddete dair yürütülen tartışmaların bir sonucuydu eylemimiz.
Stant haftasında tanıştığımız yüzlerce kadının kampüs yaşamına, yurt yaşamına dair yaşadıkları problemler ve “Bu problemlere karşı nerede konumlanmalıyım” sorusu belli başlı bir şey ifade etmişti bize. Bulunduğumuz her alandaki ikincil konumumuz, cezasızlıkla ve teşviklerle günden güne istismara açık hale gelmemiz ve daha birçoğu kampüste bir araya gelebileceğimiz alanların aciliyetini artırıyordu.
Bizler mücadele olanaklarımızı ve alanlarımızı genişletirken bir yandan iktidar ve tek adam rejiminin buralara dair baskıları da artıyor. İkbal ve Ayşenur’un ölümünden sonra sokaklara çıkan kadınlara ve atılan “Jin, jiyan, azadi” sloganına yapılan provokasyonlar, tehditler ve daha fazlası; yurtlarda insanca yaşam talebi için bir araya gelen kadın öğrencilerde güvenlik, çevik kuvvet eli ile yaratılan korku ortamı bizlere apaçık bir şekilde söylüyor ki bardağın taştığı nokta, bizlerin karşısında olanları korkutuyor ve korkutacak da.
Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversite ve liselerde Cinsel Tacizi Önleme Birimleri (CİTÖB) tartışılırken Ege Üniversitesinde var olan ama işlevsiz ve içi boşaltılmış bir Cinsel Tacizi Önleme Birimi olduğunu görüyoruz. Öğrencilerin bihaber olduğu, aktif olmayan ve neredeyse kimsenin başvurmadığı CİTÖB, ihtiyaçlarımızın tam tersi bir şekilde konumlanıyor. Kampüste her sene onlarca kadın öğrenci tacize uğrarken artık kadınlar mimlenmemek için yaşadıklarını duyurmakta, anlatmakta bile çekinceler yaşıyor. Duyulmaması ve bilinmiyor olması bunların yaşanmadığını göstermiyor.
CİTÖB NEDİR?
Cinsel Tacizi Önleme Birimleri, kampüs içerisinde cinsiyete dayalı şiddet olaylarını inceleyen, bu şiddetin engellenmesi, cinsiyet eşitliği hakkında üniversite bileşenlerini (öğrenciler, öğretim üyeleri, emekçiler vb.) bilgilendirmek üzerine çalışma yürüten birimler. Üniversite içerisindeki cinsiyete dayalı eşitsizlik ve ayrımcılıkları tespit etmek ve engellemek bu birimlerin asıl görevleri.
Fotoğraf: Evrensel
İlgili haberler
Kampüste önlem yok, baskı var
Kampüsün içinde kalan arkadaşlarımın en büyük şikayeti sabah ve akşam saatlerinde yabancı insanların...
Yere güçlü bastıkça tüm taşlar kuma dönüşecek
Tüm gerçekler yüzüne vurulunca insan afallıyor ama bu afallamadan sonra daha çok çabalama, bir şeyle...
‘Evdeyim’ yazdığın kız kardeşinle kuracaksın güven...
Kimi biber gazı taşıyor, kimi konum bilgilerini kız kardeşleriyle paylaşıyor. Ama asıl sorumuz şu: B...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.