Sorunlar bizimse, mücadele de bizim!
İsviçre DİDF’in çağrısıyla düzenlenen Göçmen Kadınlar Konferansında sorunlarını tartışan Türkiyeli kadınlar, yol haritası da çıkardı.

İsviçre DİDF’in davetiyle Basel, St. Gallen, Bern, Solothurn, Schaffhausen, Neuchatel, Vaud ve Cenevre’den gelen Türkiye kökenli göçmen kadınlar, Basel’de düzenledikleri ilk konferanslarında buluştu. ‘Kazanımları İçin Mücadelede Göçmen Kadınlar ve Ortak Mücadelede Olanaklar‘ başlığı altında yapılan konferansta kadınlar, İsviçre’deki durumlarını değerlendirdi, sonra birlikte tartışarak belirledikleri en acil meseleleri için neler yapılabileceğini konuştu. Kadınların konferansında sıklıkla “somut sorunlar için somut adımlar atmak” vurgulandı.

Konferansa Unia Sendikası Göçmen Bölümü çalışanı Marília Mendes ve Almanya Göçmen Kadınlar Birliği’nden Pelin Şener de katıldı.

İSVİÇRE’DE 570 BİN YOKSULUN 330 BİNİ KADIN!
Konferansın ilk bölümünde DİDF üyesi Müslime Karabatak, İsviçre’deki göçmen emekçilerin, kadınların yaşam koşulları ve göçmenlik, kadınlık, annelikten dolayı yaşadığı sorunlara ve bunlara karşı neler yapılabileceğine ilişkin bir sunum yaptı.

Karabatak göçmen kadınların yaşamına ilişkin tabloya rakamlarla dikkat çekti: 

- İsviçre’deki 570 bin yoksulun 330 bini kadın.
- Kadınlar yüzde 20 daha az kazanıyor.
- Göçmen kadınların sadece yüzde 24’ü tam zamanlı çalışıyor ve yüzde 27’si ise hiç çalışmıyor.
- İsviçre’de doğan ve yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin yüzde 30’u bile vatandaş değil.
- Bunların hepsi, kadınları emeklilikte de yoksulluğa itiyor: Çalışan en az 500 bin kadın sadece AHV/AVS (1. emeklilik kasası) ile emekliliğe gidiyor, çünkü diğer kasalara para ödeyemiyorlar. Yani, İsviçre’deki hayat pahalılığına rağmen çok düşük bir emeklilik maaşı alıyorlar/alcaklar.
- Kadınların çalışma yaşamındaki tüm bu zorluklar ilginç bir tabloyu da ortaya koyuyor. 1980’lerden beri tüm Avrupa çapında olduğu gibi İsviçre’de de sendikalaşma oranı düşerken (1980: % 31, 2013: %19), kadınlar daha fazla iş hayatına girdiği için ve haklarını arayabilmek için sendikalaşıyor. (2000: %20,6 ; 2010: %27, 3)

Karabatak, özellikle kreşlerin çok pahalı ve yaygın olmamasının ve dil kurslarının özel, pahalı ya da sınırlı sayıda olmasının göçmen kadınların yaşamına çok olumsuz etkilerde bulunduğunu söyledi. Katılımcı kadınlar da en çok bu meseleleri öne çıkardı. Türkiye’de aldıkları eğitimi ve iş deneyimlerini burada eş değer saydırmak da kadınların önündeki en büyük engellerden. Tüm bunlar, akademik ve mesleki geçmişi ne olursa olsun göçmen kadınları ya kendi ev işini yapıp çocuk bakmaya ya da genelde göçmen ve kadın ağırlıklı temizlik, servis, bakım mesleklerine yönlendiriyor. Bu meslekler de sömürünün çok daha yoğun, ücretlerin çok daha düşük, güvencesizliğin bir hayli yaygın olduğu meslekler.

Göçmenlerin özellikle sendikalaşmasının ve derneklerinde sosyal olarak örgütlenmelerinin önemini vurgulayan Karabatak, konferansta en somut, en hızlı ve güçleri oranında “en yapılabilir” çalışmalar belirlemenin, bunların etrafında hareket etmenin doğru olacağını belirtti. Örnek olarak, sendikaların başlatacağı ve başarılırsa İsviçre işçi sınıfı, kadınlar ve özellikle göçmen kadınlar için büyük bir kazanım olacak iki kampanyaya DİDF’li kadınların da aktif olarak katılmasını önerdi. Bunlar, “mesleki diplomaların tanınması” kampanyası ve 13. AHV/AVS Yaşlılık Aylığının Ödenmesi kampanyası. (İsviçre Sendikalar Birliği’nin baharda başlatacağı 13. AHV/AVS Yaşlılık Aylığının Ödenmesi kampanyası, sağcı kesimin emeklilik yaşını 67’ye yükseltme / emekli ödentilerinin düşürülmesine yönelik saldırılarına karşı sendikaların karşı saldırısı. Bu kampayayla sendikalar, hayat pahalılığına karşı, emeklilerin 1 ay daha fazla emekli maaşı almaları doğrultusunda imza toplayıp parlamentoya baskı yapacak.) Karabatak sunumun sonunda, DİDF’li kadınların çevrelerindeki kadınlarla imza kampanyasına katılıp bu kampanyanın mümkün olduğunca fazla kesime duyurulması için adım atılabileceğini ve pratik işlerle kendilerini güçlendireceklerini söyledi.


ÜTOPYA GİBİ GÖRÜNENLERİ BİRLİKTE MÜCADELEYLE BAŞARABİLİRİZ
Sunumdan sonra, kadınlar da kendilerini en yakan sorunları anlattılar. Kimi burada yüksek lisans yapabilmek için dil öğrenmeye çalıştığını ama çocuklarını kreşe veremediğini ve dil kurslarının pahalı oluşunu, kimi yıllardır yaşadığı bu ülkeye adapte olamayışını anlattı. İş yerinde sendikalı olduğu için işten atıldıktan sonra, tek başına değil, birlikte mücadele etmesi gerektiğini anladığını aktardı başka biri. Kadınların kendilerini yalnız hissetmeleri de önemli meselelerden biri olarak vurgulandı. Çoğunun oy hakkı olmadığı için, ırkçı popülist partiler tarafından siyasi malzeme yapıldığını belirtti bir başkası da. Örneğin, “Ücretsiz kreş, bugün birçok insan için bir ütopya gibi görünse de birlikte mücadele ederek en azından daha uygun hale getirilmesini sağlayabiliriz” diyen Unia göçmen komisyonu üyesi Emine Sarıaslan da kadınların sendikalarla ortak mücadele etmesi sağlandığında bu konuda işverene sorumluluk aldırılabileceğini belirtti.

MARALIA MENDES :TALEPLERDE İLERLEME MÜCADELE İLE SAĞLANIR
Unia Sendikası’nı temsilen konferansa katılan Marília Mendes, İsviçre tarihinden beri kadınların karşılaştığı eşitsizliği ve kadınların mücadelesini anlatırken, bu eşitsizliğe, ırkçılığa göçmen ve yerli işçi ve emekçi kadınların sendikalı bir örgütlülükle cevap verilmesi gerektiğini söyledi. Oy hakkı mücadelesi, 1991 ve 2019’daki “eşit ücret” için kadın grevlerini değerlendiren Mendes, İsviçre yasalarında olan ücret eşitliği, ırkçılık karşıtı maddeleri bile emekçilerin mücadeleyle ve ısrarla elde ettiğini ve hala uygulatmak için bu mücadelenin sürdüğünü belirtti. Sendikalaştığı için, dil sorunu yüzünden, çocuğu hastalandığı veya hamile kaldığı için işten çıkarılma, mobbinge uğramaların yoğun olduğunu, ama bunlarla tek tek başa çıkmaktansa, yerli ve göçmen kadınların ortaklaşması ihtiyacına vurgu yaptı.


PELİN ŞENER: KÜÇÜK ADIMLARLA BÜYÜĞE DOĞRU
Pelin Şener ise, Almanya’da örgütlü bulunan Göçmen Kadınlar Birliği’ni 2005’te nasıl kurduklarını ve bugün 12 şehirdeki derneklerinin işleyişini anlattı. Küçük gruplar halinde bir araya gelmeleriyle başlayan GKB’nin, uzun, biraz zorlu ama dayanışmayla dolu bir tarihi olduğunu belirtti. Kadınlara ulaşmak için gerekirse kapı kapı dolaştıklarını, piknikler, geziler düzenlediklerini, Almanya’daki göçmen kadınların hakları için bilgilendirme çalışmaları yaptıklarını, birlikte kreş hakkını kazandıklarını, Almanca konuşma grupları kurarak kendilerini geliştirdiklerini anlattı. Sendikalar ve yerli/göçmen kadın örgütleriyle ortak çalışmalar yürüterek güçlendiklerini; 8 Mart, 25 Kasım, 14 Şubat gibi günlerde etkinlikler yapıp yürüyüşler düzenlediklerini; ırkçılık karşıtı, konut hakkı, çevre ve gençlik eylemlerinde yer aldıklarını aktardı. Tüm bunları anlatan Şener, bu çalışmaları ancak düzenli ve istikrarlı bir biçimde hareket ettikleri için başarabildiklerini ve hala yapacakları çok şey olduğunu özellikle vurguladı. İsviçre’de de DİDF’li kadınların önemli bir adım attığını, bu adımın sürdürülecek çalışmalarla sürekliliğe dönüştürüldüğünde yavaş yavaş daha iyi sonuçlar alacaklarını söyledi.

KADINLARDAN KONFERANSA DAYANIŞMA MESAJI
Unia Cenevre Kadın Grubu, Türkiye’den Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği, Ekmek ve Gül Dergisi’nden Sevda Karaca ve İngiltere’den Day-Mer’li kadınlar gönderdikleri videolarla İsviçre DİDF’li kadınların konferansına ve mücadelelerine destek verdiler. Farklı bölgelerden gelen dayanışma mesajları ve deneyimleri, İsviçre’deki DİDF’li kadınlar için moral kaynağı oldu.

YOL HARİTASI
Konferansta, özellikle kendi bölgelerinde örneğin “dil buluşmaları” gibi DİDF bünyesinde kadınların yapabilecekleri pratik adımlar üzerinde duruldu ve aşağıdaki başlıca kararlar alındı:
1. Kreş hakkı, eşit işe eşit ücret meselelerinin her bölgenin kendi özgülüne uygun bir çalışma ile ele alınması.
2. İsviçre Sendikalar Birliği’nin başlatacağı 13. AHV/AVS Yaşlılık Aylığının Ödenmesi kampanyasına aktif olarak dahil olmak.
3. DİDF’e bağlı derneklerde kadınların sosyal yaşama daha aktif katılımını teşvik edecek psikolojik, sosyal, kültürel güçlendirme etkinlikleri yaygınlaştırılması.
4. Dil ve uyum sorunu için yerli kurumlarla ortak çalışmanın güçlendirilmesi.
5. Sendikaların “Mesleki diplomaların tanınması” için yürütüleceği çalışmalara aktif olarak katılarak desteklenmesi.
6. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne bu talepler doğrultusunda hazırlanmak.
DİDF'li kadınlar, alınan kararlara yönelik ilk sonuçların değerlendirilmesi ve paylaşımların güçlendirilmesi için Ocak ayında genel bir toplantı yapacak.


İlgili haberler
Göçmen kadınların ortak mücadelesi

Londra’da, göçmen/siyah kadınlar arasında mücadele yürüten, uzun yıllar ‘şiddet gören kadın sendromu...

İngiltere’de kadınlar Daymer’in etkinliklerinde bi...

Şiddet ‘en gelişmiş, en ileri’ diyebileceğimiz ülkelerin de gündemi... Kadınlar dünyanın her yerinde...

Albatros’tan kadınlar bir arada

Türkiyeli göçmenlerin kurduğu Albatros Kültür ve Dayanışma Derneğinden kadınlar 8 Mart etkinliği içi...