8 Mayıs, Faşizme Karşı Zafer Günü’nde, İspanyol asıllı Pilar Jordan, babası Félix Jordan’ın hikayesini anlatıyor: 11 yaşında bir patronun tarlasında çalıştı, gençliğinde Franco faşizmine karşı savaştı, Fransa’da mülteci kampında tutsak kaldı, Nazi faşizminde Mauthausen çalışma kampında esir kaldı.
10 yaşındaydım ve o yaştaki tüm çocuklar gibi meraklıydım. Anne-babamın daha önce nasıl yaşadığını merak ediyordum. Annem çok şey anlatırdı ama babam daha ağzı sıkıydı. Fakat bir gün, çok ısrar ettim: “Baba, lütfen, benden önce hayatın nasıldı?” Sonunda bana anlattı:
“Hayatımdaki şeylerden konuşmayı sevmiyorum çünkü mutsuz olmanı istemem. Ancak, bir yandan da benim yaşadıklarım ve diğer kadın ve erkeklerin yaşadığı bu şeylerin unutulmasını da istemiyorum. Çünkü tekrar yaşanmasını istemiyorum.
Madem istiyorsun, anlatayım hikayemi. İspanya’nın bir köyünde yaşıyordum. Ailem fakirdi ve babam bir patronun tarlasında çalışıyordu. Okula neredeyse hiç gitmedim çünkü ekmek parası kazanmak gerekiyordu. 6 çocuktuk ve en büyükleriydim. Bu yüzden 11 yaşında çalışmaya bir patronun tarlasında başladım, gün doğumundan gün batımına kadar. Yiyecek çok az şeyimiz olurdu, hayatımız zordu ama sakindi.
Seçimler sayesinde İspanya bir Cumhuriyet oldu. Fakat zenginler bu durumu kabul etmediler ve o dönemde Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi faşist hareket artıyordu ve demokratik rejimi bitirmek istediler. Hiç gelmemesi gereken bir gün geldi: 18 Temmuz 1936. Franco’nun başında olduğu askeri bir grubun düzenlediği darbe patlak verdi. Ülkemizi savunmak ve yasal düzeni yeniden kurmak için cumhuriyetçi orduya alındım. 3 sene boyunca savaştım. Annemi son görüşüm, Valence’e sığınacak olan cumhuriyetçilerin göçü sırasındaydı. Annemi bir daha göremedim çünkü İspanya’ya 40 yıl gurbetten sonra dönebildim, bu sırada annem ölmüştü. Cumhuriyetçilerin göçü bir işe yaramadı, 40 yıl boyunca faşist bir diktatöre katlandıkları köylerine geri dönmek zorunda kaldılar.
Pilar Jordan'ın babası Félix Jordan
Diğer mücadele arkadaşlarımla Fransa sınırını gizlice geçtik. Fransızlar da bizi kolları açık beklemiyorlardı tabii, tam tersine Argelès-sur-Mer’deki mülteci kampına kapatıldık. Zordu, çok zordu… (Afrika’dan ya da Ortadoğu’dan gelen mültecilerin şu an yaşadıklarının da babamınkine oldukça benzediğini söyleyebilirim. Dikenli tellerin arkasında, kumsallarda, yiyecekleri olmadan, hayvanlar gibi yığılmış halde…)
2. Dünya Savaşı patlak verdi ve İspanyollar da Fransızların yanında düşman Almanlara karşı savaşıyorlardı, buna “Direniş” deniliyor. 1940’ta Almanlar tarafından yakalandım ve Mauthausen’a götürüldüm. Kampın girişinde şöyle yazar: ‘Buraya giren duman olur çıkar’. Bunun gerçek olduğunu gördüm. Birçok yoldaşım bunu yaşamak zorunda kaldı. Şu ünlü çalışma kampında çok çalışmak gerekiyordu. Ağır kayalarla merdivenleri çıkmak gerekiyordu. Yiyecek neredeyse hiçbir şey yoktu. Hayvanlardan bile aşağı görülüyorduk. Hastaysak ya da bir yanlış yaparsak imha ediliyorduk. 1942 kışı, aşırı sertti. Sırtımızda neredeyse bir şey yoktu giydiğimiz ve -15 belki daha da soğuk vardı. Ayak parmaklarım dondu. Herhalde şanslıydım, çünkü artık kullanışlı olmadığım için beni öldürebilirlerdi ama kader beni kampın mutfağına attı. Orada, çuvallarca patates soymak zorundaydım ama en azından sıcaktı. Başka arkadaşlarla yiyecek çalıp açlıktan ölecek başka mahpuslara veriyorduk. Çok da değerli olmayan hayatımızı riske atıyorduk, ama önemli olan dayanışma ve işe yarama hissiydi.
Mauthausen Kampı
Hayatta kalabilmiştim, Mauthausen’da 5 sene kaldım. Çıktığımda 35 kiloydum. Tüm gençliğim mahvolmuştu ve hayatım sonsuza dek çizilmişti. Sana anlatamayacağım kadar korkunç şeyler yaşadım ama önemli olan, senin yanında olmam şu an. Fakat kimse, hiç kimse hayatımızın bu dönemini unutmasın. Bunun hiç yaşanmadığını söyleyenlere, unutmanın en kötü şey olduğunu göstermek gerekiyor.”
İnsanlara anlatırken beni duygulandıran bu hikâyeyi her zaman hatırlayacağım. Son söyleyebileceğim ise, “ASLA UNUTMAMALI!”
Manşet resmi: Guernica - Pablo Picasso tarafından 1937’de yapılan, İspanya İç Savaşı sırasında Nazi Almanya’sına ait 28 bombardıman uçağının 26 Nisan 1937’de İspanya’daki Guernica şehrini bombalamasını anlatan anıtsal bir tablo
Mektubun Fransızcası için tıklayın
İlgili haberler
Kanla sulanmış bir coğrafyanın 13 Gül’ü...
Şen kahkahaları, şarkıları, dansları eksik olmuyor. Sevgileri ve muziplikleriyle Ventas hapishanesin...
GÜNÜN BELLEĞİ: 5 Ağustos 1939, Franco faşizminin ‘...
İspanya’da yıllar boyu süren iç savaş sonrası Franco diktatörlüğü tarafından komünizmi savunan, tari...
GÜNÜN KİTABI: Nazi İşgalinde Sovyet Kadınları
Nazi işgaline karşı direnişte yer alan Sovyet kadınlarının gözüyle savaşı anlatan bu kitap dünün old...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.