Huda Sha’arawi, ataerkilliğin yüzyıllar boyu hüküm sürdüğü bir toplumda, Mısır’da 1879 yılında dünyaya geldi. Mısırlı soylu bir aileye mensup olan Huda henüz 12 yaşındayken kendi rızası olmadan, yaşadığı coğrafyanın örf ve adetleri gereğince halasının oğlu Ali Sha’arawi ile evlendirildi. Ali Sha’arawi evliydi ve Huda’dan yaşça büyük çocuklara sahipti. Bu evliliği istemeyen ve evlilik yaşamı adeta bir zulüm gibi geçen Huda, aile baskısı ve annesinin ona durmadan bunun onun kaderi olduğunu hatırlatmasından dolayı güç de olsa buna katlanmaya devam etti. Daha fazla baskılara dayanamayan Huda, 14 yaşında kocasından ayrıldı. Bu evlilik Huda’ya tek bir şey öğretmişti: Baskının ve dayatmanın ne kadar dayanılmaz olduğu gerçeğini.

Huda’nın yaşadığı dönem Mısır’da seslerin yükseldiği ve değişimin ufak da olsa baş göstermeye başladığı bir dönemdi. Kendisi bundan güç alarak uzun zamandır aklında yer edinmiş olan “Kadere razı gelmek” adlı duvarı yıkmak için kolları sıvamaya karar verdi. Yine aynı dönemde kadın hakları konusundaki çalışmalar hız kesmeden devam ederken orta sınıfta yer alan kadınlar, 1892 yılında kadın hakları ve kadınların toplumda var olduğunu göstermek, Mısır halkını ve dünyayı bundan haberdar etmek amacıyla bir gazete çıkarmaya başladılar. Bu dönem Huda’nın gençlik dönemine denk geliyordu. Gençliğin de vermiş olduğu güç ile kollarını sıvadığı işi hızlandırmak amacıyla harekete geçme kararı aldı. Canla başla, dayatmasız ve kadınların var olduğu bir toplumu herkese kabul ettirmek için çalışacaktı. Mısır’da feminizm hareketinden sorumlu kadınların Kahire’de düzenlediği toplantılara katıldı. Bu grubun içerisinde Mısır’da zenginliğin ve statünün göstergesi olan peçeye ve kadınların peçe takma zorunluluğuna karşı konferanslar verdi. Peçe takmanın yine bir dayatma olduğunu ve kadınların özgülüklerini kısıtlamaktan başka hiçbir işe yaramadığı görüşünü savunuyordu.

Gençlik yıllarını bu ve bu gibi konferanslar, toplantılarla sürdüren Huda’nın inandığı şey artık çok daha güçlü bir konuma gelmişti. Tam da o dönemde, 1922 yılında Mısır’da bir bağımsızlık mücadelesi baş gösterdi. Huda bu mücadeleye destek verenler arasındaydı. Yoğun bir mücadele dönemi yaşanırken kadın hakları ile ilgili yapılan çalışmalar da hız kesmeden devam ediyordu. Huda, 1923 yılında Roma’da gerçekleştirilen Uluslararası Kadın Toplantısı’ndan döndüğünde toplantıya beraber katıldığı yol arkadaşı Saiza Nabarawi ile birlikte yaşadığı toplumda devrim yaratacak nitelikte bir olaya imza attı. Tren istasyonun merdivenlerinde durdu ve yüzündeki peçeyi aşağıya indirdi. Onların gelmesini bekleyen kadın arkadaş ve dostları da bu hareketi tekrar edip eyleme güç kazandırdılar. Yapılan bu eylem dönemin yönetici ve din adamları tarafından hoş karşılanmadı ve büyük tartışmalara yol açtı.

Söylenen hiçbir söze kulak asmadan aynı kararlılıkla davasının peşinden giden Huda Sha’arawi, aynı zamanda Mısır’da başlayan milli bağımsızlık hareketlerine de destekte bulunmaya devam ediyordu. Mısır’da bağımsızlık tam anlamıyla elde edildiğinde eski yaşantının devam ettirilmesi gerektiği duyuruldu. Ancak Huda, eski boğucu harem sınırları içerisine girmeyi istemiyor ve bunu reddediyordu. Kadın hakları konusunda kilit bir isim olan Huda Sha’arawi, Roma’da ki Uluslararası Kadın İstihbarat İttifakına katıldıktan sonra “Mısır Feminist Birliği”nin kurucusu oldu. Arap ve Fars dillerine ileri bir seviyede hakim olan Huda Sha’arawi’nin 1943 yılında Arapça ve Fransızca olmak üzere iki dilde şiir kitabı yayınlandı. Aynı zamanda kendisinin kaleme aldığı ve kendi yaşamını konu edinen “Harem Yılları: Mısırlı Bir Feministin Anıları” isimli bir kitabı mevcut. 12 aralık 1947’de hayata gözlerini yuman Huda Sha’arawi, yaşadığı toplumla kalmayıp tüm coğrafyalara adını duyurdu. Kendisi çok yönlü, güçlü ve boyun eğmeyen karakteriyle dünyada iz bırakan güçlü kadınlar arasında. 

Kaynak: soylentidergi.com