Şeker hastalığı vücudumuzdaki şekeri kontrol eden insülin hormonunun eksikliği ya da etkisizliği sonucunda ortaya çıkar. İnsülin, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organ olan pankreastan salgılanır. Pankreas, ürettiği insülin hormonunu dolaşıma yollayarak kanın içindeki şekerin hücre içine girişini sağlar. Bu sayede kanda şeker birikimi olmadan hücreler şekeri kullanabilir. Diyabetli bireylerde bu denge bozulmuştur.
Yani vücudumuzun yağ ve proteinler ile karbonhidrat adını verdiğimiz şeker ve nişasta içeren besinleri kullanabilmesi için pankreasın ürettiği insülin hormonuna ihtiyacı vardır. İnsülin yetersizliğinde besinlerle aldığımız şeker (glukoz) hücre içine giremez. İnsülin adeta hücrenin kapısını, şekere açan bir anahtar görevini yapar. İşte bu anahtarın yokluğunda şeker hücre içine girip, enerjiye dönüşemez ve kanımızda yükselmeye başlar. Bu durumun adı diyabettir.
Diyabet hastalığının tam nedeni bilinmiyor. Ama risk faktörleri şunlar;
- Genetik yatkınlık
- Otoimmunite (vücudun kendi hücrelerine karşı savaş başlatması)
- Bazı enfeksiyon hastalıkları
- Yiyeceklerdeki katkı maddeleri
- Beslenme tarzı
- Hareketsiz yaşam
- Stres
Şeker testi
Hastalarda damardan veya parmak ucundan alınan kanda, glikoz seviyesinin ölçülmesi ile tanı konulur. 8-12 saatlik açlık sonrası kan şekerinin 126 mg/dl, tokluk kan şekerinin ise 200 mg/dl üzeri olması diyabet hastalığı için tanı sebebidir. Bazı durumlarda ise tanı koymak için “şeker yükleme testi” yapılır.
DİYABET DEDİĞİN ÇEŞİT ÇEŞİT
Tip1 Diyabet: İnsülin üretimi tamamen yok olmuştur ve vücut insülin üretememektedir. Genelde çocukluk çağında görülür.Tip2 Diyabet: İnsülin üretimi kısmi azalmıştır, vücut hap ya da insüline ihtiyaç duymaktadır. Erişkin diyabeti olarak da bilinen Tip2 diyabet son yıllarda genç ve çocuklarda da gözlenmeye başlanmıştır. Tip2 diyabet için en büyük risk şişmanlıktır.
Günümüzde Tip1 Diyabeti önlemek için etkili bir tedavi metodu bulunmuyor. Tip 2 Diyabet için ise en büyük riski oluşturan şişmanlığın önlenmesi, bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi etkili olacaktır.
NE OLURSA ŞÜPHELENELİM?
Çok su içme, sık sık ve çok miktarda idrar yapma, gece idrar yapmak için tuvalete kalkma ya da altına kaçırma, iştah artmasına rağmen kilo kaybetme, kız çocuklarda genital bölgede kaşıntı, bazen halsizlik, hafif ateş, karın ağrısı gibi genel yakınmalar hastalığın belirtileri olabilir.Şeker hastalığına bağlı koma (diyabet koması) belirtileri ise şöyledir: Bulantı ve kusma, karın ağrısı, gözlerde çöküklük, derin ve hızlı nefes alma (solunum sıkıntısı), ağızda aseton kokusu.
DİYABETTE TEDAVİ: İNSÜLİN, BESLENME VE EGZERSİZ
İnsülin: Tip1 Diyabet ömür boyu devam eden kronik bir hastalıktır.Vücutta pankreastan üretilemeyen insülinin deri altına enjeksiyon yoluyla verilmesiyle tedavi edilir. Böylece insülin ihtiyacı karşılanır ve bu çocuklar normale yakın bir yaşam sürdürebilir. Tip1 Diyabet tedavisinde insülin kullanmanın yanı sıra, beslenmenin düzenlenmesi ve düzenli egzersiz de büyük önem taşır. İnsülin iğnesi diyabetlinin ihtiyacına göre değişmekle birlikte genelde günde 4 kez yapılır. Her çocuk için kullanılması gereken insülin şeması doktoru tarafından düzenlenmelidir. İnsülin kullanan diyabetliler, günün belli zamanlarında kan şekeri ölçümü yapılarak izlenmelidii. Bu konuda aile ve çocuk, diyabet ekibi tarafından eğitilir.
Beslenme: Günlük beslenme planı da kişiden kişiye değişmekle birlikte çocuklarda üç ana, üç ara öğün şeklinde düzenlenir. Beslenme planı, diyabet hastalığının tedavisi ve kontrolünde büyük önem taşır. Beslenme planına uyamayan çocuklarda kan şekeri düşüklüğü ya da fazla tüketilmesinde kan şekerinin yükselmesi söz konusu olacaktır. Bu nedenle çocukların okulda da kontrol edilmesi çok önemlidir.
Egzersiz: Diyabet hastalığının tedavisinde insülin, sağlıklı beslenme programı ve egzersiz bir bütün olarak ele alınmalı. Egzersiz yapılabilmesi için kan şekerinin çok düşük ya da çok yüksek olmaması gerekiyor. Egzersiz konusunda çocuğun desteklenmesi bir yandan diyabetin tedavisine yarar sağlarken diğer yandan çocuğun sağlıklı akranlarından uzaklaştırılmaması sağlanacak, çocuk kendini daha iyi hissedecektir.
ÇOCUKLUK ÇAĞINDA DİYABET
Çocukluk çağında görülen diyabet hastalığının büyük kısmı insülin eksikliğine bağlı olarak gelişen Tip1 Diyabetdir. Genellikle erişkinlerde görülen bir hastalık olarak bilinse de, Tip1 Diyabet çocukluk çağının sık görülen kronik hastalıklarından biridir.Ülkemizde çoğu okul yaşında 15 bin civarında diyabetli çocuğun olduğu ve her yıl 1500-1700 civarında çocuğa Tip 1 diyabet tanısı konduğu tahmin ediliyor.
Tip 1 diyabet yakın takip ister, bu nedenle 7 gün ve 24 saat bakım gerektirir. “Yaşam boyu hastalıkla ve ilaçla yaşama”, “beslenmede kısıtlanma”, “her gün şeker ölçümü ve insülin kullanımı nedeniyle enjeksiyona (iğneye) maruz kalma” gibi bir çok sorunu yaşayan çocukların hayatlarını kapsamlı bir programla kolaylaştırmak mümkündür.
Diyabetli çocukların okul yaşamı boyunca sağlıklarının korunması ve kendilerini güvende hissetmeleri için, öğretmen ve ailenin yakın işbirliğine ihtiyaç vardır.
OBEZİTEDE ARTIŞ
En son verilere göre 6-16 yaş grubunda obezite sıklığı 8 yılda yüzde 5’den yüzde 10.5’a (yüksek ekonomik grupta yüzde 16.3’e) yükselmiştir. Bu çocukların en az 1/3’ü de erişkin dönemde obezite ve/veya diyabet riski taşır.
İlgili haberler
İdrar kaçırmak normal değildir!
İdrar kaçırma (üriner inkontinans) daha çok kadınlarda, özellikle de ileri yaşlarda görülüyor, evet....
GÜNÜN ÖNERİSİ: Zatürreye dikkat!
Ölümle dahi sonuçlanabilen zatürreye dikkat! Kış mevsiminde sıklıkla görülen ve ağır geçen gripler z...
GÜNÜN BİLGİSİ: Adı tatlı kendi acı çikolata kisti
Çikolata kisti nedir, zararları nelerdir, nasıl ve neden ortaya çıkar, tedavisi nasıl olur, tedavi e...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.