Son günlerde herkes hasta! Grip salgını aldı başını gidiyor… Hastanelerden gelen bilgiler, acillere başvuran kişi sayısının arttığını, bu sene influenzanın klinik seyir olarak daha ağır seyrettiğini gösteriyor. Virüsün hastalık yapma becerisi her geçen gün artıyor ve tıp camiası bu yaramaz çocukla uğraşmak için her yıl bir önceki yıl en çok hastalık yapan tipe özgü aşı geliştirmekle uğraşıyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya üzerinde her yıl 290 bin ila 650 bin kadar insan ‘grip’ nedeniyle hayatını kaybediyor. Her yıl bu rakamda büyük bir fark olmamakla birlikte özellikle bebekler, yaşlılar, gebeler ve kronik hastalığı olanlar riskli grubun içinde yer alıyor.
İnfluenza dönemsel olarak artış göstermekle birlikte yılın her döneminde karşımıza çıkabilmektedir. Tüm Kuzey yarım kürede ve Avrupa’da ekim ayında başlayıp ocak ayında pik yapan influenza mart ayına doğru neredeyse biter. Özellikle toplu yaşamın arttığı okul dönemlerinde, kışlalarda, yurtlarda, yatılı okullarda, kalabalık çalışma ortamlarında hijyen kurallarının bozulduğu ve soğuk etkisiyle vücut direncinin azaldığı kış aylarında pik yapar.
EN TEMEL TEDAVİ: DİNLENMEK!
Halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık gibi özgün olmayan semptomların yanında tüm vücutta yaygın ağrı, eklem ağrısı, yüksek ateş, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı ile giden klinik influenzanın vücudu istilası anlamına gelmektedir. Bir yandan günlük yaşam ihtiyaçları için uğraşan vücut bir yandan da influenza ile mücadelede gerçekten yorgun düşer.
Bu nedenle özellikle çocuklar, yaşlılar, gebeler ve hipertansiyon, kalp hastalığı, astım, KOAH, diyabet gibi kronik hastalığı olan kişiler başta olmak üzere tüm yaş gruplarını etkileyen influenza ile mücadelede yatak istirahati çok önemlidir.
Hastalığın aktif döneminde toplu yaşam alanlarına girilmemesi, alışveriş merkezlerine gitmemesi, okula devam edilmemesi ve mümkün olduğunca yurt ve benzeri yerlerde bulunulmaması bulaşmayı önlemek için kalabalıklardan uzak durulması gerekir.
İNFLUENZA İLE UĞRAŞIRKEN…
Her üst solunum yolu enfeksiyonu influenza virüsü ile olmaz ancak etken ne olursa olsun benzer seyreder ve tedavisi ve korunma yolları aynıdır.
- İnfluenza tedavisi hastalığın semptomlarını ortadan kaldırmaya yönelik bol sıvı desteği ve yatak istirahati ile olmalıdır.
- Destek tedavide burun tıkanıklıklarını gidermek için kullanılan ve dekonjestan adı verilen ilaç grubu ve bağışıklık sistemini destekleyici vitaminler önerilebilir.
- Viral enfeksiyonun kontrol altına alınması ya da yok edilmesi amacıyla kullanılan ilaçlar da gerekli görüldüğü taktirde doktor tarafından verilebilir. Bu ilaçlar hastalık semptomlarının başlangıcının ilk 48 saatinde etkindir. Sonrasında pek işe yaramaz.
- Antibiyotikler, virüslere etkili olmadığından influenza tedavisinde antibiyotik kullanmanın manası yoktur.
- Başta influenza olmak üzere tüm bulaşıcı enfeksiyon hastalıklarından korunmanın birincil kuralı elleri yıkamak, hijyen kurallarına uygun olarak öksürüp hapşırırken ağzı kapatmak ve özellikle hastalık sezonunda kalabalık ortamlardan uzak kalmaktır.
AŞI YAPTIRMAYI İHMAL ETMEYİN!
Bilinen en etkin korunma yöntemi bir önceki yılın en çok görülen hastalık etkenleriyle hazırlanmış aşının yılın ekim-kasım ayında öncelikle risk grupları olmak üzere kişilerin aşılanmasıdır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün yıllık aşılanmayı önerdiği gruplar şöyle sıralanmaktadır:
* Gebeliğin herhangi bir aşamasındaki hamileler
* 6 ay-5 yaş arası çocuklar
* 65 yaş ve üzeri yetişkinler
* Kronik sağlık sorunları olanlar
* Sağlık çalışanları
HER SENE DEĞİŞİK BİR GRİP: SEBEBİ NE?
Enfeksiyona yol açan virüs her yıl hayatta kalabilmek ve varlığını devam ettirebilmek için kendi evrimi içinde şekil değiştiriyor ve bilim insanlarının bulduğu tedavi modellerine direnç geliştirerek hastalık üretmeye devam ediyor. Her yıl ortaya çıkan ve en sık karşılaşılan virüse tanıtıcı birtakım isimler veriliyor. Kuş gribi, domuz gribi (H1N1) vb. isimlerle anılan influenza virüsü geçtiğimiz on yıllarca hep can aldı, almaya da devam ediyor.
ÇOCUKLARA DİKKAT!
Her yıl okul öncesi ve okul çağındaki çocukların yaklaşık yarısı influenza enfeksiyonu geçiriyor. Büyük bölümü evinde tedavi edilirken, çocukların yaşı ne kadar küçükse hastaneye yatma olasılığı da o kadar artıyor. İki yaşın altındaki çocuklar, kronik hastalığı olanlar (astım, diyabet, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği, kan hastalıkları vs.), bağışıklığı baskılanmışlar, aşırı obezler ve bakımevlerinde yaşayanlar; yaşamı tehdit eden influenza geçirme ihtimali yüksek olan çocuklardır.
İnfluenzanın klasik şekli ateş, baş ağrısı, kas ağrıları (miyalji) ve halsizlikle başlar. Bu ilk belirtileri boğaz ağrısı, öksürük ve burun akıntısı izler. Klinik tablo çocuğun yaşına göre değişir, küçük çocuklarda ateş daha yüksek; iştahsızlık, bulantı-kusma gibi mide-bağırsak yakınmaları daha sık ve ateşli havale geçirme eğilimi daha fazla olabilir. Küçük çocuklarda öksürük haftalarca devam edebilir. Büyük çocuklarda ise hastalık sırasındaki bitkinliğin ve çabuk yorulmanın uzunca bir süre devam ettiği görülmektedir. Kış aylarında çocuklarda odağı belirsiz ateş veya hipotermi ile birlikte ağır hasta görünümü, ateşle birlikte akut solunum yolu enfeksiyonu belirtileri, ateş ve altta yatan kronik akciğer hastalığının alevlenmesi varsa influenzadan şüphelenilmelidir.
İlgili haberler
GÜNÜN BİLGİSİ: Gripten korunma yolları
Hastalığa yakalanmamak veya yakalanırsak da hızla ve daha hafif sorunlarla atlatmak için neler yapma...
NE GERGEDAN, NE DOMUZ, NE KUŞ : Mevsim Gribi
Grip bile yapmayan rhinovirüs ailesinin günümüz fertleri, sadece isim benzerliği sebebiyle rhino=ger...
Salgınlarla nasıl baş edebiliriz?
Küçükçekmece Ekmek ve Gül Gurbu Dr. Selma Okkaoğlu’nun katılımıyla salgın hastalıklardan korunma yön...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.