#YasayıGeriÇek
Mevzu, hayvan düşmanlarının yansıttığı, sadece kendi çocuğunu seven, sadece evinde beslediği hayvanı seven, dünyayı sadece kendi türüne ait zannedenlerin söylediği gibi değil.

Mesele yaşam hakkı ve bu kanlı zihniyetle ancak bütüncül bir bakış açısıyla mücadele edebiliriz.

Her gün kadınlar öldürülüyor bu ülkede.

24 saat içinde 8 kadın cinayeti işlendi geçtiğimiz haftalarda.

Bir kadın katili denetimli serbestlikle dışarı çıktı ve bir kadını daha öldürüp parçalara ayırdı.

Kadınların tüm kazanılmış hakları gasbediliyor, Meclis çatısı altında Anayasa'ya meydan okunuyor.

Liyakatsizlik, çürümüşlük, hukuk tanımazlık bütün kurumlarda!

Çocuklar aç bu ülkede. Açlıktan insan ölüyor. Çocuklar beslenemediği için bodur kalıyor.

Emekliler çöpten yiyecek topluyor, akşam saatinde pazardan kalanları topluyor evine götürmek için.

Bütün sorunları çözdüler de sıra sokakta zaten çok zor koşullarda yaşam mücadelesi veren hayvanların canını almaya mı geldi?

Biz elbette meseleyi yaşam hakkı üzerinden savunuyoruz ama hayvanlar üzerinden oynanan siyasi oyunu da görüyoruz.

Şu an yürürlükte olan mevcut yasayı 20 yıldır; yerel yönetimlerin çoğu ellerindeyken uygulatmayanlar, şimdi bu yerel seçim hezimetinden sonra siyasi kayıplarının acısını sokakta yaşayan hayvanlardan çıkarmaya çalışıyorlar.

Sokak hayvanları ile ilgili bir sorun var diye konuşulmaya başlandığında, 2019 yılında bir Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu ve aylarca çalışılarak 200 sayfalık mükemmele yakın bir rapor hazırladı. Bu rapor, Mecliste grubu bulunan tüm siyasi partilerin temsilcilerinin oybirliğiyle kabul ettiği güzel bir doküman. Komisyon Başkanı da dönemin AKP Tekirdağ milletvekili.

Ancak yetkiyi elinde bulunduran merkezi hükûmet, bu 200 sayfalık raporun hiçbir maddesini yerine getirmedi. Şayet raporun çıktıları değerlendirilseydi, çözüm önerilerinden sadece birkaçı bile hayata geçirilseydi şimdi bunları konuşmuyor olacaktık. Sorunun çözümünde çok önemli bir noktaya gelmiş olacaktık.

Diyorlar ki "Kısırlaştırmayı denedik ama çözemedik."

Hayır, kısırlaştırmayı denemediler. Sadece şehir içinde sokakta gezen hayvanların gelişigüzel kısırlaştırılması ile olmaz. Sistemli bir kısırlaştırma seferberliği yapılması gerekiyor.

Uzmanlar, Veteriner Hekimler, 6 ay içerisinde özellikle dişi köpeklerin yüzde 70 kadarının kısırlaştırılması ile bu sorunun kısa sürede çözülebileceğini söylüyor, çünkü üreme periyotları 6 ay.

Kırsalda, özellikle büyük ırk köpekler, alanları ya da sürüleri koruma amaçlı kullanılıyor. Köylüler bunları kısırlaştırmıyor, kısırlaştırılmalarına da karşılar. Sürekli yavrulatıyorlar ve bu yavrulardan kendilerince beğendiklerini alıp, diğerlerini ormana, dağa,çöpe atıyorlar. Bu hayvanlar orada üremeye devam ediyor ya da şehre iniyor.

Hiçbirimiz sokaklarda yüzlerce köpek olsun, açlık, hastalık, şiddet ortamında yaşam savaşı versin istemiyoruz. Popülasyon kontrol altına alınsın, üretim çiftlikleri kapatılsın, hayvan satışı yasaklansın diyoruz.

Mevzu, hayvan düşmanlarının yansıttığı, sadece kendi çocuğunu seven, sadece evinde beslediği hayvanı seven, dünyayı sadece kendi türüne ait zannedenlerin söylediği gibi değil.

Nasıl yalan yanlış verilerle TÜİK enflasyon hesaplıyor ve işçinin, memurun emeğinin gasbedilmesine, onları açlık ve sefalete mahkum ettiriyorsa, burada da yine yalan yanlış verilerle, yandaş medya ve troll hesapların kışkırtmasıyla hayvanların yaşam hakkı gasp ediliyor, katliama, soykırımıma zemin hazırlanıyor.

Yazılışını, okunuşunu ve anlamını bilmedikleri "ötanazi" sözcüğüyle, katliam yasasını yumuşatmaya çalışıyorlar.

Ötanazi irade beyanıyla olur.

Bunun adı öldürmedir, cinayettir.

Temel hak ve özgürlükler anlamında hiç örnek almadıkları, hatta beğenmedikleri, kınadıkları bazı Avrupa ülkelerini, konu hayvanları katletmek olunca örnek alıyorlar. Bizim kültürümüz farklı, bizim sokaklarımızda hayvan var. Binlerce yıllık birlikte yaşama kültürümüz var ve bunu korumaya kararlıyız.

Patili dostlarımızla bir arada ve mutlu yaşamamız için bilimsel, etik ve vicdani tek yöntem KISIRLAŞTIRMADIR.

Biz, bu ülkedeki tüm yaşam hakkı savunucuları, kâr üretmeyen yaşamların yok edilebilir olduğu, sömürülemeyenin öldürüldüğü ve bunun suç bile sayılmadığı düzene karşı bir arada ve alanlardayız.

Hesabı sokakta yaşayan hayvanlardan değil, yaşadıklarımızın sorumlusu olan iktidar ve irade sahiplerinden soracağız.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel