Bir iki lafın belini de ben kırayım istedim
Kadınların savaşmak zorunda kaldıkları alanların değişmesine ihtiyacı var. Umudu direnişe çevirmeyi çoktan öğrendi kadın. Şimdi şöyle az bi çekil kenara, lütfen...

Bakıyorum da bugün kadınları seven, sevmekten öte acılarını anlayan, nasıl yok sayıldığını ya da nasıl kıymetli olduğunu ortaya döken ne kadar çok erkek varmış. Emekten, sömürüden dem vuran. Ölçüp biçerek dikişler atıp kadının üzerine giydirdikleri zihniyetleri gibi, kursaklarında kadına ilişkin ne kadar çok şey biriktirdiklerini görünce bir dumura uğruyor insan hâliyle. Hepsi değil, ama birçoğu topyekûn bir araya gelmiş kadını kurtarma peşinde. Üstelik bunu yine kadın üzerinden yaparak. Çünkü kadınlara neyi, niçin nasıl yapmaları gerektiğini söyleme hakları hep saklı ruhlarında. Öncesinde bu söylemler beni mutlu edip “biraz daha mı yol alıyoruz ne” diye içimden geçirdiğim olurdu. Yüreğime birden şükranlar ordusu hücum ederdi. Lâkin geçti zaman. Biraz daha büyür oldum. Acılar bütün gerçeklikleriyle katmerlenerek uzun bir yol aldı.

Hani içimden yükselen ama beni aynı zamanda soluksuz bırakan çığlıklarımla şunu sorasım var: Niye kadınlar üzerinden vicdanını, samimiyetini, ahlâk anlayışını temize çekiyorsun? Çok mu zor okları biraz da kendine çevirmen? Çok samimi görünüp hiç de samimi olmayan, olamayan samimiyetini ruhunun hangi kuytusunda saklayacaksın?... nasıl vazgeçeceksin bütün hatalarını hep görünmez kılan, en ufacık bir parmak kıpırdatmayla dünyayı salladığını sandığın o erkekliğinden? O konforundan? Niye görmüyorum seni, istismara uğrayan çocuklar için sokaklarda çığlıklar attığını. Her gün günde üç kadının öldürülmesine karşı duyduğun tepkiyi… Ama ben yapmıyorum diye düşünüp vicdanını rahatlatarak normalleştiriyorsun?... Tersi olsa şayet her gün kadınlar günde üç erkeği öldürse şöyle bir düşüneceksin, “Kadınlar cinnet mi geçiriyor” diye... Niye mesela kadın bedeni üzerinden siyaset yapıldığında, kaç çocuk doğuracağına karar verildiğinde, kürtaj yasaklandığında çığlıkların hiç duyulmuyor?...
Oysa gerçekler bir gün gelip dikilirler karşına.. Velhasıl kendinle yüzleşmelisin. Kadınların akla ihtiyacı yok. Kadınların artık acının anlaşılmasına da ihtiyacı yok. Kadınların savaşmak zorunda kaldıkları alanların değişmesine ihtiyacı var. Umudu direnişe çevirmeyi çoktan öğrendi kadın. Şimdi şöyle az bi çekil kenara, lütfen... 

Çizgi: Aynur ULUÇ

İlgili haberler
Artık başkaldıran bir Mizgin var

Mizgin Ekmek ve Gül'ün değiştirdiği, Ekmek ve Gül'ü değiştiren kadınlardan biri. Onun hikayesi, bugü...

Simurg, nam-ı diğer Zümrüdü Anka

Bir hikayedir okuyacağınız, yaşamın tam orta yerinden. Mücadele eden, direnen, yaşamı kuran, kendini...

İçinde renkler yüzen bir mektup

“içine koca bir dünya sığdıran bu mektup düştü yoluma bugün. heyecandan konuşamadan aradım selma’yı…...