GÜNÜN TARTIŞMASI: Masallardaki kadınlar nasıl kurtulur?
Masumiyeti, iyiliği, sevgiyi öğrettiğini düşündüğümüz masallar aslında bize edilgenliği, tecavüzün meşru olduğunu ve hep erkeklere ihtiyacımız olduğunu anlatıyor olabilir mi?

Neden Kırmızı Başlıklı Kız’ın başlığı mavi değil de kırmızıydı? O güzel kurabiyeleri annesi değil de babası yapsa olmaz mıydı? Büyükannesini ve Kırmızı Başlıklı Kız'ı kurtaran kahraman köylü, erkek değil de kadın olsaydı? Kalede kilitli olan prens olsaydı ve Rapunzel prensin uzun sakallarına tırmanıp prensi kurtarsa olmaz mıydı? Yedi Cüceler madende çalışırken Pamuk Prenses evi temizlemek, yemeklerini yapmak yerine onlarla birlikte çalışmaya gitseydi? Hep birlikte çalışıp evi de hep birlikte temizlerlerdi belki.

Toplumsal cinsiyet rollerinin toplumsal inşa süreciyle dayatıldığını her alanda tartışıyoruz. Ancak masalların da toplumsal cinsiyet rolleri bağlamında önemli bir yer tuttuğu su götürmez bir gerçek. Her ne kadar ilk bakıldığında görünmez gibi olsa da sanıldığının aksine masallar, oldukça ideolojiktir.
Hacettepe Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar Topluluğu olarak Melek Özlem Sezer’in “Masallar ve Toplumsal Cinsiyet” adlı kitabından yararlanarak geçtiğimiz hafta bir atölye düzenledik. Topluluktan 4 kadın arkadaşla, masalları ve içerdikleri toplumsal cinsiyet kalıplarını farklı biçimlerde ele alarak atölyeyi yürüttük.
Masalların yaşamaya devam etmesi için diğer edebi türlere nazaran, toplumsal olarak kabul edilmesi gerekir. Tam da bu sebeple masallar, çoğunlukla egemen ideolojilere hizmet etmek amacıyla tasarlanmıştır. Ancak çoğumuz masalların eleştirel bir gözle okunmadığını kabul ederiz. Bu durum da masalların toplumsal rolleri yeniden inşa etmesine olanak tanır. Bahsettiğimiz egemen ideolojiler ataerkil toplum yapısını her alanda var edebilmek için neden masalları kullanıyor olmasın?


PAMUK PRENSES’İN BOĞAZINA KAÇAN ELMA BİR ÖPÜCÜKLE NASIL ÇIKAR?
Atölyeye katılan arkadaşlarla tartıştığımızda aslında şu an göz önünde olan güzellik algısı, kadınların ev içine hapsedilmesi ve kadının her alanda edilgen olarak konumlandırılması gibi ataerkil zihniyetin ürünü olan birçok meselenin masallarda da var olduğunu konuştuk. Örneğin masumluğu simgeleyen bir masal karakteri olarak karşımıza çıkan Pamuk Prenses başına gelen belalardan ders çıkarmayan, ev işleri dışında sorumluluk almayan, her şeye safça inanan biridir. Her zaman himaye ister. Zenginliği de yoksulluğu da başkalarına bağlıdır. Baba sayesinde prenses, üvey annesi sayesinde hizmetçi olur. Ölüm tehdidi altına girer, avcı ve cücelerin yardımıyla kurtulur. Derken üvey anne tarafından öldürülür ve Prens tarafından kurtarılır. Hep edilgendir.
Tartıştığımız bir başka konu ise “masal” saflığına dayanarak taciz, tecavüz, hırsızlık, haneye tecavüz gibi suçların meşrulaştırılmasıydı. Arkadaşlarla tartışırken bu bağlamda değindiğimiz soru şu oldu: Pamuk Prenses’in boğazına kaçan elma, bir öpücükle nasıl çıkabilmiştir? Böyle bir şeyin ancak masallarda mümkün olabileceği gerçektir. Ancak Pamuk Prenses’in o esnada ölü olduğu ve aslında orada tecavüzün meşrulaştırıldığı kimsenin aklına gelmez.

‘O SAATTE ORADA NE İŞİN VARDI’NIN MASALCASI...
Ayrıca masallardaki mekan ve toplumsal cinsiyet meselesini konuşurken masallarda iç mekanın hep korunaklı, dışarısının ise tehlikelerle dolu olarak tasvir edildiği karşımıza çıkar. Kırmızı Başlıklı Kız’ın başına kötü olaylar tek başına dışarı çıktığında gelir. Masallardaki birçok kadın karakteri evin içinde temizlik yaparken veya pencerenin önünde otururken görürüz. Ancak buna karşın erkeğin mekânsal olarak konumunu net bir şekilde söyleyemiyoruz. Erkek genellikle ormanın içinden, özgürlüğü ve enginliği çağrıştıran ortamlardan çıkar gelir. Günümüzde de kadın cinayetlerini, tacizi, tecavüzü meşrulaştıran “O saatte orada ne işi varmış?”, “Kadın dediğin akşam saati dışarı çıkmaz” gibi söylemleri düşündüğümüzde, masallardaki ataerkil zihniyet yapısını daha net anlayabiliriz.
Kısacası masallardaki kadının konumunu ve masallar yoluyla inşa edilen toplumsal cinsiyet kalıplarını tartıştığımız atölyemizde çocukluğumuzda masumiyeti, iyiliği, sevgiyi öğrettiğini düşündüğümüz masalları eleştirel gözle okuma fırsatı bulduk. Umarız sizler de masal okurken -belki de yazarken- her şeyin ilk okuduğumuz ve gördüğümüz gibi olmadığını fark edersiniz.


İlgili haberler
Kız çocukları için cinsiyetçi izleri aşan bir kita...

Amerikalı Psikolog Stephanie Tabashneck hazırladığı boyama kitabıyla kız ve oğlan çocuklarına yöneli...

Çocukların cinsiyet algısı

Sunucu; küçük kız çocuğunu soruya hazırlamak için soruyor: “Sence develer pantolon giyer mi?” diye....

Yeni müfredat ve toplumsal cinsiyet

“Kültürel norm, beklenti ve değer yargılarından beslenen ayrımcılık sarmalı; kadınların gerek kamusa...