Dünya Haritası: Kadınlar İçin Şiddet Atlası
Avrupa, Asya, Ortadoğu, Afrika, Latin Amerika, Amerika... ‘Dünya Haritası Kadınlar İçin Şiddet Atlası’ dosyamızda dünyanın dört bir yanını dolaşıp şiddeti ve şiddete karşı mücadeleleri ele alacağız.

20. yüzyılda yaşanan iki dünya savaşı sonrası “refah devleti” modelleri, SSCB’nin resmi olarak da ortadan kalkmasıyla 90’lı yıllara egemen olanYeni Dünya Düzeni söylemleri, 2000’li yılların şekillendirdiği neoliberal politikaların esneklik, girişimcilik ve özgürlük vaatleri… Savaşsız, eşitlikçi, çatışmasız ve şiddetsiz bir dünya. Tek kalemde söyleyelim: Hiçbiri gerçekleşmedi! Özellikle de kadınlar için.

Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi (UN Women) istatistiklerine göre dünyada kadınların yüzde 35’i ömründe en az 1 kez şiddet görmüş. Daha spesifik bir veri, 15-49 yaş aralığındaki her 5 kadın ve kız çocuğundan 1’inin yakınları tarafından fiziksel ve cinsel şiddet gördüğünü kaydediyor. Yine BM’ye göre dünya çapında 200 milyon kadın ve kız çocuğu “kadın sünneti” gibi uygulamalarla sakat bırakılıyor. Örneğin, 2015’te 30 ülkeden toplanan veriler, 15-19 yaş aralığındaki her 3 kız çocuğundan 1’inin bu şekilde sakatlandığını söylüyor.

Kısacası, en gelişmişinden en yoksuluna tüm dünyada, kadınlar şiddet cenderesinde yaşamaya devam ediyor. Peki, bu korkunç tablo karşısında “kadına yönelik şiddet” nasıl tartışılıyor?

KADINA YÖNELİK ŞİDDET
Uluslararası ölçekte kadına yönelik şiddetin tartışıldığı üç bağlamdan söz etmek mümkün: Genel olarak cinsiyet temelli şiddet, işyerinde şiddet, savaş ve çatışma bölgelerinde şiddet.
Bunlardan ilki gündelikleşen bir olgu olarak kadınların erkekler tarafından şiddet görmesi. Şiddetin dünya çapında aldığı boyut ve ölçek, “ev içi şiddet” kavramını yetersizletirecek düzeye geldiğinden yeni kavramların dolaşıma sokulması ihtiyacını doğuruyor. “Bir kadının bir erkek tarafından kadın olduğu için öldürülmesi” anlamına gelen “femisid” kavramı buna bir örnek. Bu tanımdaki “kadın olduğu için” vurgusunun şiddetin diğer kökenlerini oluşturan ekonomik, sosyal ve kültürel belirleyenlerini bulanıklaştırmaması gerektiği uyarısıyla birlikte tartışılıyor. Kadın cinayetlerinin belirli bir yöreye ve/ya topluluğa özgülenecek denli sistematikleşmesi ve endemik bir karakter göstermesi “kadın kırımı” anlamına gelen “feminisid” kavramını kullanma gereksinimini doğuruyor. Bu kavram seti içerisinde devletin şiddet konusunda eyleme geçmemesi, resmi yetkililerin ihmali, saldırganlar lehine tutum alması, şiddetin kurumsal bir boyut kazanmasında rol oynaması gibi etkenlerle birlikte şiddet tartışması yürütülüyor.

Şiddetin sistemik karakteri resmi kurumları ve kadın örgütlenmelerini daha spesifik alanlara itiyor. Örneğin, partnerin, aile bireyi/akrabalık bağı bulunan kişilerin fail olduğu durumların yaygınlığı özel istatistiklerin tutulmasına sebep oluyor, buna uygun politika ve yasal çerçevelerin oluşturulması talebini gündeme getiriyor. Dünyanın birçok yerinde sağcılaşma eğiliminin “mizojini” yani “kadın düşmanlığı”nı içerecek şekilde güçlenmesi bu talebi güçlendiriyor. Buna paralel olarak yargı organlarının ve güvenlik güçlerinin şiddet vakalarında kadınlar aleyhine aldığı tutum mercek altına alınarak eleştiriliyor.

Son olarak, gelişen teknolojiyle birlikte özellikle genç kadınların hedefte olduğu internet ortamındaki taciz ve şiddet giderek yaygınlaşıyor. Bu yüzyılın doğurduğu bir olgu olarak “siber şiddet” giderek kadınların yeni mücadele alanlarından birini oluşturuyor.

İŞYERİNDE ŞİDDET
Kadınların tarihsel olarak emek dünyasına adım attıkları ilk günden bu yana çalıştıkları mekânlarda şiddet görmesi, tacize maruz kalması elbette yeni bir sorun değil. Ancak, sorunun ayrı bir başlık oluşturacak denli büyümesi ve özellikle son birkaç yıldır #MeToo hareketinin de yarattığı rüzgârı arkasına alan emekçi kadınların daha yüksek sesli itirazlarıyla birlikte, işyerinde şiddetin özgün bir bağlam oluşturduğu da bir gerçek. Yaşadıkları tacizleri açıklayan Holywood oyuncusu kadınlara ilk desteğini açıklayarak #UsToo (Biz De) diyen çiftlik işçisi göçmen kadınlar, ya da bu yıl tanıklık ettiğimiz, Asyalı konfeksiyon işçisi kadınların #GarmentMeToo (Konfeksiyon Ben De) hareketi en yakın örnek. İşyerinde cinsiyet temelli şiddet, uluslararası sendika konfederasyonlarının baskısıyla geçtiğimiz aylarda yeni bir ILO sözleşmesi kapsamında yasal bir çerçeveye de kavuştu. 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi yürürlüğe girmek için ilk imzacılarını bekliyor.

SAVAŞ VE ÇATIŞMA BÖLGELERİNDE ŞİDDET
Savaş, iç savaş, darbe ve işgal kadına yönelik şiddetin başat belirleyeni olmaya devam ediyor. Militarizasyonun koşulladığı bu ortamlarda kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz gündelikleşmekle kalmıyor, halklara yöneltilmiş bir silah olarak kullanılmaya devam ediyor. Demokratik hak arayışının bastırdığı silah sesleri altında kadınlar, gıda ve suya erişim gibi varlık yokluk mücadelesi veriyor, milyonlarca kadın acil insani yardımlara muhtaç bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyor.

Şiddetin ekonomik, psikolojik ve fiziksel, tüm biçimleriyle tartışıldığı bu üç temel bağlam aynı zamanda yerkürenin belirli bölgelerinde öncelikli hale geliyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun her yıl düzenlediği Küresel Cinsiyet Uçurumu raporunun ilk sıralarının değişmezi Kuzey Avrupa ülkelerindeki durumla açlık tehdidinin olduğu Afrika ülkeleri arasında öncelikli gündemler de değişiyor. Dosyamızda her bölgeyi bu açıdan ele almaya çalışacağız.


KUZEYDEN DOĞUYA AVRUPA’DA ŞİDDET
Avrupa’da şiddet ne durumda? Her şey gerçekten de muhteşem mi? Peki ya göçmen kadınların durumu? Gerçekler gösteriyor ki ‘umut’ diyarı Avrupa’da kadınlar o kadar da mutlu değil aslında!

YERLİ, SİYAH, GÖÇMEN VE İŞÇİ KADINLARIN AMERİKAN KÂBUSU
Amerika’da kadınlar Trump’ın saldırılarıyla boğuşuyor: Şiddet verileri maniple ediliyor, yerli kadınlar kırım politikasının parçası olarak tecavüze uğruyor, göçmen kadınlar sessizliğe mahkum ediliyor.


LATİN AMERİKA’DA ABD DESTEKLİ ‘KADIN KIRIMI’
20. yüzyıldan günümüze devam eden ekonomik, politik ve askeri ABD müdahaleleri, uyuşturucu kartelleri ve ‘gelenek’ bahanesi kadınları öldürüyor!


ASYA KADINLARIN SIRTINDA DURUYOR
Dünyanın en büyük kıtasında yağma, talan ve yoğun emek sömürüsünden kadınların payına düşen yine ezilmek, yine şiddet!

ŞİDDET HER KITADA YÜRÜRLÜKTE, AFRİKA HİÇ HARİÇ DEĞİL!
Güney Afrika polis kayıtlarına göre geçtiğimiz yıl 2 bin 930 kadın cinayetinin işlenmiş. Bu her 3 saatte bir kadının öldürüldüğü anlamına geliyor.

SEN BİZİM KADERİMİZ MİSİN? DEĞİŞ ORTADOĞU!
Ortadoğu… Bitmeyen savaşlar diyarı, tarihin her aşamasında sınırları egemenlerin çıkarlarına göre bozulup yeniden çizilen topraklar bütünü. Hangi Ortadoğu’dan bahsetmek lazım bugün?


İlgili haberler
Ekim’in aynasında kadınlar

Ekim Devrimi’nin 100. yılından aynamıza neler yansıyor? Devrim kadınların yaşamına neler kattı? Üret...

II. Latin Amerika ve Karayipler Kadın Buluşması

İlki 2015 yılında Dominik’te gerçekleştirilen, ikincisi 28-30 Eylül’de Ekvador’un Quito kentinde ger...

Halklar ayakta, kadınlar en önde!

Köklü bir toplumsal dönüşüm arzusunun sahiciliği görmek için eylemlerin ön saflarına bakmak bile yet...