Okullarda artan pozitif vakalar nasıl engellenebilir?
Halk Sağlığı uzmanı Prof. Dr. Türkan Günay pandemide eğitim, okullardaki vaka artışlarının nedenleri, alınması gereken önlemler üzerine yazdı.

Okullar çocukların hem fiziksel hem de beyin gelişimi için olmazsa olmaz. Türkiye başından itibaren çok büyük bir hata yaparak ilk ve öncelikli olarak okulları kapattı. Yani geleceği olan çocukların ilk önce gelişimini feda etti. Halbuki olması gereken en son okulların kapanması ve açılacak yerler açısından da ilkokulların açılmasıydı. Şimdi güzel bir şey oldu okullar açıldı. Ama pandemideki seyirle birlikte okullarda sorunlar artmaya başladı. Bu dönemde ne önermiştik? Milli eğitim okulları açarken ne yapmalıydı?

İlk olarak sınıf mevcudiyetlerini 30’un altına indirmeliydi. Milli Eğitim Bakanlığı okullara yetki verdiğini açıkladı, ama somut bir değişiklik göremiyoruz. Okulların ikili eğitime geçmesi, gerekirse hafta sonu eğitime devam edilmesiydi. Sınıf mevcutların 30’un altına indirilmesi ve sınıfların havalandırılması çok önemli. Penceresiz yerler sınıf olarak kullanılmamalı. Havalandırmasız yerler sınıf olarak kullanılmamalıydı. Ancak yeterli önlemler alınmadı bu konuda.

Elbette ne yapılması gerektiğini eğitimciler geliştirecektir ama sağlıkçılar olarak, çocuk ve okul sağlığıyla ilgili çalışanlar olarak mutlaka sınıfların seyreltilmesi bu seyreltilmenin yapılması için ne olabilirse onun yapılması gerektiğini ifade ediyoruz.

Ne olabilir? kullanılmayan kamu binalarının okula çevrilmesi, prefabrik binalar, yaz döneminde okula bahçelerine çadır tente kurularak dışarıda derslerin yapılması olabilir. Ya da ikili eğitime geçmek olabilir. Hafta sonu okulların açık tutulması olabilir. Yani ne yapılacağına daha çok eğitimciler fikir üretebilir ama olmasa olmaz şey sınıfların 30 kişinin altına indirilmesi

Önlemler çok rahat alınabilirdi ama yapılmadı. Eğitimin nitelik ve kalitesi her yerde eşit olmadığı için, ya da okul birleştirmeleri yüzünden çocukların yaşadıkları yerden çok daha uzakta okullara gitmek zorunda kaldığını, toplu taşıma kullanmak zorunda kaldığını görüyoruz. Bu dönemde özellikle çocukların kendilerine yakın olan okullarda okumaları sağlanabilirdi.

Bir başka şey başından beri savunduğumuz herkesin okul içerisinde maske ile dolaşması gerekli. Öğretmen odalarında maskelerin çıkarıldığını görüyoruz. Sınıflarda çocukların maskelerini indirdiğini görüyoruz. Maske çok öncelediğimiz bir şey. Bununla ilgili eğitimler verilmeli.

EN ÖNEMLİ MÜCADELE ARACI AŞI

Pandemiyle mücadelede elimizdeki en önemli mücadele aracımız aşı. Tüm öğretmenlerin ve 12 yaş üstü çocukların aşılanması sağlanmalı. Toplumda da yetişkinlerin çocuklara karşı sorumluluğu aşılanmaları. Mutlaka yetişkinlerin aşı tereddütleri giderilmeli ve elimizde aşı varken aşılanması yapılmalı. Eğer yetişkinlerdeki aşılanmayı sağlayamazsak daha küçük yaş gruplarında ve okul çocuklarında yoğun olarak hastalanmalar bazen de ölüme giden süreçler görebiliriz. Yetişkinler olarak çocuklarımıza ve gençlerimize karşı sorumluluğumuzdur aşı yaptırmak.

ŞEFAFLIK SAĞLANMALI

Başından itibaren Sağlık Bakanlığı’nın da Milli Eğitim Bakanlığı’nın da bilgi paylaşımında şeffaf olmadığını görüyoruz. Biz bu konuyla ilgili uğraşanlar açıklamalardaki rakamları projekte ederek bir sonuca varmaya çalışıyoruz. Halbuki bütün halkın görebileceği şekilde yaş grupları ve cinsiyete göre dağılımı olan verilerle bilgi paylaşılmalı.

Milli Eğitim Bakanlığı da okullarda salgın sürecinin nasıl gittiğini tüm toplumla paylaşmalı. Yani 18 yaş altı vakaların toplam sayısı, yoğun bakımda yatan çocuk sayısı, yaş gruplarına göre ayrılmış olarak mutlaka toplumla paylaşılmalı. Kamuoyu bilgilendirmesi bu şekilde yapılır. Böylece kamuoyunda oluşacak paniğin önüne geçilmesi ve alınan ya da alınması gereken önlemlere de uyum daha kolay sağlanacaktır.

Biz başından beri Türkiye’de bu sürecin şeffaf yürütülmediğini görüyoruz.

BU BELİRTİLER VARSA ÇOCUKLARI TEST YAPTIRMADAN OKULA GÖNDERMEYİN

Şimdi bir de var olan semptomlar konusunda öğrenci ve öğretmenlerin bilgilendirilmesi, Covid-19 hastalık belirtilerinden en az birini taşıyorsa; (ateş, titreme, nefes darlığı, öksürük, koku kaybı, tat kaybı, burun akıntısı, boğaz ağrısı) çocukların okula devam etmemesi sağlanmalı. Ve bu şikayetlerle sağlık kuruluşlarına başvuran çocuklar test yapılmadan okula geri gönderilmemeli.

HIZLI TEST VE PCR TESLERİNE ULAŞIM KOLAYLAŞTIRILMALI

Hızlı testler belirtisi olmayan kişilerde tarama amaçlı kullanılmalı. Eczanelerde, okullarda, insanların kolay ulaşacağı merkezlerde hızlı testler ücretsiz dağıtılmalı ve velilerin teste ulaşması kolaylaştırılmalı.

Alandan gelen veriler belirtisi olan gençlerin testlere kolay ulaşamadığını gösteriyor. Belirtisi olanların PCR testi mutlaka yapılmalı.

KANTİN VE YEMEKHANELER KULLANILMAMALI

Kantinler ve yemekhaneler problemli... Bu dönemde kantinler ve yemekhanelerin kullanılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Öğrencilerin evden getirdikleri bir kumanya ya da öğrencilere sınıflarında verilebilecek bir kumanya ile beslenmeleri sağlanmalı. Farklı sınıftan öğrenciler derslerde bir araya gelmemeli. Aynı sınıfta bulunmamalı. Yani her öğrencinin kendi alanında bulunması gerekiyor. Giriş çıkışlardaki yığılmaların önlenmesi gerekiyor. Okul servisleri bu dönem çok sorunlu, okul servisleri ek seferler konularak yapılmalı. Pencereler açık hareket etmeli. Toplu taşımada keza aynı.

Bulaş açısından iki ulaşım kaynağı da çok önemli. Okullardaki vaka artışı, okulların açık olmasıyla ilgili değil, toplamda artmasıyla paralel. Yani çocuklar okula gittikleri için hasta olmuyorlar, zaten çok yaygın ve bu salgınla yüz yüzeler. Okulların açılmasının sayıların artmasıyla ilgisi yok. Ama bu artış, bilginin güvenilir olmaması, aşıya karşı tereddüdün oluşması, gerekli önlemlerin alınmamasıyla açıklanabilir. Mutlaka aşı tereddüdünün giderilmesi lazım.

TEK ÇAREMİZ AŞI, BAŞKA ÇÖZÜM YOK!
Sürekli bunu söylememiz lazım. Başka çaremiz yok. Tek çaremiz aşı. Şu anda 12 yaş üstü çocuklar, gençler ve yetişkinler için aşının güvenilir olduğuyla ilgili bilgimiz var. O zaman 12 yaş üstü tüm toplumun aşılanması için ne gerekiyorsa hızlı bir şekilde yapılmalı. Ülkemizde sağlık sistemi pek çok yara aldı ama hala bulaşıcı hastalıklarla mücadele de çok önemli bir kapasite var. Yani toplumumuz aşıya ulaşmak isterse o aşıyı ulaştıracak, yapacak kapasitesi var ülkemizin. Sağlık alt yapısında bir sıkıntı yok. Toplumun aşıya ulaşmakla ilgili isteğinin olması gerekiyor, bu da doğru, güvenilir bilgiyi ve doğru kaynaklardan topluma ulaştırmakla ilgili.
DOĞRU BİLGİYİ AKTARMAK ORTAK TUTUM OLMALI

Bu açıdan medyanın çok önemli aktörler olduğunu düşünüyorum. Pek çok yerden doğru ya da yanlış kafa karıştırıcı bilgiler ulaştırılıyor. Doğru bilgiyi ulaştırma konusunda basının ortak bir mücadelesi olması gerekiyor. Toplumdaki kişi bilmediği bir şeyle uğraşıyor. Bu bilmediği şeye karşı binlerce sorusu var. Buna karşılık da binlerce soruya binlerce farklı yanıtla karşılaştığında ne yapacağına karar eremiyor. Burada durulması gereken önemli nokta; bilimsel kanıtlar, bilimin gerçekliği… Hurafelere değil bilime inanmamız gerektiğiyle ilgili bilgiyi yenilemek.

Bilim bize ne diyorsa, nereyi gösteriyorsa, nerede kanıt üretiyorsa ona inanmamız gerekiyor. Aşı olma sorumluluğu topluma karşı sorumluluğumuzdur. Biz nasıl başından beri maskeyi kendimiz için değil karşımızdaki kişiyi korumak için takıyorsak, aşı da böyle bir şey. Aşı bizim hem kendimizi korumamızı hem de diğer bireyleri korumamızı sağlamak için çok önemli. Elimizde korunmayla ilgili bu kadar önemli bir aracımız varken buna hayır demek, akılcı değil. Bilimin yol göstericiliğinde aklın gösterdiği pozitif bilimlerin gösterdiği yolda kararlarımızı vermemiz gerekiyor. Topluma da bunu göstermemiz gerekiyor. Aşı olmalıyız çünkü bu hastalıkla baş etmek için elimizdeki tek çare aşı.

Aşı olduğumuz zaman kendimiz hastalansak da daha hafif geçiriyoruz, hastaneye yatmadan atlatabiliyoruz. Yoğun bakıma yatma oranı azalıyor. Aynı zamanda aşı virüsün dolaşımını kısıtladığı, yani insandan insana bulaşımını engellediği için pandemi ile başa çıkmamamız için elimizdeki tek araç.

* Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinde Halk Sağlığı uzmanı ve AD-TTB Covid-19 Okul Sağlığı Çalışma Grubu Üyesi

Fotoğraf: Freepik


İlgili haberler
Çocukların okula uyumu desteklenmeli

Normalleşme sürecinde öğrenci, aile ve öğretmen eksenli yapılacak her duygu/duygu düzenleme temelli,...

Öğrencilerimizin çoğu okula dönemedi: Ya işçi oldu...

Siyasi hesaplara göre şekillenmeyen, bilimsel, laik, ana dilinde ve parasız bir eğitim anlayışı haya...

Okulların açılmasına sevindiğimiz kadar bir o kada...

Ankara Batıkent’te yaşayan ve kızı ortaokula giden bir veli yazdı: Hiçbir önlem yok, sınıflar kalaba...