Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü nedeniyle Batıkent Petrol-İş Sitesi’nde Ekmek ve Gül okurlarının düzenlediği bir toplantı gerçekleştirdik. İki ay önce mahallemizde Başak Gürkan çocuğunun gözleri önünde katledilmişti. Cenaze sanki hepimizin evinden çıkmış gibi günlerce içimizde bir sızı bıraktı. Haberlerde izlediğimizde üzüldüğümüz kadın cinayetlerinin bir anda mahallemizde yaşanması, kaçamayacağımız bir gerçekle yüzleştirdi bizi. Kendi kendimize “Ne yapabiliriz ki?” diye düşünürken böyle bir etkinlik etrafında bir araya gelmenin iyi olacağını düşündük. Toplantı başlamadan bir saat önce yemek bile yemeden toplantı alanında hazır bulunan da vardı; işten çıkıp yorgunluğuna, saate aldırmadan akşamın geç saatlerinde aramıza katılan da. Hatta erken saatlerde kişi sayısının az olmasından umutsuzluğa kapılanların saat yaklaştıkça artan kalabalıktan memnun olduğunu gördük. Ama yine de daha çok kişi olmamız gerektiği vurgulandı etkinlik boyunca.
'Kendimizi nasıl güvende hissedebiliriz?'
Toplantıda psikolog Aylin Akçay, şiddeti tarihsel açıdan ele almanın önemine değinerek kadınların bu sorunları yıllardır yaşadığını, bugün sahip olduğumuz hakların kadın mücadelesiyle kazanıldığını hatırlattı. Sonra bize şu soruyu yöneltti:
“Peki bugün biz ne yapabiliriz? Kendimizi nasıl güvende hissederiz, başkasına nasıl güven veririz? Yaşadığımız bu yerde, bu sitede ne yapabiliriz?” Neler yapabileceğimizi gözlerimizi kapatıp bir dakika boyunca düşünmemizi istedi. Ardından hepimiz tek tek düşüncelerimizi paylaştık.
Komşularımdan genç kızı olan bir kadın, “Kızım geç kaldığında korkuyorum. Her şey daha güzel olsa bu korkum olmazdı” dedi. Bir başkası, “Komşularımın iyi olması, bana destek olması, bir nasılsın demesi bile çok şey değiştirir,” dedi. Kimimiz kadınlar kulübü kurmamızı önerdi; kimimiz iletişimin önemine dikkat çekti: “El alem ne der demeden birbirimizin kapısını çalmalıyız, kendi kabuğumuz da yaşamamalıyız’’ dedi.
Şiddeti anlatmak kimi zaman çok zor
Psikolog Akçay, tüm bu paylaşımların ardından şöyle dedi:
“Siz kendiniz için güvenli bir alan isterken aslında hepimiz için güçlü bir alan oluşturuyorsunuz. Bir kadının yaşadığı şiddeti anlatması bile çok zor; kimi zaman korku, kimi zaman suçluluk, utanç ya da çaresizlik bunu engelliyor. Ama bir komşunun kapısını çalabilmek, birinin seni yargılamadan dinlemesi, yükü hafifletir.” Bu sözler üzerine evliliğinde psikolojik şiddet yaşayan bir kadın yaşadıklarını paylaştı. Kimseye anlatamadığını, destek bulamadığını kendini yalnız ve çaresiz hissettiğini söyledi. Bu paylaşım, bir kez daha dayanışmanın ne kadar kıymetli olduğunu gösterdi. Onun ardından birçok kadın da kendi yaşamından örneklerle bu paylaşımları büyüttü.
Dayanışmanın önemini gördük
Aslında bu türden bir etkinlik bu sitede ilk kez düzenlenmiyor. Daha önce de buradaki kadınlarla etkinlikler, eğitimler yapmıştık. Oradan da gelen bir kaygıyla bu etkinlikleri yapıyoruz, konuşuyoruz, öğreniyoruz ama “bu neyi değiştirecek” sorusu herkesin dile getirdiği bir sorun oldu. Çünkü kadın mücadelesinin talebi artık “yaşamak istiyoruz” talebi olmuşken kadınlar her gün katledilmeye devam ederken bu soru aslında bir mücadele arayışı ama değiştirici bir mücadele arayışını da gösteriyordu. Aslında etkinliğin başında sorulan “bu sitede ne olsa kendinizi güvende hissedersiniz” sorusuna verilen cevaplar bile bu birlikteliğin bugün kendi sitesinden başlayarak neyi yapabileceğini ve bu dayanışmanın kadın mücadelesinde ne kadar önemli olduğunu gösterir nitelikteydi.
Yalnızlaştırılmamıza izin vermemeliyiz
Bu konuşmalar bize şunu öğretti: Sorunlarımızı konuşarak, dayanışarak, yargılamadan birbirimize destek olarak aşabiliriz. Ardından hepimiz bir çember oluşturduk. Akçay, bize yeni bir soru yöneltti: “Diyelim ki etrafınızda şiddete maruz kalan bir kadın var ve bizim desteğimize ihtiyacı var ona ne söylemek isterdiniz?”
“Elimden gelen yardımı yaparım.”
“Maddi manevi yanında olurum.”
“Asla yargılamam ’
“Sadece dinlerim.”
“Güvenilirim; bana her zaman güvenebilirsin derim.”
“İyi bir arkadaş olurum. ’’
Çember daraldı, kadınlar göz göze geldi ve sonunda birbirimize sarıldık. Gülümseyerek, biraz hafiflemiş ama daha çok güçlenmiş olarak ayrıldık toplantıdan.
Bu 25 Kasım’da Petrol İş Sitesi olarak küçük bir adım attık belki ama bu adım, yeni bir dayanışma ağının başlangıcı oldu. Bundan sonra birbirimizin kapısını daha çok çalacağız, daha çok konuşacağız, daha çok sarılacağız. Yalnız kaldığımız için güçsüz hissediyoruz. Bir araya geldiğimizde ise hiçbir şey imkânsız değil. İlerleyen toplantılarda birer birer artacağız. Her yeni hikâye, yeni bir dayanışma ağı oluşturacak. Belki terapi gibi gelecek, belki nefes olacak ama en önemlisi şu: Yalnızlaştırılmamıza izin vermeyeceğiz. Dayanışacağız, yoldaş olacağız, birbirimizin kapısı olacağız. Çünkü biliyoruz ki: Cesaretimiz birliğimizden, gücümüz dayanışmamızdan gelir.
Görsel: Canva Pro yapay zeka
İlgili haberler
Petrol-İş Gebze Kadın Komisyonu: "Şiddetin ve sömürünün kaynağı sermaye düzenidir!"
Petrol-İş Gebze Şube Kadın Komisyonu üyesi kadınlar fabrikalarda basın açıklaması gerçekleştirdi. Fabrikalarda ortak basın metnini okuyan kadınlar, taleplerini de sıraladı.
Petrol-İş Sendikası 25 Kasım için açıklama yayınladı: 'ILO 190 onaylansın'
Petrol-İş Sendikası 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü vesilesiyle yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamada ILO 190'ın onaylanması talep edildi.
Petrol-İş Gebze Şubesi Kadın Komisyonundan 25 Kasım etkinliği
Petrol-İş Gebze Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım için 'Kadına yönelik şiddetle nasıl mücadele ederiz? İstanbul Sözleşmesi ve ILO190 nedir?' başlıklı bir söyleşi düzenleyecek.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN

























