İstanbul’un Eyüpsultan ilçesindeki Karadolap Parkı’nda oturan kadınlara mikrofon uzattık. Pazar fiyatlarından hükümetin ekonomi politikalarına, asgari ücretten tatil yapamamaya kadar birçok konuda konuşan kadınların ortak derdi geçim sıkıntısı. 

Videolu röportaj vermek istemese de bizlerle yaşadıklarını paylaşan kadınlar da gittikçe zorlaşan yaşam koşulları altında nasıl ezildiklerini anlattı. 

AH BİR FİYATLAR DÜŞSE!

Parkta karşılaştığımız bir kadın 2 bin 790 lira engelli maaşı aldığını ve bunun ailesinin geçimi için yeterli olmadığını söylüyor. Ay başı geldiğinde çalışan 3 oğlunun eve getirdikleriyle kirayı ancak ödeyebildiğini söyleyen kadın, “Paran olursa her şeyi yaparsın. Kıs kıs kıs valla nereye kadar” diyor. Kadın, en çok harcamayı gıdaya yaptığını ancak buna rağmen kahvaltılık dahi alamadığını ifade ediyor. Kadına hayatının nasıl olmasını istediği sorusunu yönelttiğimizde ise kadın “Her şeyin fiyatının düşmesini çok isterim. Bir tavuk almaya gidiyorsun 100 lira. Geçen markete sordum tavuk fiyatını, 170 lira. Küçücük tavuk. Almadan geri çıktım. Her birinin fiyatı düşse biraz al, çocuklara yemek yap. Zaten çocuklarımızı düşünüyoruz kendimizi düşündüğümüz yok” diyor.

Bir başka kadın ise eşinin hasta olduğunu ve geçimlerini sağlayamadıklarını anlatıyor. “Yardım alıyor musun?” diye sorduğumuzda hiçbir yerden yardım alamadığını ifade ediyor. Tüketim maddelerine yapılan zamlara ve enflasyona dair ne düşündüğünü sorduğumuzda ise “Ne düşüneyim işte, her şey pahalı. Gücümüz yetmiyor. Eşim kanser hastası, çocuğum engelli. Onun maaşını bile alamıyorum. Rapor alamıyorum çünkü. Kiram 4 bin lira, ödeyemiyorum” diyor.

TATİL VIP İŞİ

Parkta çayını çekirdeğini almış ailesi ve köpeğiyle oturan bir kadına uzatıyoruz mikrofonumuzu. Asgari ücrete enflasyona rağmen ara zam yapılmadığını ve buna dair ne düşündüğünü soruyoruz. Kadın, “Ben hükümete hiçbir şekilde güvenmiyorum. Hiçbir zaman sözlerinin arkasında olmadılar, hazinelerini doldurmak için insanları kandırıp durdular. Onların yapacağı zam sadece görüntü olur çünkü arkasından bombardıman olarak diğer zamlar gelir. Bu böyledir. Kaşıkla verip kepçeyle almak gibi bir olaydır” diyor. “Eriği 80 liraya, çileği 90 liraya alabiliyorsam ki alamıyorum zaten” diyerek gecekonduya taşındığını meyveleri de kendi bahçesinden toplayarak ancak tüketebildiğini söylüyor.

En çok nereye harcama yapıyorsun sorusunu ona da yöneltiyoruz. Kadın köpeklerine yaptığını söylüyor. Ama onlar olmasa da en çok harcamayı gıdaya yaptıklarını çünkü iyi beslenmenin gerekli olduğunu ifade ediyor. Ancak yediklerinden de bir şey anlamadığını, piyasadaki ürünlerin çoğunun hem GDO’lu hem de çok pahalı olduğundan yakınıyor. Babasının emekli maaşı aldığını ve kendisinin de ev temizliğine gittiğini ifade eden kadın, “Gecekondunun kirası 8 bin lira inanabiliyor musun? E, kalan parayla nasıl geçineceğiz? Yine aç kalıyoruz. Şu an benim buzdolabımda zeytin eksik, zeytinin tadını unuttum” diyor. Hayatın oldukça zorlaştığını ve sebebinin de hükümet olduğunu üstüne basa basa söyleyen kadın, “Biraz halka çalış halka hizmet ver. İnsanlar niye aç kalsın. Biz neydik ne hale geldik?” diye tepki gösteriyor.

Tatil yapabildiniz mi diye bir soru yöneltiyoruz. Kadın esprili bir şekilde, “Tatil VIP, parası olan kişiler için” diyor ve eskiden günü birlik bir yerlere gidebildiklerini ancak şimdi bunu da yapamadıklarını söylüyor. 

“İşçiler düşük ücretlerle yaşam mücadelesi vermek zorunda kalırken patronlar zenginleşiyor buna ne diyorsun?” dediğimizde ise “Patronlar arkasını devlete dayıyor, bundan olsa gerek” diyor. Nasıl bir hayat istersin sorumuza ise ekonomideki zayıflığın sona ermesini istediğini söyleyerek yanıt veriyor. “ Fabrikalarımız bitti, tarımımız öldü. Tarım işçileri şu an kan ağlıyor” diyen kadın köylülerin benzin ve mazot parası bulamadığını ve insan yerine konulmadıklarını söyleyerek tepki gösteriyor.