H.K.G. davası| İktidar göz önünde bir yargılama istemiyor
Kamuoyu baskısı olmadan, haberlere konu olmadan yapılacak bir yargılamada amaçlanan yargılamanın gözlerden uzak bir şekilde yapılması ve dosyanın unutturulmak istenmesidir.

İsmailağa Cemaati bağlantılı Hiranur Vakfının Kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşındayken müridi 29 yaşındaki Kadir İstekli ile dini nikah kisvesi altında evlendirmesi ve yıllarca süren istismar olayı ile ilgili yürütülen soruşturma neticesinde açılan davanın ilk duruşması önceki gün Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldı.

Duruşmaya Türkiye’nin dört bir yanından avukat katılımı oldu. Birçok baro, baroların kadın hakları merkez ve komisyonları ile çocuk hakları komisyonu merkez ve komisyonları, Barolar Birliği, TÜBAKKOM ile birlikte hukuk örgütleri mağdurun yanında davaya katılma talebinde bulundu. Avukatlık Kanunu ve Ceza Kanunu katılma talebinin dayanağı olmasına rağmen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı dışındaki talepler reddedildi.

Katılmanın sadece şahsi haklara kavuşmaya hizmet eden bir kurum olmadığı, adaletin gerçekleştirilmesinde, maddi gerçeğin açığa çıkmasında, suçluların cezalandırılmasında etkin rol alma konusunda işlevinin büyük olduğu, kadınlara ve çocuklara yönelik her türlü ayrımcılık ve şiddete maruz kalan mağdurların bireysel mücadelesi yanında kamusal alanın bir ayağını oluşturan baroların bireysel mücadelenin yanında yer almasının, adil yargılamanın temini için bir zorunluluk olduğu ifade edildi. Avukatlık Kanunu gereğince bunun bir görev olduğu, uluslararası sözleşmelere atıf yapılmak suretiyle tek tek izah edildi. Tüm bu hukuki gerekçelere rağmen mahkeme heyeti tarafından talepler görmezden gelindi.

Ayrıca mahkeme tarafından bundan sonra yapılacak duruşmaların kapalı yapılması ve dosyaya yayın yasağı getirilmesi yönünde karar verilmiştir. Mahkemenin kararına gerekçe yaptığı CMK 182. maddesinde “Genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir” hükmü yer almaktadır.

GENEL AHLAK BU MUDUR?

Bu ülkede hemen hemen her gün çocuklar istismara uğruyor. Bu çocukların yaşadıkları hiçbir şekilde ahlaka, vicdana uygun değil. Genel ahlakın gerekli kıldığı bu duruşmanın kapalı yapılması mı, yoksa yıllarca uğradığı istismara karşı durmak için gücünü toplayıp cesaretini ortaya koyan bir kadının mağduriyetinin giderilmesi, sanıkların hak etmiş oldukları cezaya hükmedilmesi midir?

Toplumun vicdanında ve mağdurun ruhunda açılan yaraları bu dosyayı kamuoyundan gizleyerek mi yoksa sorumluların hesap vermesini, sanıkların yargılanmasını sağlayarak mı gerçekleştirirsiniz? Genel ahlak insanın kanını donduran bu vakaları halının altına süpürerek görmezden gelerek mi korunur? Özellikle kadınların uğradığı şiddette, çocuğun yaşadığı istismarda gerekli önlemleri almadığı için sorumluluğu bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının duruşmaların kapalı yapılmasını ve yayın yasağı getirilmesini talep etmesi manidar. Bakanlığın amacı devletin sorumluluğunun açığa çıkmasını istememesi mi?

Zira bu tarikatların hiçbir şekilde denetlenmediği, eğitim çağında bulunan çocukların okula gönderilmediği, çocuk yaşlarda imam nikahı adı altında evlendirmeye göz yumulduğu artık malumun ilanı. Ayrıca iktidarın tarikatlarla kurduğu ilişki düşünüldüğünde bu kadar göz önünde bir yargılama istenmiyor.

MAHKEME İKTİDARIN TALEBİNİ İKİ ETMEDİ

Bilindiği üzere istismarın haber olarak kamuoyu gündemine gelmesinin ardından oluşan baskı ile duruşma günü öne alındı ve sanıklar tutuklandı. Bu durum bile haberler yapılmasının ve tüm kamuoyunun dosyayı takip etmesinin yaratığı etkiyi ortaya koymaktadır.

Kamuoyu baskısı olmadan, haberlere konu olmadan yapılacak bir yargılamada amaçlanan yargılamanın gözlerden uzak bir şekilde yapılması ve dosyanın unutturulmak istenmesidir. Duruşmalarda olayın birçok yönüyle tartışılmasının önüne geçmek, kamunun sorumluluğunun üzerini örtmek meseleyi sadece bir istismar vakası olarak ele alıp sanıkların fiillerini değerlendirmek için gerekli olan katılma taleplerinin reddedilmesi, duruşmaların kapalı yapılması ve yayın yasağı getirilmesiydi. Mahkeme de Bakanlığın yani iktidarın talebini iki etmedi ve bu yönde karar verdi.

Mahkemenin hukuk tanımaz tutumuna iddianamenin kabulünden itibaren şahit olduğumuz için yargılamanın usule ve hukuka uygun yürütüleceği konusunda ciddi kaygılar taşımaktayız.

Duruşma sonrası “haber gönderilmek suretiyle” Barolar Birliğine, 10 kişilik gözlemcinin duruşmaları izleyebileceği bilgisi iletilmiştir. Katılma talebi reddedilen barolara gözlemci statüsü verilmesi bir çelişki gibi gözükse de bu baskı neticesinde bir adım tutumunun devamı olarak değerlendirilebilir. Gözlemci meslektaşlarımızın dosyaya gelen evrakları inceleme yetkileri yok. Yargılama esnasında müdahalede bulunamıyorlar. Bu şekilde mahkemenin “rahat” bir yargılamayı amaçladığı görülmektedir.

Her ne kadar iktidar bu davayı kamuoyundan kaçırmaya çalışsa, Bakanlığın talebini ikiletmese de artık her şey ortaya çıkmıştır. Biz hukukçular, kadın örgütleri, hukuk örgütleri ve siyasi partiler bu davanın takipçisi olmayı sürdüreceğiz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
DOSYA | Çocuk istismarı politiktir! Karanlık ağlar...

Çocuk istismarını daima gündemde tutmak, sorunu doğru tarif etmek, anlamak ve anlatmak gerekiyor. So...

Çocuk İstismarını Araştırma Komisyonu şeffaf olsun...

6 yaşındaki çocuğun sistematik istismara maruz kalması üzerine kurulan Meclis araştırma komisyonu bu...

Hiranur Vakfı davasına karartma| İstismar davası h...

Hiranur Vakfı'nın istismar davasının ilk duruşması bugün görüldü. Mahkeme avukatların katılımı redde...