Hakkını hukuk yoluyla arayabilirsin ama paran varsa
Adalet hizmetlerinden yararlanmanın yüksek maliyetlere ulaşması, ekonomik anlamda güçsüz ya da elverişsiz durumda bulunan bireyler bakımından hak arama hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuruyor

“Hakkımı sonuna kadar arayacağım” ifadesi, kendisinin haksızlığa uğradığını düşünen, hisseden herkesin kullandığı bir cümle. Ve evet, hakkınızı sonuna kadar aramak ve bu süreçlerin sonunda haklı olduğunuzun tespit edilmesi ve yargılama sürecinin sonunda herkes tarafından kabul edilmesinin en önemli kazanımlarından biri de insana yaşattığı manevi kazanım ve tatmin duygusudur herhalde. Ancak, hakkını aramak kavramı sadece bununla sınırlı kalan bir husus değil elbette.
 
Hak arama özgürlüğü Anayasal bir güvenceye sahip. Mahkemeye erişim hakkına sahip olmak ve bu hakkını kullanabilmek temel bir insan hakkı. Anayasa’nın 36. Maddesi’nde yer alan düzenlemeye göre, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

Bu açıdan mahkemeye erişim hakkı, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılması ve bunların korunabilmesini sağlayan en etkili güvencelerden biri. Zira Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında dediği gibi; “Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin etkili yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir.”

Ancak, mahkemeye erişim hakkını etkili bir şekilde kullanamayan, kullansa bile bu kararların uygulanmasını sağlayamayan kesimlerin başında kadınlar geliyor. Çantalarında koruma kararları ile öldürülen kadınlar hepimizin aklında. Birçok kadın, dava açabilmek için harç, masraf parası bulabilmek, hukuki bilgisinden faydalanabileceği bir avukatının olması için çaba harcıyor. Bu açıdan, adli yardım gibi kurumlar ve yasal düzenlemeler, mahkemeye erişim hakkının önemli bir bileşenidir.

Adli yardım, mali gücü yetersiz olanların dava açma hakkından yoksun kalmaması için getirilmiş bir uygulama ve düzenleme. Mali olanakları yetersiz kişilerin dava harç ve masraflarından muaf tutulabilmesi ve kendisi için bulunduğu ildeki baro tarafından ücretsiz avukat görevlendirilmesi.

Adli yardım, hukuk yargılaması açısından geçerli olan bir uygulama. Ceza yargılaması açısından belirli bazı kişilere (suça sürüklenen çocuklara, beş yıldan fazla hapis cezasını içerene suçlarda şüphelilere gibi) zorunlu olarak verilen bu hizmet, hukuk yargılaması açısından kişinin başvurusu üzerine sağlanıyor. Baroların verdiği ücretsiz avukat desteği adli yardım uygulamasının bir vekil tarafından temsil edilebilme ve bu avukatın hukuki bilgisinden faydalanabilmesine yönelik adli yardım hizmeti. Davasını bir avukatla takip etmek isteyen ancak maddi durumu avukatlık ücretini ödemeye uygun olmayan kişiler, Baroların bünyesinde kurulan Adli Yardım Bürosuna başvurarak bu hizmetten faydalanabiliyorlar. Ancak, bunun için öngörüşme yapıp belirli bazı belgeler talep ediliyor. Barolar tarafından verilen ücretsiz avukatlık hizmeti içeren bu kurum, hukuk davası için gerekli olan harç ve masrafların karşılanmasını içermiyor.

YARGILAMA HAKKI HARÇLA


Mahkeme harçları, devlet açısından önemli bir gelir kaynağı. Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu’nun 2016 yılı raporuna göre, Türkiye dava başına 780 Euro tahsis ediyor.

2011 yılında yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndan önce, mahkeme masrafları ve harçlar yargılamanın ilerlemesine göre ödenmekteydi. Örneğin tanık dinlenmesinden önce tanık ücretlerinin ödenmesi gibi. Bu da mahkeme masraflarının bölünmesi, daha kolay ödenebilmesine vesile oluyordu. Ancak yeni HMK uygulaması ile getirilen gider avansının dava açarken peşin olarak ödenmesi, tanık ücreti, bilirkişi ücreti, dava harcı gibi masrafların aynı anda ödenmesi, mali gücü bunları karşılamaya yeterli olmayan kişilerin hak arama özgürlüğünü kısıtlamış, bu giderlerin peşin ödenmesi, hak arama imkanlarını sınırlandırmıştır. Bu durumu kendisi de tespit eden devlet bu kez de bu gider avansı uygulamasını, “bedava” olan arabuluculuk kurumunun uygulanmasının gerekçesi yapmıştır. Ancak arabuluculuk görüşmesi sonucunda anlaşamayan taraflar yine de bu yargılama giderlerini ödemek durumunda. Aile hukuku açısından uygulanmayan arabuluculuğu ısrarla yürürlüğe koymak için uğraşan siyasi iktidar bu açıdan, bu pahalı olma bedava olma halini yine kullanmaktadır.

Bu bakımdan mahkeme harç ve masrafların devlet tarafından karşılanmasını içeren bir diğer adli yardım biçimi Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenen yargılama giderlerinin ödenmemesi. Mahkeme masraflarının ödenmemesine talep edildiğinde hakim karar veriyor. Hakim adli yardım talebi üzerine kişinin mal varlığı olup olmadığını, maddi durumu ile ilgili araştırma yapıp bunun sonucuna göre karar veriyor. Dolayısıyla her başvuruda otomatik olarak adli yardım kararı verilmiyor. Yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere, mahkeme harç ve masrafları, yargı bütçesinin büyük bir kısmını karşıladığı için bu konuda yargı kurumunun çok cömert olduğunu söylemek mümkün değil.

BİR YILDA İSTANBUL’DA 13 BİN ADLİ YARDIM BAŞVURUSU


Adalet hizmetlerinden yararlanmanın ekonomik olarak yüksek maliyetlere ulaşması, ekonomik anlamda güçsüz ya da elverişsiz durumda bulunan bireyler bakımından hak arama hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuruyor. Bu açıdan kadınların, adalete erişim sürecinde, egemen cinsiyet rolleri gereği daha mağdur oldukları birçok raporda, belgede tespit ediliyor.

Örneğin, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin açıkladığı 2023 yılına dair raporunda, 2022 yılında İstanbul Barosu Adli Yardım Bürolarına toplam 13 bin 624 başvuru yapıldığı saptanmış ve bu başvuruların 11 bin 510 tanesinin kadın başvurucular olduğu tespit edilmiş. Tek bir ilin barosuna yapılan bu başvuru rakamları dahi, ülkemizdeki kadın yoksulluğunu, özellikle adalete erişim hakkı açısından göstermesi bakımından önemli.

YARGI MASRAFLARI, KADINLARIN MAĞDURİYETİİ YARGIYA TAŞIMASINI ENGELLİYOR


İstanbul Barosu’nu yapılan bu adli yardım başvurularının 3 bin 8 tanesi ise 6284 sayılı Kanun kapsamında tedbir kararı verilmesine dair taleplerden oluşmuş. Kadınların özellikle şiddet gördüğü durumlarda, kadınları korumada ve hukuksal destek sağlamadaki yetersizlikler, kadınların yargısal süreçlerden dışlanmasına, mağduriyetini yargıya taşımasını engelliyor. Bu açıdan adli yardımın yaygınlaştırılması, kadınların adalete daha kolay erişebilmesinin yolları aranmalı ve bulunmalı.
 
Adli yardım sistemindeki yargılama giderlerinin ödenmemesine dair adli yardım uygulaması ise ücretsiz avukatlık hizmeti verilmesinden daha da kısıtlı bir uygulama. Örneğin asgari ücretle çalışan, babasından kalan aylık alan veya üzerinde küçük bir malvarlığının bulunması dahi kadınların adli yardım hizmetinden yararlanmasını daha da zorlaştırıyor. Aile hukukuna ilişkin davalarda eşine karşı dava açan kadınların dava harcını, yargılama giderlerini denkleştiremediği için davasını açamayan, hakkını arayamayan kadınların, “kaderlerine razı olma”sına sosyal devlet ilkesi gereği, Anayasa’nın 10. Maddesi gereği izin verilmemeli.

Hukuk yargılamasında, mahkemelerin verdiği adli yardım kararı üzerine yapılan hizmetin fonu Adalet Bakanlığı tarafından artırılmalı.  

Yargılama sürecinin sonunda verilen karar, uygulanma olanağı bulunmayınca tek başına bir anlam ifade etmiyor. Kadınların yaşamı açısından büyük problemlerden biri de elinde mahkeme kararı olmasına rağmen, bu kararın uygulanmaması. Kadınların yaşamlarını korumak, kendilerini birey olarak geliştirebilmek için adalete erişim hakları açısından gerekli tüm tedbirlerin alınması sosyal devlet olmanın gereğidir.

Fotoğraf: Pixabay

İlgili haberler
Adli yardım gecikiyor, çocuklar yurda veriliyor

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine başvuran kadınların bir kısmı adli yardımın hızlı bir biçimde ger...

Yargı Paketi taslağında AYM kararı tanınmadı: Kadı...

Yargı Paketi taslağında, AYM’nin iptal ettiği madde benzer şekilde yeniden düzenlendi. Gerekçede kad...

Türkiye'de Çocuk Olmanın Bedeli | Çocuklar açlık,...

CHP Milletvekili Cevdet Akay, "Türkiye'de Çocuk Olmanın Bedeli Raporu"nu yayımladı. Rapora göre çocu...