Eskişehir’deki saldırının ardından...
Eskişehir’deki saldırının ardından genç kadınlar “Zaten güvende hissetmiyorduk ama artık daha tedirginiz” diyor.

Geçtiğimiz haftalarda Eskişehir’de 18 yaşındaki Arda K., üzerine Nazi miğferi, hücum yeleği giyip, saldırının her anı canlı yayınlanması için kamera takıp Uluönder Tramvay Durağı etrafında 5 kişiyi bıçaklamıştı. Bu yaşanan saldırının ardından Eskişehirli kadınların kent yaşamına dair kaygıları arttı.

Saldırının ardından yine aynı platformlardan yayınladığı “manifesto”nun dikkat çeken kısımlarıysa, her gün aşırı sağ grupların bu platformlar aracılığıyla gençliğe aşıladığı milliyetçi, göçmen düşmanı ve kutuplaştırıcı fikirler olurken; çeşitli saldırı hedeflerinin yer aldığı ifadelerin yer aldığı manifestoda Yeni Zelanda ve Norveç’te benzer saldırıları gerçekleştirenleri “aziz” olarak nitelendirdiği ortaya çıkmıştı. Yaşanan olay üzerine Eskişehir’de konuştuğumuz kadınlar “Zaten güvende hissetmiyorduk ama artık daha tedirginiz” sözünde ortaklaşıyordu.

‘SORUMLU KUTUPLAŞTIRICI SİYASET’

Adalar’da kadınlardan görüşler almaya başlarken ilk olarak Eskişehir’de yalnız yaşadığını belirten Buse’yle karşılaşıyoruz. Buse, “Yalnız yaşamak zaten başlı başına çok zor bir durumken bu tarz saldırılar ve şiddet olaylarının artması, yaşadığımız korkuyu artırıyor. Olayın yaşandığı günün sabahı işe giderken oldukça tedirgin oldum” dedi. Busenin ardından konuştuğumuz Sıla ise olayın yaşandığı yerin çok yakınında bir lisede okuduğunu ve bu durumun onu oldukça etkilediğini söyledi.

Sıla, “Her an her yerde başımıza buna benzer olaylar gelebilir artık. Şu an geçtiğimiz her sokak, giydiğimiz her kıyafet üzerine düşünmek zorunda kalıyoruz. Güvende hissedebileceğimiz bir alan bulamıyoruz” dedi. Gazetelerin olayı basitleştirmeye çalıştığını, bu yüzden de video oyunların etkisini ön plana çıkarttıklarının altını çizen Sıla, “Bu olayın asıl sorumlusunun, son zamanlarda artan kutuplaştırıcı siyaset olduğunu düşünüyorum. Özellikle göçmenlere yöneltilen nefret politikaları bu olayları tetikliyor” diye ekledi.

Eskişehir’de öğrenci olan Ayşe de Sıla’yla benzer düşündüğünü belirterek “Güvende hissetmek her geçen gün zorlaşıyor. Artık nefret duygularını tetikleyen politikalar daha çok üretiliyor. Bu da özellikle bu yaştaki gençleri yanlış yollara sürüklüyor” dedi.

‘BİR SÜRE TEK BAŞIMA DIŞARI ÇIKAMADIM’

Adalar’da yürümeye devam ediyoruz. 30 yaşındaki hemşire Aslı’yla sohbet etmeye başlıyoruz. Aslı Eskişehir’de daha önce böyle bir saldırının olmadığını, bu yüzden de oldukça şaşırdığından bahsetti. “Manifestoyu okudum ve 18 yaşında bir çocuğun bu fikirleri, yalnız oyundan yola çıkarak edinebileceğini düşünmüyorum. Son dönemde sosyal medyada artan ırkçı ve göçmen karşıtı söylemler ve ülkenin birçok yerinde yaşanan bu tarz olaylardan etkilenmiş olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Doktorlar mevkiine doğru yürümeye başlıyoruz. Kalabalıkların içinden sohbetimize bir yıldır Eskişehir’de yaşayan, okurken çalışan Sena ile devam ediyoruz. Sena yaşadığı mahallenin kadınlar açısından güvenli olmadığından bahsederken, “Bu olaydan sonra bir süre tek başıma dışarı çıkamadım. Normalde de temkinli davranmak zorunda kalıyoruz sokaklarda. Örneğin yakınımızdan birisi yürürse önce onun uzaklaşmasını bekliyoruz. Daha birçok örnek ve bu olayla birlikte yaşadığım yere dair güvenim oldukça azaldı. Bu ülkede artık güven yok. Ve bunun temel sebebini de ekonomiye bağlıyorum. Giderek yoksullaşan ailelerde büyüyen çocukların şiddetten daha da etkilendiğini düşünüyorum” dedi.

Son dönemde ırkçı söylemlerin çeşitli platformlarda oldukça yaygınlaştığını, hatta bu söylemler sayesinde ünlü olanların olduğunu söyleyen Sena, “Benim çevremde de bu insanları takip eden ve söylediklerinden etkilenen insanlar var. Bu kanallarda konuşan insanlar, özellikle Suriyeli ve Afgan göçmenleri çok fazla kötülüyor ve yaşanan her şeyin sorumlusu ilan ediyor. Ama herkesin ‘insan’ olduğunu ve o insanların da burada, kötü koşullarda çalışmak ve yaşamak zorunda kaldıklarını unutmamak lazım” diye ekledi.

Sözlerine ülkedeki sorunların kaynağının göçmenler olmadığının altını çizerek devam eden Sena, “Bir sorun varsa bu ülkeyi yöneten baştaki insanların sorumluluğudur” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Güvenli kentler için aydınlık sokaklar yetmez

Doç. Dr. Nilgün Çolpan Erkan ile kadınların kamusal alanda yaşadığı kaygıların temelini ve kadınlar...

Göbekten bağlı kadınlar

'Eyvallahı olmayan kadın' ile 'her şeye boyun eğmek zorunda olan kadın' neden ortak hareket etmeli?

Mülteci düşmanlığının çocuk boyutu

‘Mülteci çocuklar mülteci düşmanlığını okullarda dibine kadar yaşıyorlar. Yetişkinlerin empoze ettiğ...