6 yaşında bir kız çocuğunu konuşuyor ülke günlerdir. İlkokula başlama yaşı için bile küçük olduğu söylenir bu yaşın uzmanlarca. Ama ilkokul çağı diyelim işte öyle ya da böyle. Henüz oyuncaklarla oynanmaya devam edilen, o nedenle okuma yazma ve okul disiplinin bile çoklukla zorluklarla yaşandığı dönemler. Çocuk işte bildiğimiz çocuk.
6 yaşında evlendirilen, kocaman bir erkeğin kocası olduğu kendisine söylenen, daha o yaşta cinsel istismara maruz kalmaya başlayan, üstelik ailesinin bilgisi dahilinde tüm hayatını böyle geçiren bir kız çocuğu.
Aile tarikat üyesi, evlilik tarikat evliliği... İstanbul’un göbeğinde okula gitmesi, arkadaşları ile oynaması, oyuncak peşinde koşması gereken bir çocuk 6 yaşında evlendiriliyor ve o yaştan itibaren tecavüze, cinsel istismara uğramasına izin veriliyor. 14 yaşına geldiğinde düğün yapılıyor, kocasıyla birlikte yaşamaya başlıyor, yaşananlar çocuğun sağlık sorunları nedeniyle bir hekim tarafından fark edilince yargıya taşınıyor, ancak yargı hiçbir şey yapmıyor. 14 yaşında kurtarılabilecekken tecavüz devam ediyor ve kız çocuğu yıllar sonra kendi yarattığı delillerle, evden kaçarak, bir başına suç duyurusunda bulunarak o evden ayrılıyor.
Soruşturma ne durumda peki? 2020 tarihli soruşturmada 2022 yılında iddianame yazılıyor ve hiçbir şey yapılmıyor.
Burada iki şeyi konuşmak gerekir belki. Birincisi çocuğun ailesinin ön ayak olduğu, adına evlilik denen bir kurumsal mekanizma içinde istismara uğraması. İkincisi de yargı kararları ve cinsel şiddet dosyalarında çocuklara yönelik yaklaşım.
4+4+4, EĞİTİMDEN KOPARILAN ÇOCUKLAR, İSTİSMAR KARANLIĞI
Kız çocuklarının eğitimden koparılması, çok erken yaşta evlendirilmesi uzunca bir zamandır normalleştirilmeye çalışıyor. Adalet Bakanından, çeşitli programlarda yayın yapan kişilere, gazetelerde yazan çizenlere kadar çok konuşan var bu konuda. Öte yandan tarikatlar, cemaatler, dini oluşumlar ülkenin dört bir yanını ağ gibi sarmış durumda.
Ülkedeki eğitim sistemi de buna olanak sağlayacak biçimde kuruldu biliyorsunuz. 4+4+4 adı verilen eğitim sistemi kız çocuklarının örgün eğitim ile bağını kopardı, giderek çok daha fazla kız çocuğu okula ya hiç gidemiyor ya da erken yaşta alınıyor okuldan. Liseyi açık lise olarak tamamlayan ya da tamamlayamayan kız çocuklarının sayısı da giderek artıyor.
O yüzden 6 yaşında evlendirilen, tüm hayatını tecavüz ile geçiren çok sayıdaki kız çocuğundan birini konuşuyoruz sadece. Çok sayıda çocuk bu karanlığın içinde.
Haberin çıkmasının ardından siyasilerin, ilgili kurumların açıklamaları ya da açıklama yapmamaları bile tek başına durumu ortaya koyuyor aslında. AKP’den birkaç bakan, birkaç vekil kaçamak sözler söyledi o kadar. Pek çok meselede ortalığı ayağa kaldıran iktidar partisi son derece normal karşıladı olayı özetle. İktidarın istediği her konuda açıklama yapan Diyanet İşleri Başkanlığı, dün ancak bir açıklama yaptı gelen yoğun tepkiler üzerine.
TARİKAT, SİYASET, YARGI ORTAKLIĞI
Ortalığın ayağa kalkması, siyasilerin mesaj vermek için birbiriyle yarışması, “sorumlular cezalandırılacak” açıklamalarının birbiriyle yarışır biçimde verilmesi gerekirken ülkeyi yönetenler suspus. Bu iktidar Gülşen’in sahnede yaptığı espri üzerine tutuklanmasına neden olacak söylemler sahibi bir iktidar ama bir çocuğun tüm hayatını tecavüzle sürdürmesi onları dehşete düşürecek bir öneme sahip değil.
Yargının tutumunu da konuşmak gerekiyor tam da bu aşamada. Tarikatların yarattığı karanlık olayın bir şekilde yargıya intikal ettiğinde bitebilecekken bitmiyor. Dosya savcılık raflarında kalıyor, kapanıyor, kapatılıyor.
Çocuklar ve kadınlar söz konusu olunca eli bir türlü işlem yapmaya gitmeyen bir yargı mekanizması söz konusu çünkü. Çocuklara inanmayan, bin türlü delil kanıt isteyen, çocukları ile birlikte mücadele eden anneleri suçlayan, bir şekilde erkekleri aklamaya çalışan yargı kararları giderek artıyor.
Burada bir de cemaat ilişkilerinin güçlü bağlantılarla birleştiği çok açık. 14 yaşında uğradığı tecavüzün vücudunda bıraktığı izlere sahip bir kız çocuğunu tekrar o eve göndermiş olan savcılığın adalet mekanizmasının sorumluluğu karanlığın çok önemli bir parçası.
Laiklik dediğimiz şey işte bu kadar hayatımızın içinde ve bu kadar önemli. Çocuklar ülkenin dört bir yanında tarikatlar ve cemaatlerin elinde büyüyor, gözlerini burada açıyor ve yaşam dedikleri şeyi böyle yaşıyorlar.
Üstelik o kadar yaygın o kadar bilindik, o kadar normaller ki. İktidar bağımsız değil bu cemaatlerden. Hangi cemaatin hangi ilişkilere sahip olduğu, hangi şehrin hangi bölgesinde var olduğu her şeyiyle biliniyor. İktidardan aldıkları güç ve aldıkları olanaklarla örgütleniyorlar, büyüyorlar, güçleniyorlar.
O nedenle de çıkıp açıklamalar yapabiliyorlar. Bazı gazeteler yaşananları savunabiliyor. Haberi yapan gazeteci Timur Soykan’ı suçlayan, hedef gösteren açıklamalar rahatlıkla yapılabiliyor.
NE YAPACAĞIZ?
Kız çocuklarının evlendirilmesi suçtur. 18 yaşından küçük olan her birey çocuktur ve eğitim alması zorunludur. Bu olanaklardan mahrum kalan ve zarar gören, görme ihtimali olan her çocuğun korunması devletin en temel görevidir.
Devlet dediğimiz şey cemaatleri değil çocukları korur, onların zarar görmemesi için tüm mekanizmaları ile çalışır.
Kopkoyu bir karanlık, zifiri karanlık bu. Bir çocuğu içine çekip almış, çıkmaması için her yeri kapatmış, nefes almasını olanaksız hale bırakmış bir karanlık. Devletin yarattığı bir karanlık, çocukları cemaatlerin eline terk etmiş bir devletin.
Devletin karanlıktan çıkması için elini uzatmadığı bu kız çocuğu, sosyal medya üzerinden kendisine destek olan bir kadın sayesinde o evden çıkabilmişken, laik bir devlete ne kadar ihtiyacımız olduğunu bir kez daha düşünelim. Karanlık böyle aralanacak biraz...
Fotoğraf: MA
İlgili haberler
Tarikatların elinde 1 milyon çocuk var
Tarikat araştırması nedeniyle hakkında inceleme başlatılan Prof. Dr. Esergül Balcı: ‘Tarikat yurtlar...
Tarikat, cemaat, AKP ve geleceğimiz
Çocuklarla evlenmenin meşrulaştırılması, taciz ve tecavüzün suç listesinden çıkarılması, kadınların...
‘Gül gibi yuvalanan’ tarikatlar, cemaatler
Tarikat ve cemaatlerin at koşturduğu bir toplumsal ekonomik düzen, kadınlar ve kız çocukları… Sevda...
Tarikatların gölgesinde kadınlar…
Tarikat ve cemaat yapılanmaları kadınlara nasıl ulaşıyor? Tarikat yapılanmaları kadınlar için neden...
Tarikatların gölgesinde kadınların var olma deneyi...
Hilal Tok; kapitalizmin mabedi tarikatlar ve tarikatlara tüm olanakları sağlayan iktidarın kadınları...
Eğitim Politikası Uzmanı Prof. Dr. Esergül Balcı:...
Eğitim Politikası Uzmanı Prof. Dr. Esergül Balcı’yla çocukların tarikat ve cemaat çemberine sistemat...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.