Bursalı tekstil işçisi kadınlar: 'Elinizi cebimizden, canımızdan çekin!'
Bursa'da Karesi ve İpekiş'te çalışan tekstil işçisi kadınlar Dilovası'nda üç kız çocuğu ve üç kadın işçinin öldüğü iş cinayetine ilişkin yazdı...
Bursa'da yaşayan tekstil işçisi kadınlar, Dilovası'nda yaşanan iş cinayetiyle üç kız çocuğu ve üç kadın işçinin ölümü üzerine Ekmek ve Gül'e mektuplarını ulaştırdılar.
'Ayağı kalktığımızda hiçbir güç hayatımızı gasbedemeyecek'
Karesi işçisi bir kadın
Ben bir tekstil işçisiyim. Sabah evden çıkıyorum, karanlık. Akşam eve dönüyorum, yine karanlık. İş yerinde 12 saat durmadan çalışıyorum. Bir makine beş dakika dursa hesap soruluyor: “Neden durdun?” İşim artıyor, maaşım azalıyor. Hayattan keyif alamıyorum. Geleceğim yok. Hayalim yok.
25 Kasım geliyor, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü. Ama şiddet sadece fiziksel midir? Mobbing, psikolojik baskı, emeğinin karşılığını alamamak, küçümsenmek şiddet değil midir?
Her gün ölen işçilerin haberlerini görüyorum. Dilovası’nda altı kardeşimiz, üçü çocuk, yangında can verdi. İhmaller öldürdü onları. Ceza alan yok.
Tokat’ta Şık Makas işçisi kardeşlerimiz hakkını aradı. Buse kardeşimize ev hapsi verdiler. Sebep bahane.
Hakkını arayan susturuluyor, tutuklanıyor. Emeğimiz çalınıyor, hayatımız sömürülüyor, hakkımız gasp ediliyor. Saray rejimi işçinin, kadının, çocuğun hayatını hiçe sayıyor.
Bu düzen değişmeli. İhmali ve adaletsizliği olanlar hesap vermeli. Ellerimizden alınan sadece ücret değil; hayatlarımız, umutlarımız, hayallerimiz. Biz kadın işçiler, emekçiler bir gün ayağa kalktığımızda, hiçbir güç bizim hayatımızı gasbedemeyecek. İş cinayetlerinde ölmek zorunda kalmayacağız. Hakkımız olan güvenli ve adil yaşamı mutlaka alacağız. Ve o gün geldiğinde, hepimiz hayata yeniden nefes alarak bakacağız.
'İki elimiz yakanızda'
İpekiş işçisi bir kadın
Öncelikle Kocaeli Dilovası’ndaki elim kaza sonucu vefat eden işçi kardeşlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Kocaeli’nde fabrikada yaşanan kaza aslında bir “kaza” değil, resmen sorumsuzluk, ihmalkârlık ve bunun adı başlı başına bir cinayettir. Çünkü işçiyi ihmal öldürür. Her zamanki gibi patron başrolde, ve bu kazadan sonra kaçma girişiminde bile bulunmuş ama yakalanmış. Cezasız kalmamasını dilerim.
Burada parfüm üreten bir fabrika… O parfümün şişesini 10 bin liraya satarken, oradaki işçi kardeşlerimize ödenen günlük yevmiye ise 800 lira. Ayrıca ihmaller silsilesi… Bu kadar cesur olamaz bir patron!
Bu altı işçi kardeşimizden üçü çocuk işçiymiş. Yaş ortalaması 16 ila 18 arası… Sizin zaten hiç vicdanınız kalmamıştı, ama siz patronlar iyice vampirleşmiş bir hale gelmişsiniz.
Bu işçi sizi bir türlü doyuramadı gitti! Ne gözünüz doyuyor, ne cebiniz… Her şeyden çaldınız, şimdi işçi kardeşlerimizin canını da istiyorsunuz. Bu kadarına da pes diyoruz!
Evet, dedik ya, Kocaeli’ndeki facia bir cinayet! Hiçbir önlem yok: Yangın alarmı yok, yangın söndürme tüpü yok, yangın merdiveni yok! Sigorta yok, yemek verilmiyor, yol ücreti yok… Çok canım yandı! Bir çayı bile yok. Çay ya, çay! Bugün sen bu işçiden kazanıyorsun, katil patron! Yevmiyesi 800 lira olan işçi, senin bir şişe parfümü 10 bin liraya satmana vesile oluyor.
Ayrıca bu fabrikanın yanı başında İŞKUR var ve iş yeri hakkında CİMER'e şikayetler var. Neden bu yönetim biz işçilerin ölümüne sessiz kalmakta? Bunların ne gibi çıkarları var? Denetimler nerede? Kimlerin cebi doldu? Patron yine burada birilerinin karnını doyurmuş belli!
Ama bu işçilerin iki eli sizin yakanızda!
Özellikle orada kadın kardeşlerimiz çalışıyormuş. Tabii bu ücrete, bu yevmiyeye bir erkeği çalıştıramazsın! Biz kadınların bitmeyen maalesef çilesi… İkinci planda, hatta üçüncü planda olmamız… Ama biz kadınlar, her şeyin üstesinden gelebilme yeteneğine sahibiz.
Fabrikada omuz omuza erkek işçi kardeşlerimizle çalışan biz, akşam olup evimize gelip çocuğumuza, kocamıza yemeği yapan biz, temizliği yapan biz, çocuklarıyla ilgilenen biz… Biz kadınlar bir buğdayı ekmek yaparız, ama yine de maalesef hor, hakir görülen gene bizler oluruz.
Çünkü kadın kendinden çok, cebinden çok, evlatlarını ve eşini düşünür. Üç beş kuruş demez, “bugünü rahat atlatayım” derdindedir. Bundan menfaat sağlayan katil patronlara buradan bir kadın olarak sesleniyorum: Doymadınız mı? Ellerinizi bizden çekin! Cebimizden çekin! Canımızdan çekin!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve bu görevde yetkili olan herkes: Denetimler artırılsın, önlemler alınsın!
İşçinin olmayan koşullarından bahsettik, konuştuk. Bir de patronun koşullarını konuşalım: Bu fabrika kurulduğundan bu yana nasıl büyümüş?
Katil patron, üç sene içerisinde müthiş bir ticari başarı göstermiş!
Yıl 2022: Yıllık kâr oranı 27 bin lira olarak açıklanmış. 2023 yılında bu oran 1,5 milyon liraya çıkmış. 2024 yılında ise kâr oranı 1,8 milyar liraya ulaşmış!
Denetlenmeyen, teşviklerle desteklenen bir sistem… Bütün imkânları patronlar kullanıyor ve bu şekilde zengin oluyorlar. İşçinin sırtından çalan çalana! Mutfağında tüpü olmayan kadınların cebinden, bizlerden çalarak büyüyüp zengin oluyorlar.
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
Özay Tekstil’den Dilovası’na: Kadın emeğiyle büyüyen sömürü, ölümlerle sürüyor
'Geçmişte yaşanan birçok örnek patron sınıfının ve onun devletinin sömürü uğruna kadınların ve çocukların hayatından nasıl vazgeçebildiğini açıklıkla ortaya koyuyor.'
Dilovası’da patlamadan kurtulan Ayten Aras: ‘Sigortamız yoktu, on iki saat çalışıyorduk’
Dilovası'ndaki katliamdan şans eseri kurtulan işçi Ayten Aras anlattı: "Dört yıldır çalışıyorum, günlük 800 lira alıyordum. Kimisi 600-700 lira alıyordu. En fazla 1000 lira alan vardı."
‘Tuğba iki sene önce işe başladı, o zaman 14-15 yaşlarındaydı’
Hayatını kaybeden 17 yaşındaki Tuğba’nın abisi Gökhan Taşdemir: 'Tuğba da katkı olsun diye gitmişti işe. Okulu dokuzuncu sınıfta bırakmıştı, sonra açıktan okuyacağını söylüyordu.'
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN

























