DERGİMİZDEN

Sevgili kız kardeşlerim hayatın mutfağında biz varız! Bu sınavı KHK’lerle yönetilen memlekette sesimizi çoğaltığımız, dayanıştığımız, sokakları cesaretimizle donattığımız an kazanacağız.

Kadın hakları dendiğinde sadece, ‘Kadına vurulmaz, kadınları korumalıyız’ demek yetmiyor. Kadınların gerçekte çok daha derin olan kimlik ve eşitlik sorunu var. Peki nasıl kazanacağız?

‘Başörtüsü ile yaptığı haksızlıkları örtmeye çalışan, bunu simge olarak kullanan, bir dönemin mağduru şimdi haksızlık yapmaktan çekinmeyen kadınlar da kız kardeşim mi?’

‘Ben engelli değil engellenenim. Bunu en çok iş hayatında görüyorum. Yaşıtım kadınlardan tek farkım akülü arabam ve yorgun düşen bedenim. Ama bunlar çalışma gibi doğal haklardan beni mahrum etmemeli.’

Daha çocukken tacize uğramış bir kadın yaşadıklarını anlatıyor: ‘45 yaşıma kadar kimseye anlatamadım yaşadıklarımı, beni suçlarlar diye. Şimdi kızlarımın da aynı şeyi yaşamasından çok korkuyorum.’

Yıllar evvel Saraybosna’da yaşananlar bugün burnumuzun dibinde, Suriye’de yaşanıyor. Kadınlar ‘insani’ yardım karşılığında sekse zorlanıyor. Hem de kendilerine yardım için giden görevliler tarafından!

‘Kim, neyi, neden ve ne için istiyor?’ sorularına yanıt aradık bu ayki sayımızda, çünkü biliyoruz soruları etraflıca düşünmemiz gereken bir 8 Mart, bu 8 Mart!

Bu 8 Mart başka... Emekçi Kadınlar Günü değil de “Emekçi Kadınların Fedakarlık Günü”ne dönüştürülmek isteniyor bu 8 Mart. Evet, aklımızın ayarlarıyla hiç bu kadar oynanmamıştı.

8 Mart içi boş laflarla ‘vitrin’ yapılacak bir ‘Kadınlar Günü’ değildir. 8 Mart hem evde hem işyerinde yaşamı her gün yeniden üreten, emeğiyle var olan ve var eden kadınlara adanmış bir gündür.

Geleceği de ancak geçmişimizi bilerek değiştirebileceğimize göre, o zaman, neydi 8 Mart’ı bize önemli kılan?

Birbirimize sadece dertlerimizi anlatmıyoruz, çözüm önerileri de sunuyoruz. Anlattıkça çoğalıyor, çoğaldıkça da güçlenmeye devam ediyoruz.

Bu iktidar işçi ve emekçi kadınları temsil etmiyor. Kamu ve özel sektörde 7 gün 24 saat ücretsiz kreş talebimizin karşılanması mücadeleyi yükseltmekten geçiyor.

Türk Metal ise 8 Mart’ı bile kendi çıkarları uğruna değerlendiriyor, iktidarın siyasi çıkarlarına uygun hareket ediyor. Bizi 8 Mart’ta Ankara’ya götürmek istiyorlar.

Bu sohbette şunu gördüm ki çoğu kadının 8 Mart’tan haberi yok ya da ilgisini çekmiyor, bilmenin hayatında hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini düşünüyor. Oysa 8 Mart’ı tüm kadınların bilmes lazım.

Çimse-İş Sendikası işçiye değer vermeyen, işçilerin kendilerini sorgulamasından rahatsız olan patron yanlısı bir sendika. Sendikalı işçiyiz ama sendika hiçbir zaman yanımızda olmuyor.

Kadınlara bir dert sor bin ‘ah’ işit! Kadınlara “Nasıl bir dünyada yaşamak istersiniz?” sorusunu sorduk.

8 Mart’ın yaklaştığı şu günlerde bizler sesimizi daha da yükselterek, daha çok bir araya geleceğiz ve daha gür haykıracağız: Yaşasın kadın dayanışması!

Kartal Belediyesi’nde çalışan kadın işçiler, en çok işyerinde yaşadıkları ayrımcılıktan, kadınlarla erkekleri “fıtratı gereği” eşit görmeyen anlayışla karşılaşmaktan şikayetçi.

Bornova Ekmek ve Gül Grubundan kadınlar savaşsız, özgür ve eşit yarınlar için birlikte mücadele etmek gerektiğini söylüyor. Ülkedeki korkutucu tablonun içinde umut hep var. Ve umudu kadınlar büyütüyor

8 Mart’tan ne çok şey istiyoruz aslında. Ama bugünlerde en çok istediğimiz şey umut. Savaş, şiddet, baskı kaderimiz değil. Tek ihtiyacımız inanmaktan, umut etmekten geçiyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.