Doğasının, denizinin, havasının güzel; araba gürültüsünün az olduğu, her yerinden derelerin aktığı, sakin köyleriyle yıllarca büyük şehirlerde çalışmış, emekli olunca da birçok emekçinin kaçıp yerleştiği bir yer burası. Nereden mi bahsediyoruz? Balıkesir’e bağlı, Kazdağları’nın eteklerinde Altınoluk Mahallesinden.
Bizim anlatacaklarımız ise yıllarca çalışmaktan iki büklüm olmuş kadın, erkek birçok emekçinin dinlenmek için kaçıp geldiği bu doğa harikası yerde doğup büyüyen yerel halk ve özellikle kadınların yaşadıkları... Kapı kapı dolaşıp süt, yumurta, salça gibi birçok şey satan iki kadınla sohbetimizi paylaşmak istiyoruz.
Sibel Milli; 41 yaşında, ama hiç yaşını göstermiyor doğrusu. Biraz da şaşıyorum. Yaşadıkları köyde iş olanakları sınırlı olduğu için 2015 yılında eşiyle birlikte kredi çekerek tavuk çiftliği kurmuşlar. İşleri zamanla biraz ilerletip inek çiftliği olan başka biriyle ortak olup süt de satmaya başlamışlar. Birçok doğal ürün yaptıklarını söyleyen Sibel şöyle özetliyor yaşamını: “İşlerimiz biraz yoluna girince kadınlara da iş kapısı açtık. Ben başardım, ayaklarım üzerinde durdum, başka kadınlara da niye destek olmayayım diye düşündüm. Eşim çiftlikte uğraşırken ben ve şoför olarak çalışan arkadaşım da ürünleri dağıtıyoruz. Her işte olduğu gibi bu işin de zorlukları var. Sabah 5’te kalkıyoruz, eve dönüşümüz bazen 9’u buluyor.”
Evdeki işler de Sibel’i bekliyor tabii. “Herkesin tatil diye geldiği yerde yaz bitecek daha doğru dürüst denize girmedik” diyor ve ekliyor “Bizden kötü koşullarda çalışan kadınlar var. Zeytinliklerde 15-16 yaşlarında kızlar günlük 50 liraya çok uzun saatler çalıştırılıyorlar. Zeytinlik ve mandalinada çalısan işçi kadınlar, kendilerinden istenen kasayı tamamlayamazsa yevmiyeleri kesiliyor. Yemek verilmiyor, yemeklerini yanlarında götürüyorlar. Hem de bu arazilerin bazıları belediye ait. İş olanakları kısıtlı, bir de kriz varlığını hissetiriyor. Her şeye zam geldi, en çok da yeme zam gelince mecburen biz de fiyatları arttıyoruz.”
Nadide; Sibel’in yanında çalışan şoför kadın. Sibel dayanışma için bir kadınla çalısmak istemiş. İlan verince Nadide iş başvurusuna gelmiş. O gün bu gündür birlikte çalışıyorlar.
Nadide, 50 yaşında ama hiçbir güvencesi yok. 17 yaşında evlenmiş. 18’inde anne olmuş. 20 yıl evli kaldıktan sonra boşanmış. Evliliği boyunca eşi çalısmasını istememiş. Boşandıktan sonra İstanbul’da bir AVM’de 10 yıl sigortasız çalışmış. “Burada çok çalışıyoruz ama mutluyum” diyor.
14 yıl olmuş boşanalı. Çocuklarını büyütüp evlendirmiş sonra da sakin ve aynı zamanda çalışacağı bir yer arayışına girmiş ve Altınoluk’a gelmiş. Nadide; sitem ediyor “Devlet kadınların haklarını korumuyor. Hayatım boyunca çalışmamışım, iş hayatını bilmiyorum, boşandığım eşin nafakasına muhtacım. Ama nafaka neye yeter? Mecburen işe girdim, bu defa da sigorta olursa nafakan kesiliyor.”
Nadide’nin en büyük öfkesi ise 20 yılını çalan ve onu çalıştırmayan eski eşine.
İlgili haberler
Depremi bekler gibi bekleyecek miyiz?
“Beni krizi bahane ederek işten attılar. Samimi olduğum dört kişiyi de çıkardılar. Sonradan duydum k...
Şantiyeden kahvaltı kalırsa, nevresim yeterse...
“Ben kocama ‘evde bir şey yok’ diyemiyorum. O kadar canına kıyan oluyor. Korkuyorum ben de. Sesimi ç...
Kadın kadına çıktık bu yaz tatile
Bu yaz kırdık zincilerimizi, fabrikadan kızlarla tatile gittik. Çocukları da aldık ama kocaları bıra...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.