Otuz iki ülkede yer edinmiş, resmi kayıtlara göre 22 binden fazla çalışanı olan ve gün geçtikçe daha da büyüyen mağazalar zinciri; LC Waikiki. Bu, LCW’nin görünen yanı. Bir de ‘merdiven altı’ dediğimiz fason üretim yapılan, binlerce kaçak işçinin ürettiği mallarla LCW’nin kârına kâr katan, emek sömürüsünün dibine kadar yaşandığı fabrikalar, atölyeler var.
İşte bunlardan birindeyiz. Esenyurt’ta bir ayakkabı fabrikasında. İçeri girdiğiniz anda tinerle karıştırılmış keskin bir boya kokusuyla karşılaşıyorsunuz. İki katlı fabrikanın tamamına yayılmış bu kokuya karşı ne bir önlem var, ne de aslında bunu bir sorun olarak gören. Sıcaktan bunalmış birkaç kadın işçinin şikâyetiyle karşılaşıyorum sadece; “Nefes alamıyoruz, söylüyoruz havalandırma koymuyorlar...” Dört beş küçük aspiratörle geçiştirmişler işçilerin yakınmalarını.
Üretilen ayakkabının kalıbından etiketine tüm işler aynı katta yapılıyor, ama bu işleri yapan işçilerin hiçbirinde maske yok. “Neden kullanmıyorsunuz?” diye sorduğumda “Nefes almakta zorlanıyoruz, maske kullanırsak hiç çalışamayız” yanıtını veriyorlar. Dışarıdan gelen biri için tahammül edilmesi çok zor bu ortamda günün 11 saatini geçiren işçiler, cumartesi günleri de çalışıyor. Asgari ücretle çalıştırılan işçiler, tuvalet hatta su ihtiyaçlarını bile mesai saatleri içinde gideremiyor.
Ayakkabıda kalıp işi erkeklerde, kalıptan sonrası kadınlarda; bağcığından temizlenmesine, etiket ve paketleme işlerini kadınlar yapıyor. Ayakkabı temizleme kısmında çalışan Aysel, hamile. Doğumuna iki ay var. Çalıştığı ortamın bunaltıcı sıcaklığından ve ağır kimyasal kokunun karnındaki bebeğe zararlarından konuşuyoruz.
Sabah 8’de işbaşı, 10’da çay paydosu, öğlen 1’de yemek, sonraki tek çay paydosu da saat 4’e denk geliyor. “Zor olmuyor mu senin için?” diyorum, “Zor oluyor elbette, ama çalışmazsam olmaz, geçinemeyiz” diyor. “En azından sen maske taksan, kendin için değilse de bebek için takman gerekmez mi?” diyorum, “Ben de takmak isterim ama pek faydası olmuyor, burada 7/24 değişmeyen hava, bitmeyen koku var, ha takmışım ha takmamışım değişen bir şey yok” oluyor yanıtı.
Bu kötü koşullara rağmen sigortasının devam etmesi için çalışmış hamileliği boyunca, doğuma gitmesinin garantisinin sigortası olduğunu söylüyor. Fabrikaya uğrayan iş sağlığı iş güvenliği uzmanları ustabaşı ile konuşarak, hamile olduğu için daha erken çıkmasının koşullarını yaratmış. Akşam altı yerine artık dörtte çıkmaya başlamış, “Eve gidince hiç olmazsa dinlenebiliyorum ve akşam trafiğine girmiyorum” diyor. Doğumdan sonra da dönüp çalışmaya devam edeceğini söylüyor.
Çok sayıda işçinin kayıtdışı bir şekilde, bu kadar ağır koşullarda çalıştırıldığı bu fabrikada üretilen ayakkabıların ihracatını yaparak büyüyor LC Waikiki. Burada işçilerin nasıl çalıştırıldığının hiçbir önemi yok. Sadece denetleme sırasında işçinin güvenliği akla geliyor, belki bir takım prosedürler uygulanıyor. “Güvencem olsun” diye hamileliğinin son günlerine kadar bu ortamda çalışmak zorunda olan Aysel’in bu “sağlıksız güvencesi” kimsenin umurunda değil!
İlgili haberler
Vardiyalı çalışma hem bedeni hem ruhu çökertiyor
Gece vardiyasında çalışan işçi kadınlar anlatıyor: "En büyük sorun uykusuzluk ve sinirlilik. Bu duru...
Dosya: 1 Mayıs’a Giderken Kadınlar ve Çalışma Yaşa...
Kadın işçilerin yıllık iş kazası sayısı her geçen yıl artıyor ve 35 bine yaklaşmış durumda. Her yıl...
Tekstil işçisi Oya günde 12 saat makine pedalına b...
Tekstil işçilerinin şikayetlerinin başında bel, boyun ve bacak ağrıları geliyor. Uzun saatler oturar...
12 saat gece vardiyası, iş kazasına ‘yara bandı’
Akşam 7:30'da işe başlıyor, sabah 7:30'da mesai bitiyor. Çalışırken yaşadığı kazalar ustabaşı tarafı...
LCW işçisi kadınlar dertli: Kreş yok, taciz çok
Kadın işçiler yaşadıkları sorunları ve taleplerini dile getirmeye devam ediyor. LCW çalışanı kadınla...
Hamile işçilere 12 saat çalışma dayatması
Bektaş Tekstil’de aralarında hamile işçilerin de olduğu 55 işçi 12 saat çalışma dayatmasını kabul et...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.