Birgül Ünsal, 5 yıldır Smart Solar fabrikasında çalışıyor. Birgül ile toplu iş sözleşmesi süreçlerinde yüzde 6 gibi komik bir ücret zammı dayatmasına karşı çıktıkları grevde tanıştık.
51 yaşındaki Birgül, eşinden ayrılmış ve iki çocuğuyla birlikte hayatını idame ettirmeye çalışıyor, “Hayatla savaşan milyonlarca kadından biriyim. Kadınların kavgası gerçekten çok fazla,” diyor. 15 yaşından beri çalışan Birgül hayatı boyunca kendisi ve sevdikleri için birçok kavgaya girdiğini söylüyor ama “Bu fabrikada şu an yapmış olduğumuz kavga, kendim için değil, hepimiz için, hepimizin geleceği için, hepimizin özgür olması için,” diye ekliyor. Ne zaman özgür hissedeceğini ise şöyle anlatıyor: “Kafamı gece yastığa koyduğumda kafamda milyonlarca soru; ya gelecek kaygısı, ya çocukları büyütme endişesi, ya ne yiyeceğiz ne içeceğiz, nasıl geçineceğiz… Eğer bunları düşünmeden uyuyabilirsem ben, özgürüm.”
Grevle öğrenilenler, değişenler
Bu grevle birlikte emeğin, hakkın ne olduğunu öğrenen kadınlar olduğunu söylüyor, “Kadınlar olarak bu kadar güçlü olduğumuzu tahmin etmiyordum,” diyor. Grevde yan yana gelmenin rutin bir iş gününde yan yana gelmekten farklı olduğunu anlamış Birgül: “Herkesle konuşmuşluğum, şakalaşmışlığım, dertlerini dinlemişliğim, dert anlatmışlığım var. Ama bizim hiç böyle ortak bir kavgamız olmadı. Türkiye’nin yedi bölgesinden bütün insanlar mevcut ama herkesin ekmek kavgası aynı. Ya da siyasi görüşler farklı, yaşama bakış açıları farklı ama burada kavga bir…”
Üç yıldan uzun çalışan Smart Solar işçisi kadınlar için ilk mücadele değil bu. 2022 yılında üye oldukları Birleşik Metal-İş Sendikasını patronun tanıması için eylemler yapıyorlar. Bu süreçte bir arkadaşlarının işten atılmasına karşı Smart Solar işçileri kendini fabrikaya kapatmış, üretimi durdurmuştu. O günden bugüne gelişlerini şöyle anlatıyor: “Cervantes’in bir cümlesi vardı, kitabında yazan… Üç tane dev ile savaşıyoruz sevgili Sancho: Adaletsizlik, korku ve cehalet. O zaman, grev aşamasına gelene kadar biz de üç devin vücut bulmuş hâliyle savaştık. Adaletsizlik ile, korkuyla ve cahillikle… Biz herkesle savaşarak bugünlere geldik. Grev aşamasına geldiğimizde kimsenin içinde bir tereddüt yoktu. Gururla çıktık. Bazı şeyler gerçekten paylaştıkça büyüyormuş, bu da paylaştıkça büyüyenlerden.”
İşlerimiz tempoluydu
Hat tamirinde çalışan Birgül, bir çalışma gününü anlatıyor: “Fabrikaya girdiğimiz andan itibaren hiç durmadan çalışıyoruz. Panel akışı olduğu sürece, siz aktif olarak ve hiç oturmadan, o panelin etrafında dönerek ve bazen o paneller 25 kilo oluyor, çift cam olunca ağırlığı daha çok oluyor. Biz iki kadın kaldırırken çok zorluk çekiyorduk. Hattan alıp dışarıya bir yere taşınmamız gerektiği zamanlar oluyordu. Bu durumun birçoğumuzda yarattığı hastalıklar var.”
Her şeyde emeğimiz var!
“Biz 16 saat, 24 saat mesaiye kaldığımızı bilirdik. Ben haftanın yedi günü burada olduğumu bilirim. Çoluğumu, çocuğumu unutmuştum. Çünkü biz bir aileydik. Biz ona inandık. Patron büyüdü, evet kazandı. Ama sen bizim olanı, bize vermemekte tereddüt edersen, bizim sayemizde, hep birlikte büyüyerek, bugünlere geldiğinizi unutursanız, o zaman bu hakkaniyet olmuyor.”
‘Sistem bizden yana değil’
Pek çok sektörde çalışan Birgül, her yerde ortak olan tek şeyin sömürü olduğunu belirtiyor: “Bize hakkımız olanı versinler, biz de beslenelim, gelecek kaygısı duymayalım, çocuklarımızla rahat rahat geçinelim, ‘onlar da’ büyüsünler. Ama bize, bizim olanı vermiyorlar.”
“Bunu yapan sadece patronlar değil, sistem” diyen Birgül kendi deneyimlerinden de yola çıkarak şöyle açıklıyor: “Sana diyor ki mesela ‘Sen sendikalaş, sayıya ulaşırsan tamam.’ Ama patrona da diyor ki, ‘Sendikalaştırmamak için, elinden gelen her şeyi yapabilirsin.’ Bir dünya şey ile savaşmak zorunda bırakılıyorsun. Patron sisteme uyuyor. Sistem bizden yanaymış gibi gözüküyor ama sağ gösterip sol vuruyor. Bizi bu hale getiren sistemin değişmesi lazım.”
Olması gerekeni ise şöyle tarif ediyor: “Sendikalaşmada işçilerin önüne engel çıkarmamalı, bunun da yasal güvencesi olmalı. Patronun önünü kapayacak yasalar olmalı, işçiler aleyhine açık kapı bırakılmaması gerekiyor.”
Örgütlü güç her şeyi değiştirir
“Bizim yaşadıklarımız, ülkedeki yaşananlardan bağımsız değil” diyen Birgül, “Aç kalan çocukların, iş yerlerinde ölen çocukların ölmemesi için, annelerin ölmemesi için, insanların haklarını alabilmesi için, çalışan kadınların çocuklarını, çalışırken güvenle bırakabilecekleri bir yerin olması için örgütlenip değiştirmemiz lazım. Bu yaşananların doğru olmadığını, bizlere bunu yaşatanların taktıkları pembe gözlükleri çıkartıp, gerçekten olan biteni, göstermemiz lazım” diyor. Örgütlülüğe hayatın her yerinde ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Korkmamız gereken hakkımızı aramamak!
Birgül Ekmek ve Gül’ün sayfalarından tüm kadınlara sesleniyor: “İstediğimizi almanın tek yolu mücadele etmek. Korkmanıza, korkmamıza gerek yok. Bedenen bir kişi gözükebiliriz, ama ilk adımı attıktan sonra küçücük bir kar tanesinin tepeden aşağı bırakıldığında büyüdüğü gibi büyüyoruz. Korkmamız gereken asıl şey hakkımızı aramamak, sendikasız, güvencesiz çalışmak, örgütlü mücadele etmemek. Bu hayata bir kere geliyoruz, bu hayatı da hakkını vererek yaşamamız gerekiyor.”
‘Yumruğumu tüm işçilerin yumruğu olarak kaldırıyorum’
“Ben, küçücük boyumla yumruğumu kaldırdığım zaman, sanki böyle yüz kişinin yumruğu kalkıyormuş gibi hissediyorum. Alttan kolumu destek veriyorlarmış ve yüz kişinin sesi ile bağırıyormuşum gibi hissediyorum. Benim gördüğüm ama patronların görmediği yüz tane kadın görüyorum arkamda veya hiç tanımadığım fabrikalardan yüz tane işçinin sesi geliyor kulaklarıma. Onların sesi ile bağırıyorum ben, onların omuzlarıyla kolumu kaldırıyorum.”
‘Bizim kazanımımız başka işçileri de etkiler’
Smart Solar grevinin kazanımla sonuçlanmasının İzmir’deki Smart Solar fabrikasına ve başkaca iş yerlerindeki işçilere de olumlu bir etkisi olacağını anlatıyor Birgül: “Bir çarkın dişlerinden biri dönmediğin zaman o çarkın tıkanacağını da biliyoruz. Biz bugün greve çıkmasaydık, İzmir’de olan fabrikada işçiler zam alamazdı. Onların da mücadelemizi destek vermesi gerekiyor. Çünkü biz kazanırsak, biz haklarımızı korur ve genişletirsek İzmir’de de, başka fabrikalarda da yeni kazanımlar olacaktır.”
Aile yılına dair: Haklarımızın gaspına tahammülümüz yok
Doğurganlık oranlarının artırılması amacıyla ortaya konduğu söylenen politikalara ilişkin Birgül ise şunları söylüyor: “Biz altı kardeşiz. Benim doğduğum zaman etrafta olan aileler hep kalabalıktı. Bir kişi çalışsa bile, o aileye yetirebiliyordu. Şimdi günümüze baktığımızda insanlar değil beş çocuk, bir çocuk yapma taraftarı bile değil. O çocuğa güvenli bir gelecek vermek, ihtiyacını karşılamak gerekiyor. Bu şartlar içerisinde bunların yapılması mümkün değil. Burada amaç kadını düşünmek değil, kadınları iş hayatından geri çekmek. Çünkü kadınların ne kadar güçlü olduğunun farkındalar.”
Aile yılı politikalarının bir parçası da, iş-aile uyumu adı altında esnek çalışmayı yaygınlaştırmak, özellikle kadınlarda. Birgül buna karşı çıkıyor ve soruyor: “Neden benim yaşam kalitemi düşürüyor? Neden beni esnek çalışmaya zorlayarak ücretimi, sigortamı, izin hakkımı almaya çalışıyor ve bunu nasıl normalleştiriyor? Bu normal değil. Bunu kanunlara uydurmaya çalışıyorlar ama bu benim haklarımın gaspından öte bir şey değil. Biz adalet istiyoruz, kanunlarında adalet içermesini istiyoruz.”
Fotoğraf: Evrensel
İlgili haberler
Suat Derviş’in mirasından Smart Solar direniş çadırına
İşçi sınıfının geçmiş kuşaklarının mücadele mirasını devralmanın, büyütmenin ve sonraki kuşağa devretmenin bir aracı olarak emeğin edebiyatına ihtiyacımız var...
Smart Solar işçileri hakları için direnişte
Sendikal hakların tanınmadığı ve işten atmaların yaşandığı Smart Solar’da işçiler kendilerini fabrikaya kapattı. Sabah vardiyasına gelen işçiler de fabrika önünden arkadaşlarına destek verdi.
Ekmek ve Gül, Smart Solar işçisi kadınlar ile Suat Derviş’i buluşturdu
Smart Solar işçilerin patronun sefalet zammı dayatmasına karşı başlattığı grev 28 gündür sürüyor. Ekmek ve Gül, işçi kadınları Suat Derviş'in kaleme aldığı işçi ve emekçilerle buluşturdu.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN

























