Asgari ücret komisyonunun 3. toplantısı sonrasında asgari ücret 11 bin 402 lira olarak belirlendi. Farklı şehirlerden kadınlar yeni asgari ücretin yoksulluk sınırının çok altında kalmasına tepki gösterirlerken, yeni zamların geleceğini hatırlattılar.

İzmir’den temizlik işçisi Yeter: Bu parayla geçinilir mi? En az 20 bin olmalıydı. Kiralar olmuş 10 bin lira. Ne yiyeceğiz biz, taş mı? Başka hiç mi giderimiz yok? Benim çocuklarım büyük, küçük çocuğu olanlar kadar masrafım yok, küçük çocuğu olanlar ne yapsın?

Bornova Belediyesi işçisi Berrin Burakçı Bağış: Sabit gelirli biz emekçiler enflasyona karşı hep kaybediyoruz. Alım gücümüz düştü. Enflasyonun bedelini sadece biz ödememeliyiz. Yanlış izlenen ekonomi politikaları yüzünden bu hale geldik. Bu rakamla geçinilemez, daha doğrusu emeğin hakkı bu ücret olmamalıydı. Açlık sınırı 10 bin 362 lira. Açlık sınırının biraz üzerinde ama 4 kişilik bir ailede yoksulluk sınırı 33 bin 752 lira. Enflasyonun, hayat pahalılığın suçlusu biz değiliz, emekçiler değil. Sermaye ‘Maliyetim arttı’ diyecek ve bunu ürünlere yansıtacak, bu kara bir delik… Birbirine bağlı bir zincir… Bu ekonomik politika yanlış. Herkes asgari ücret seviyesine göre şekilleniyor. Sendikaların da hükümetin de hedefi yoksulluk sınırı olmalı. Satın alma etkisi artmadı ki! Domino etkisi gibi şimdi her şeye zam gelecek. Biz bunu deneyimledik. Bir evde iki kişi asgari ücrete çalışsa yine de bir yoksulluk sınırı etmiyor. Bu kabul edilebilir mi? Elbette kabul etmiyoruz!

İstanbul'dan ev kadını Gamze Şentürk: Eşim asgari ücret alıyor. Artık herkes her şeyi yalakalıkla hallediyor, yerini de korumuş oluyor. İşçi, emekçi kimsenin umurunda değil maalesef. Ben yeni asgari ücreti tabii ki yeterli bulmadım, önemli olan asgari ücreti arttırmak değil bence, yaşam standartlarını iyileştirmek ,enflasyonu düşürmek. Yoksa yapılan zamlar birkaç ay içerisinde eriyip gidiyor. Asgari ücretle birlikte zamlar da artıyor, hiçbir anlamı kalmıyor yani. Hele bir de kiracıysan maaşın arttı diye kiraya da zam yapıyor ev sahipleri.

İstanbul'dan bir devlet okulunda öğretmen Betül: Kendi açıkladıkları yoksulluk sınırından haberi var mı acaba Türk-İş’in? Bir öğretmen olarak maaşım asgari ücretten farksız. Temmuz ayı için yapılacak zam oranıyla da hâlâ yoksulluk sınırının altında kalacak maaşlar. Bu zamlarla bir memur olarak ancak kredi kartıyla yaşayabiliyorum.

Ankara Yenimahalle’den bir kadın işçi: İnsan gibi yaşamak istiyoruz. Her şey seçimden sonra katbekat zamlandı. Dalga geçer gibi asgari ücrete yüzde 34 zammı çalışana layık gördüler. Birde bunun refah payını içeren orana denk geldiğini söylüyorlar.. İşçinin halinden anlamayan işveren taraflı iktidar anlayışı bu. Enflasyonu durduramadıkları sürece her ay zam yapılsa bu miktarlar çözüm olamaz. Ama aç tokun halinden ne anlar? Ev kiraları 10 bin lira olmuş. Faturaları, muftak masraflarını söylemiyoruz bile! Çocuğun bir şey istediğinde alamamak nedir bilmezler ki? Şimdi bu 11 bin 402 lira bozdurup bozdurup nasıl harcanır ki? Neye yetecek ki? İnsanlarla dalga geçiyorlar. Bunu seçim vaadiymiş gibi basında göstermeleri daha da sinir bozucu. Emeğinin karşılığını alamayan işçiler nasıl bu ücretle yaşasınlar. Yazık çok yazık...

Antep'te gıda işçisi Gurbet: Belirlenen rakam yetersiz. Her şeye zam geldi geçimimi bu maaşla yapamam asgari ücretin en az 18-19 bin olması gerekiyordu. Bu maaşla nasıl geçineceğiz diye düşünüyorum.

Antep'te Tekstil işçisi Fatma: Yeni asgari ücret için 15 bin bekliyordum. Ancak olmayacağı da belliydi. Gelen zam kirama gelen zammı bile karşılamayacak. Biz açlık sınırında yaşamaya mahkûm ediliyoruz.

İstanbul Maltepe'den ev kadını Gönül Bektaş: Yapılan zam, yoksulluk sınırının çok çok altında. İnsanlar şu anda 7 bin lira kirası olan evlerde Kirasını mı ödesin? Faturalarını mı ödesin? Çocuğunu mu okutsun? Yoksa evine yiyecek, içecek bi şeyler mi alsın? Sosyal hayat zaten kalmıyor. İyi bir yaşantı yok. En az 30 bin liranın altında yapılan zam yetersiz kalıyor. İnanın insanlar hiç mutlu değil. Bu hükümete dur diyeceğiz, "dur" dememiz gerekiyor. lütfen sesimizi yükseltelim.

Fotoğraf: DHA