Unutmamak, hesap sormak yaşam hakkımıza sahip çıkmak için…
Programı izlerken 17 Ağustos depremi sonrası çalışmazsak bizi işten atmakla tehdit eden patronun bağış yaptığını duydum. İşçinin sırtından edindikleri serveti bağışlıyordu patronlar.

1999 Gölcük depremi saat 03.17. Babamın başıma gelip beni zorla uyandırmaya çalıştığı ve benim de ısrarla “Sabah işe gideceğim, uyumam lazım” diyerek uyanmaya bir süre direndiğim bir geceydi. Sonra olayın ciddiyetini anlayıp dışarı koştuğumuzu hatırlıyorum. Herkes gibi biz de geceyi dışarıda geçirdik. İş başı saatimiz yaklaşınca fabrikaya akın ettik. Yolda gruplar halinde işçilerle buluşarak yürümeye devam ettik ama bir yandan da bizi çalıştırmayacaklarından, “Evinize gidin” diyeceklerinden çok emindik. Fabrikanın kapısına vardığımızda içeri girmeme kararı aldık ve patronlar kapıya çıktılar. “Neden içeri girmiyorsunuz?” diye bağırmaya başladı bir tanesi. Biz de uykusuz ve yorgun olduğumuzu, binaya girmeye korktuğumuzu söyledik. Patron bu sefer ses tonunu yükselterek “Siz nereden biliyorsunuz yarın deprem olmayacağını? Siz korkuyorsunuz diye ben üretimi kapatamam” dedi. İşçilerin içerisinden bir ses yükseldi: “Deprem olmuş bir yerde jöle üretmenin nasıl bir aciliyeti olabilir”. Bu ses üzerine patron yine bağırdı: “Kim o terbiyesiz”. İşçiyi payladı ve ustabaşına dönüp “İçeri giren girsin, girmeyenin çıkışını verin” talimatı verdi. Bunun üzerine toplu bir şekilde çalışmayacağımızı söyleyince patron geri adım attı ve biz o gün çalışmadık. Yaklaşık 10 gün deprem korkusundan geceyi dışarıda geçirdik, gündüzleri de çalıştık. Bu da yetmezmiş gibi fazla mesai bile yaptık. Artçı depremler yaşanıyordu, herkes sürekli panik halindeydi, bari mesai yaptırmayın diyorlardı. Benim yaşım çok 16’ydı. Bu, fabrikada çalışırken yaşadığım ikinci felaketti. İlkinde yangın çıkmış, yaklaşık 15 işçi yaralanmıştık. Ben de yaralı işçilerden biriydim ve kendi imkanlarımızla hastaneye ulaşmıştık o zaman. Ertesi gün ise üretim devam etmişti. Bunları neden mi anlatıyorum?..

İŞÇİNİN EMEĞİNİ SÖMÜRÜP ZENGİN OLAN ‘HAYIRSEVER’LER CENNETİ

6 Şubat’ta Maraş merkezli meydana gelen ve 10 ili etkileyen, pek çok ili yerle bir eden deprem sonrasında yaşananları hepimiz gördük, hissettik, biliyoruz... Devletin kurumlarıyla halkı adeta kaderine terk ettiği günler sonrası insanların evleri mezarları olurken, 15 Şubat’ta “Türkiye Tek Yürek” kampanyası ile ortak yayın yapan medya kuruluşları sabaha kadar para topladı. İnsanlar feryat eder, öfkesini dile getirirken kamerayı başka yöne döndüren, mikrofonu saklayanlar, deprem bölgelerine zamanında yardım ulaştırmayanlar, imar affıyla insanların yaşam alanlarını enkaza çevirenler ve emekçileri sömürerek kârlarına kâr katan patronlar el ele verdiler, bağış adı altında milyonlarını bahşettiler.

Depremin hemen ertesi, daha yaralar sarılmamış, deprem korkusu yaşarken hamile kadın işçiyi işten atma tehdidiyle işe çağıran Gaziantepli patronu hatırlayın... Programı izlerken bir an, 17 Ağustos depremi sonrası çalışmazsak bizi işten atmakla tehdit eden patronun bağış yaptığını duydum. İşçinin sırtından edindikleri serveti, geri kendi ceplerine dönecek şekilde bağışlıyordu patronlar. En zorlu koşullarda bile işçileri çalıştırdıkları gerçeği hep vardı. Pandemiyi hatırlayalım... 1999 depremi, Van depremi, Elazığ depremi, İzmir depremi, maden faciaları, katliamlar ve şimdi 10 ilde yaşanan felaket... Ama dikkat edin patronların tavrı hiç değişmiyor işçilere karşı. Yardım adı altında işçiye çok gördüklerini “bağışlayan” işverenlere “hayırsever” övgüleri diziliyor. Halbuki bir cebinden alıp diğer cebine indiriyor… Tıpkı Cengiz Holding’e yapılan kıyak gibi, yeni yapacağı yatırıma yüzde 100 vergi indirimi, 10 yıl sigorta desteği, 200 milyon enerji desteği. Tüm bu hatırlatmalarla birlikte benim de çağrım işçi ve emekçilere; örgütlenmediğimiz müddetçe her şeyi unuttururlar. Unutmamak ve hesap sormak için, yaşam hakkımıza sahip çıkmak ve bu iki yüzlü sistemi yok etmek için örgütlenmek bizim en acil görevimiz…

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Depremin ardından İskenderun’da kadınların en çok...

Maraş merkezli depremleri 11 günü geride bırakırken deprem bölgesine gönüllü olarak giden ve 6 günün...

Sokakta kalan depremzede hamile kadının işe çağrıl...

‘İki bebeğe hamile arkadaşımız patronu tarafından fabrikaya çağrıldı tehdit edilerek. Üç canlı arkad...

Depremzede işçilerin yaşadıkları patronların umuru...

Depremin bizde yarattığı korkunç etki devam ederken ben zor bela işten izin alabildim ama çoğu arkad...