'Sözde önlemler çocukları korumaktan çok sansür aracı oluyor'
Çocuk Hakları Alt Komisyonu açılışını, Alt Komisyon Başkanı AKP’li Radiye Sezer Katırcıoğlu komisyon toplantısını nefret söylemi ile açtı, LGBTİ'leri düşmanlaştırıcı ifadeler kullandı.

İnsan Hakları Komisyonu Çocuk Hakları Alt Komisyonu dijital mecralarda çocukları bekleyen riskler ve tehditler teması üzerinde bir rapor hazırlamak adına çalışmak üzere toplandı. Komisyon toplantısında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu yetkilileri sunum yaptı.

Komisyonda söz alan EMEP Milletvekili Sevda Karaca, yasaklamayla çocukların ifade alanlarının ortadan kaldırıldığı değil, çocukların ifade özgürlüğü alanının da genişletildiği bir perspektifle yaklaşmaya ihtiyaç olduğuna ancak dijital şiddet konusundaki önlemlerin bunun çok önünü açmadığına dikkat çekti.


Dijital şiddete ilişkin risklere karşı önlemlerde aile filtresinin varsayılan olması ve 5651 sayılı yasa olduğunu belirten Karaca bu yasanın kullanımının çocukları korumaktan çok, genel bir sansür için kullanıldığını söyledi. 1 milyonu aşkın engellenen sitenin engellenmesinin karşılığının ne olduğuna dair somut bir değerlendirme olmadığını ifade etti.

ZARARLI İÇERİKLER TARİFİ KİME GÖRE, NEYE GÖRE?

“Zararlı içerik” tarifine dair de konuşan Karaca, neyin zararlı görülüp görülmediğine baktıklarında RTÜK, BTK ve mahkeme kararıyla gelen sonuçların yüzde 80’inden fazlasının sansür için pratik bir araç olarak kullanımının çocukları korumanın önüne geçtiğini söyledi.

Uluslararası İnternette Özgürlük Yıllık Raporuna göre, filtreleme bölümünde “zararlı içerik” olarak Türkiye’de Richard Dawkins ve evrimsel biyolojiye dair sitelerin engellendiği örneğini paylaştı ve sordu: “Evrimin öğrenilmesi, evrim süreçlerinin bir bilimsel bilgi olarak öğrenime açılması, çocukların buna erişiminin neresi riskli? Bu filtrelemelerin, zararlı içerik tariflerinin, 5651 düzenlemesinin nesnel kriterleri neler?”

ÇOCUKLARA YETERLİ BÜTÇE AYRILMIYOR

Bütçeden çocukların dijital şiddetten, akran zorbalığından korunması için yeteri kadar miktar ayrılmadığına dikkat çeken Karaca şu ifadeleri kullandı: “Çocukların istismardan, şiddetten korunması noktasında okulların çok önemli bir kamusal hizmet alanı. Çocukları dijital şiddetten, akran zorbalığından korumak için en temel bilinçlendirmek için en temel özneler öğretmenler ve rehberlik uzmanları. Bu iktidar rehberlik ve danışmanlık hizmetlerini son 20 yılda giderek sınırlayan bir tutumla bugüne getirdi. Rehberlik ve danışmanlık hizmetleri için bütün okullarda sayının artırılmasına ihtiyaç var. Ama son 10 yıldır yapılan atamalar çok komik rakamlar. Çocukların bağımlılıktan kurtulmasına yönelik kamusal hizmetlere erişim çok kısıtlı. Sahada sosyal hizmet çalışanlarının çalışmaları çocuklara ulaştırmak için çok büyük emek sarf ettiğini biliyorum. Koskoca ülkede bu programlar için ortaya koyduğu bu rakamların utanç verici olduğunu düşünüyorum. Birçok yoksul mahallede dijital şiddetten korumak için atölyeler, kurslar, kendilerini ifade edebilecekleri alanları bırakın, park yok mahallede. Var olan kurs ve atölyelerin niteliği de tartışmaya açıkken dijital şiddet, ekran bağımlılığından kurtulma noktasında çocuk olma hakkına ne kadar bütçe ayrıldığına bakınca da çok sınırlı.”

ÇOCUK HAK ÖRGÜTLERİNİN POLİTİKA NOTU

Çocuk hak örgütlerinin sunulan çalışmaların ne kadar parçası yapıldığını sorarak, çocuk hak örgütleriyle dijital şiddete ilişkin toplantı için hazırladıkları politika notunu kurum temsilcilerine iletti.

Politika notuna göre dijital çağda çocukların ifade özgürlüğü, bireysel gelişimleri ve toplumsal katılımları açısından kritik bir öneme sahiptir. İnternet ve sosyal medya, çocuklara düşüncelerini paylaşma, kimliklerini keşfetme ve çeşitli topluluklarla etkileşim kurma fırsatları sunmaktadır. Ancak, bu ortamların güvenli  olması gerektiği kadar, çocukların özgürce kendilerini ifade edebilecekleri alanlar da sunmasının önemine de dikkat çekiliyor ve çocukların sadece korunması gereken reşit olmayan bireyler olarak değil, hak öznesi olan yurttaşlar olarak değerlendirilmesi  gerektiğinin unutulmaması gerektiği belirtiliyor.

Politika notunda uluslarası anlaşmalar da hatırlatılarak çocukların ifade özgürlüğü hakkına dikkat çekiliyor: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesi, ‘görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme’ hakkını tanımakta ve bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk düzeyine uygun olarak gereken özenin gösterilmesini vurgulamaktadır. Ayrıca, 13. madde de çocuğun ‘düşüncesini özgürce açıklama hakkına’ sahip olduğunu, bu hakkın ise ‘ülke sınırlarına bağlı olmaksızın; yazılı, sözlü, basılı, sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması, elde edilmesi ve verilmesi özgürlüğünü’ içerdiğini belirtmektedir.

İfade özgürlüğü çocuklar için uluslararası sözleşmelerce korunmuş olmasına rağmen, çocukların dijital alanda kendilerini ifade etme konusunda bazı ciddi kaygıları bulunmaktadır. Özellikle siyasi ve politik söylemlerde bulunmaları durumunda, yasal yaptırımlarla karşılaşma endişesi taşımaktadırlar. Bu nedenle, birçok çocuk görüşlerini açık bir şekilde dile getirmekten çekinmekte, hatta bazı durumlarda hiç görüş belirtmemektedir.”

Çocuk hak örgütlerinin hazırladığı politika notundaki öneriler ise şöyle:
•    Çocukların Dijital Haklar Bakımından Güçlendirilmesi: Öncelikle, okullarda ve çocukla birebir  çalışılan farklı kamusal yapılarda; dijital haklar, ifade özgürlüğü, siber zorbalık konularında eğitim programları uygulanmalı, çocukların bu dijital dünyayı, buradaki haklarını ve burada karşılaştıkları zorbalık ve saldırları anlamaları sağlanmalıdır. Ayrıca, dijital dünyada karşılaştıkları zorbalık, saldırı ve hukuksuzluklar hakkında yasal bilgi sahibi olmaları için bilgilendirme yapılmalı, hangi adımları atabilecekleri konusunda rehberlik edilmelidir. Bu süreçte, destek ve danışmanlık mekanizmaları oluşturulmalı, çocukların yaşadıkları sorunları güvenli bir ortamda paylaşmaları teşvik edilmelidir.

•    Sürdürülebilir Destek ve Danışmanlık Mekanizmaları: Sürdürülebilir destek ve danışmanlık mekanizmaları, çocukların dijital dünyada karşılaştıkları sorunlarla başa çıkmalarına yardımcı olmak amacıyla oluşturulmalıdır. Bu mekanizmalar, okullarda veya topluluk merkezlerinde güvenilir bir destek ağı sağlamak için yapılandırılabilir. Çocukların dijital zorbalık, saldırı veya hukuksuzluk gibi durumlarla karşılaştıklarında başvurabilecekleri danışmanlık hatları veya
destek grupları oluşturulmalıdır. Bu hizmetler, çocukların yaşadıkları sorunları güvenle paylaşmalarına ve profesyonel yardım alabilmelerine olanak tanımalıdır. Ayrıca, destek ve danışmanlık mekanizmaları, ebeveynler ve öğretmenlerle işbirliği içinde çalışarak, çocukların karşılaştığı sorunların çözümünde bütünsel bir yaklaşım sergilemelidir. Eğitimli personel, çocukların duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarına duyarlı olmalı, gerektiğinde hukuki süreçler hakkında bilgi vermelidir. Böylece, bu mekanizmalar, çocukların dijital ortamlarda kendilerini güvende hissetmelerini ve destek bulmalarını sağlamada kritik bir rol oynayacaktır.

•    Ortak Eğitim Programları: Ebeveynler ve öğretmenler için dijital dünyada çocukların haklarını ve güvenliğini nasıl destekleyebilecekleri konusunda bilgilendirici kaynaklar ve eğitimler sunulmalıdır.

•    Çocuk Katılımı: Çocukların dijital hakları ve güvenliği konusunda görüşlerini paylaşmalarına olanak tanıyan platformlar oluşturulmalıdır. Bu platformlar, karar vericilerin çocukların ihtiyaçlarını daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.Küreselleşen dünyanın en önemli ifade alanlarından biri şüphesiz ki dijital dünya olmaktadır. Eşit yurttaşlar, hak özneleri ve birey olarak çocukların da dijital dünyadaki varlıkları şüphesiz ki kendi deneyimleri ile hak ve özgürlüklere erişmeleri bağlamında kritik öneme sahiptir.

•    Dijital Çağa Uygun Politikaları Birlikte Geliştirme: Politika geliştirme sürecinde, sivil toplum örgütlerinin ve bu alanda çalışan uzmanların katılımı ile geniş bir çalışma yürütülmesi gerekmektedir. Günümüz dünyasının dijitalleşmesi, çocukların dijital hakları ve güvenliği konusundaki zorlukları artırmakta ve kapsamlı çözümler geliştirilmesi ihtiyacını ortaya koymaktadır. Sivil toplum kuruluşları, çocuk hakları konusunda deneyim ve bilgi birikimine sahip olup, toplumsal ihtiyaçları daha iyi anlayarak etkili politikaların oluşturulmasında kritik bir rol oynayabilirler. Uzmanların katkısıyla, dijital dünyanın dinamikleri göz önünde bulundurularak, çocukların haklarının korunması ve güçlendirilmesi adına somut adımlar atılmalıdır. Bu işbirliği, çocukların ihtiyaçlarını ve yaşadıkları zorlukları en iyi şekilde yansıtan politikaların geliştirilmesine olanak tanırken, sürdürülebilir ve etkili çözümler sunmayı da sağlayacaktır.

KOMİSYON NEFRET SÖYLEMİ İLE AÇILDI
İnsan Hakları Komisyonu Çocuk Hakları Alt Komisyonu açılışını, Alt Komisyon Başkanı AKP’li Radiye Sezer Katırcıoğlu nefret söylemi ile açtı. Alt komisyonun açılışını yapan komisyon başkanı Radiye Sezer Katırcıoğlu, dijital tehdit ve risklerden bahsederken “çocuğa yönelik cinsel istismar, şiddetin vahşete varan her türlü çeşidi, dijital oyun bağımlılığı, hatta madde bağımlılığı, akran zorbalığı, günümüzde ise dijital ortamda yaşanan siber zorbalık, uluslararası terör ve suç örgütü yapılanmaları ve LBGTİ+ lobisi lobisinin çocuklarımız için oluşturduğu başlıca tehditlerdir. (…) kötüye kullanımı, birçok kontrol mekanizmasını ortadan kaldırmakta ve çocuklarımıza âdeta şeytani akımların insafına bırakmaktadır. (…) Komisyon olarak tek gayemiz, çocuklarımızı zararlı alışkanlık ve bağımlılıktan korumak, onları aşağılık terör örgütlerinden sakınmak, geleceğimizin katili, neslin ifsadı olan LGBTİ+ örgütlerinden uzak tutmak ve her nesilde yeniden doğan bu milletin neslini geleceğe hazırlamaktır” ifadelerini kullandı.
Emek Partisi Milletvekili Sevda Karaca, komisyonda yaptığı konuşmada komisyon başkanının LGBTİ’leri hedef alan konuşmasını eleştirip, İnsan Hakları Komisyonunda insan hakkı ihlali yaptığını söyledi. Karaca, “Komisyon başkanı, ‘şeytani akım ve geleceğimizin katili’ diyerek LGBTİ’leri düşmanlaştırdı. Bu bir insan hakları ihlali. Anayasaya aykırı bir ifade. Bu ülkede LGBTİ’lerin de çocukların da güvenliğe, eşitliğe, haklara ihtiyacı var. Bu konuda sizin ortaya koyduğunuz ifadeler nefret söylemi, düşmanlaştırma ifadeleri içeriyor. Eşitlikçiliğin çok dışında bir tutum bu” dedi.
Komisyon başkanı Karaca’nın eleştirisine "prpvoke etmeyin toplantıyı" derken “TBMM çatısı altında olumlu olun, ben komisyon başkanıyım” dedi. Ardından yaptığı konuşmada LGBTİ’lere dönük çalışma yürütmeyi illegal bir faaliyetmiş gibi ifade etti, sivil toplum örgütlerini açıkça hedef gösterdi: “Biz 7 il gezdik, deprem bölgesinde kaldık, konteynerlerde kaldık arkadaşlarımızla beraber. Orada gördük ki adı sivil toplum örgütü, söylüyorum: Rengarenk Umutlar Derneği, Rosa, Kaos GL gibi dernekler orada konteyner kentlerde çocuklarımıza yönelik çok güzel şeyler yapmak istemişler ama bakın faaliyetlerine. Biri PKK terör örgütünü destekliyor, bir tanesi çocuk LGBTİ’sini destekliyor”

Fotoğraf: TBMM