Şiddet gören kadın iki buçuk yıldır boşanmaya çalışıyor
Zeliha Şahin, yaşadığı şiddetin cezasız bırakılmasına, boşanma davasının 2 buçuk yıldır sürmesine tepki gösteriyor: "Adalet istiyorum, bu adamın soyadını artık taşımak istemiyorum."

Boşanma davası iki buçuk yıldır devam eden Zeliha Şahin, evliliği süresince maruz kaldığı şiddet, aldatma, hakaret ve tehditler nedeniyle hem savcılığa suç duyurusunda bulundu hem de boşanma davası açtı. Ancak aradan geçen uzun sürenin ardından ceza davasında yalnızca 3.400 TL para cezasına hükmedildi ve bu cezanın da hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararıyla ertelendiği öğrenildi. Şahin, buna itirazlarını yaptıklarını belirtti, basit bir şey yaşamadığını anlattı

Boşanma süreci ise hâlâ devam ediyor. Bugün İstanbul Anadolu Adliyesi 8. Aile Mahkemesi'nde görülen duruşmada, Zeliha Şahin artık boşanma kararının verilmesini bekliyor.

Yaşadıklarını Ekmek ve Gül'e anlatan Zeliha, uzun süredir bu mücadeleyi verdiğini, sadece kendi adına değil, benzer durumları yaşayan tüm kadınlar için sesini yükselttiğini ifade ediyor. "Bu süreçten kurtulana kadar mücadele etmeye devam edeceğim," diyen Şahin, adaletin yerini bulmasını umut ediyor.

Zeliha Şahin yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

"2018’de bir evlilik yaptım. 2022’de de çok ağır bir şiddete maruz kaldım. Erkek kardeşimin düğün gecesi oldu olay. Düğünden 11 buçukta eve geldim. 1 buçukta polisler tarafından hastaneye kaldırıldım. Nedeni, benim evimi satmak istiyordu.
Aldığım krediyle, kendi emeklerimle, kendi imkânlarımla aldığım evimi satmak istedi. Ben de buna karşı çıkınca, direkt bana zaten saldırdı. İlk boğmaya çalıştı. Sonra yerlerde sürükledi. Ondan sonra klozete koyarak beni klozette boğmaya çalıştı. Bunların hepsi benim dilekçelerimde, dava dosyalarımda mevcut.
Bir diğeri; aldatıldım. Bunu öğrendiğim gün, o psikolojiyle kaza yaptım ve elimin kopmasına sebep oldu. Bu kaza yaptığımın üçüncü günü de “Seni şimdi boşayacağım ama acıdım sana, sakat kaldın hadi bir ay bekleyeyim” diye hakaretlerine devam etti. O gece, sabah zaten olayın şokunda hastaneden eve geldiğimde karakoldur vs., birkaç gün sonra gidip boşanma davası açtım. Davam çok uzun sürdü. 2 buçuk yıldır… 2022 Eylül ayında yaşadım bu olayı. 2 buçuk yıldır dava dosyalarım sürüyor ve hâlâ boşanamadım.
İstinafa gitmişti dava, geri geldi. Bugün tekrar bir duruşma olacak. Ben artık bu adamın soyadını taşımak istemiyorum, boşanmak istiyorum. Bu kadar ağır hakarete, şiddete, aldatılmaya; çevre tarafından da, herkesin bildiği, mahalleden de, yakın akrabalarım ya da iş yerim… Herkesin bildiği üzere, çok uzun süre bu yaşadığım şiddeti atlatamadım ve dışarı çıkamadım. Çünkü beni o gün çok ağır bir şekilde darp etti. Ama bu dava tarafında ya da işte hâkim, savcı tarafından ya da çevre tarafından basite indirgensin istemiyorum. Ben basit bir şey yaşamadım.
2 buçuk yıldır da bunu bir şekilde atlatmaya çalışıyorum ama dava bir sonuç bulamadığı için de atlatamıyorum. Ceza dosyasında önce bir hapis cezası, sonra bu çok basit, saçma bir para cezasına çevrildi ve sonra da ertelendi. Ben bunun ertelenmesini istemiyorum. Zaten buna itirazlarımızı da yaptık. Şiddetin basiti olmaz.
Ben çok ağır hakaretler yedim. Çok saçma bir şekilde darp edildim. Ve avukatı tarafından savunması “Bir ev kadınının evde masa ya da koltuğun yerini değiştirirken oluşacak morluklar” denilmesi, benim çok ciddi şekilde hem bedenimi, hem beynimi, hem psikolojimi altüst etti. Ben bunu kabul etmiyorum. Ettiği cezayı alsın istiyorum. Hem kendi adıma hem de şiddet gören bütün kadınlar adına gerek hâkimler, gerek savcılar… Herkesi göreve davet ediyorum. Ben davamın peşindeyim.
Vazgeçmeyeceğim. O gece kızıma da çok ağır hakaretler edildi. Kız kardeşime yumruk atıldı. Hepimiz ayrı ayrı şikâyetçi olduk ama aldığı ceza 3.400 lira. Saçıma bir para!
Ben bunu kabul etmiyorum ve bir an önce boşanmak istiyorum. 2 buçuk yıldır… Bu kadar delile, bu kadar şahit vesaire… Sürekli her duruşmada bir şey sunuyor, bir hakaret. Yani o kadar ağır hakaretlere, o kadar ağır şeylere maruz kaldım ki ve hepsini ispatlamama rağmen hâlâ bu adamın soyadıyla dolaşıyorum. Ben artık bu adamın soyadını taşımak istemiyorum. O gece… Aslında kına gecesi de beni hırpalamıştı.
Kızımın yanında, bir yeğenimin arkadaşıyla beraber bakkala gittiler diye; “Senin kızın erkeklerle geziyor, şöyle oluyor, böyle oluyor...” O gece zaten başladı ve o gece de beni hırpaladı, kına gecesi. Yani darp edildiğim geceden bir gün önce.
Ben böyle bir darbeye, böyle bir şiddete maruz kalacağımı düşünememiştim. O gün belki… Keşke o gün ses çıkarsaydım. Keşke o gün ailemden birine “Ben böyle böyle bir şey yaşadım, beni bu şekilde tehdit ediyor” deseydim. Düğün gecesi aynı şekilde devam etti ve bütün derdi evdi.
Kendi imkânlarımla kredi çekip aldım, evimi satmak istedi. Ben de “Hayır, vermeyeceğim,” dedim. Çünkü evi taşırken bile gelmedi bu adam. Bununla alakalı da bütün mahalle şahidimdir. Evi nasıl taşıdım?
Evi nasıl aldım? Herkes şahittir. Gerek şahitlerle, gerek banka dokümanlarıyla… Hepsini ispatladım zaten mahkemede. Yani sırf kumar oynadığı için, kendi keyfi, kendi istediği bir şey… Ya da nasıl söyleyeyim, kendi nefsine hâkim olamadığı için ben şiddet gördüm. Ama hâlâ bu şiddetin bir cezası, bir şeyi yok. Ben bu kadar basitleştirilmesini istemiyorum.
Bununla alakalı özellikle hâkimlere, savcılara çağrımdır: Bir kadın olarak, ya da bir erkek olarak, bir çocuk olarak; şiddetin hiçbir şekline, hiçbir şeyine kabul etmiyorum. Etmeyeceğim de. Ben iki buçuk yıldır… Bu benim işime de yansıdı. Ben uzun süre çalışamadım. Aralık ayında kızım çok ağır bir trafik kazası geçirdi ve o esnada hesaplarıma bloke olduğunu öğrendim.
Bu kadar şey yaşarken bir de ben böyle bir şeye maruz bırakıldım. Ki hak ettiği cezayı almadığı için bu kadar saldırganlaştı ve hâlâ tehdit, hâlâ hakaret… “Yok şöyle yaparım, yok böyle yaparım...” ve bir sürü çamur atıldı bana. Artık biz Türk milleti olarak alıştık: Bir kadından bir adam boşanmak isterken erdemli, gururlu bir şekilde gidip boşanamıyor. Örneğin ben kötü bir kadınsam, gider boşanma davası açarsın bana. Öyle bir şey, öyle bir geceyi yaşatamazsın. Ki o, benim erkek kardeşimin düğün gecesinde oldu.
Bir diğeri de boşanma davası açıldıktan sonra da sürekli ona buna arattırıp, barışmak istediğini, düzeleceğini, alkolün etkisinde olduğu için böyle bir şey yaptığını falan söylediler. Ben o korkuyu, o geceyi yaşadıktan sonra bir daha ona güvenip aynı çatı altında, bırak aynı yerde, aynı ortamda bile bulunmak istemiyorum. Bu yüzden bir an önce onun soyadından kurtulmak istiyorum. Kendi evimde, kendi düzenimde, kendi çabamla kurduğum bir düzende… Valiziyle geldi benim evime.
O şekilde de benim hayatımdan çıktı gitti. Ve ben şu an kâğıt üstünde de olsa onun soyadını taşımak istemiyorum. Bir an önce boşanmak istiyorum."
İlgili haberler
Aile yılında arabuluculuk tartışması | Kadınları n...

Arabuluculuk uygulaması zayıfı değil, güçlüyü koruyan bir uygulama olarak ilerlemekte ve yerleşmekte...

Aile arabuluculuğu yeniden gündemde

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargı Reformu Stratejisi Tanıtım Toplantısı'nda aile arabuluculuğu ve nafaka...

Boşanmak isteyen kadınlar yoksulluk ve şiddet cend...

Kadınlar boşanmayı düşündüğü andan itibaren yoksulluk ve şiddet kıskacında buluyor kendini. Bir dest...