Pandemi sürecinde artan zam ve hayat pahalılığı memleketin her köşesinde yurttaşların hayatını zorlaştırıyor. Peki koronavirüs salgını sürecinde yoksulluk tablosu derinleşirken kadınlar neler yaşıyor? İstanbul İkitelli’de konuştuğumuz kadınlar, birikmiş faturalar, ödenemeyen kiralar ve büyüyen borçlarla boğuştuklarını anlattı. Kadınlar, çocuklarının eğitiminde de birçok sorun ve problemle karşı karşıya kaldıklarını söyledi.
Fatma ve Nurcan aynı apartmanda yaşıyor ve eltiler... İki kadının yaşadıkları hemen hemen aynı. “Geçen çocuklar televizyonda hamburger reklamlarını görmüş. Ama çocuklara aldığımız bir hamburger bütçemizi sarsıyor” diyen Nurcan’ın sözlerine Fatma şu cümleyi ekliyor: “5 ay sebze bulamadım sofraya koyacak.”
2 SAAT ÇALIŞIYOR, 10 TL KAZANIYOR
Eşinin salgın bahanesiyle işten çıkarıldığını aktaran Fatma, “Eşim 5 ay işsiz kaldı, koronayı bahane ederek işten çıkardılar. Uzun süre iş bulamadı. İş için gittiği her kapı kapandı. Daha yeni iş buldu. Bu süreçte faturalar ve ev kirası birikti. Geçtiğimiz ay doğal gazı kesmeye geldiler, yalvardım yakardım. Gelen yetkili çocukları gördü de doğal gazı kapatmadı” dedi.
Kendisinin de evde düğme işi yaptığını anlatan Fatma, “Pantolon düğmesi bunlar. Yaptığım düğmelerin 1000 tanesi 10 TL. İki saatte anca 1000 tanesini bitiriyorum. Çocuklarla ilgilenemiyorum. Mecburum evde çalışmak zorundayım, ev bütçesine katkısı oluyor. Çocuklar küçük, dışarıda da çalışamam. Bir kişinin çalışmasıyla bu pahalılıkta yaşamak çok zor” dedi.
‘PAZARA GİTMEYELİ AYLAR OLDU’
Aylar sonra eşinin iş bulduğunu ve ilk maaşını bu ay aldığını söyleyen Fatma, “Ben o maaşla ne yapayım? Hangi birine yetişeyim. Kiralar, faturalar yığıldı. Bizim eve kurbandan kurbana et girer. Yoksa et alamıyoruz. İster inan ister inanma ben pazara gitmeyeli aylar oldu. Sadece sayılı domates, biber, salatalık aldık. Onları sokağın başındaki marketten yazdırıyor, paramız olunca veriyorduk. Dün ilk defa eve uzun süre sonra sebze, meyve aldım. Bu süreç bakkala, fırına yazdırarak geçti” diye konuştu.
‘5 AY SEBZE BULAMADIM, SOFRAYA KOYACAK’
“’Sağlıklı beslenin’ diyorlar, getirsinler beslenelim” diyen Fatma, “Olmayınca nasıl beslenelim. Belediye pandemi döneminde kuru bakla yardımı yaptı. 5 ay sebze bulamadım, sofraya koyacak. Evde ne bulursam onları sofraya koyuyordum” dedi.
‘ALIŞVERİŞ POŞETLERİ GİDEREK KÜÇÜLÜYOR’
Nurcan 12 yıllık evli. İki çocuğu var. Evinin kira olduğunu söyleyen Nurcan, “Eşim haftalık çalışıyor, pandemi sürecinde de doğru düzgün çalışmadı. Biriken kiram var. Ben de yeni işe girdim. Maaşımı alınca borçları vereceğim. Bir markete gidiyorsun iki şey alıyorsun 100 TL tutuyor. İstediğini de alamıyorsun. Önceden 100 TL’ye birçok şey alırdık şimdi alamıyoruz. Bugün ufak tefek alışverişe çıktım 150 TL tuttu. Artık en ucuz şeyleri alıyoruz. Çünkü yetmiyor. Poşetleri küçültüyoruz” dedi.
‘SAYARAK MEYVE ALIYORUM’
12 yıllık evlilik sürecinde hiç tatile gitmediğini söyleyen Nurcan, “İstiyoruz ama imkanlar el vermiyor. Geçim çok zor hele de bu devirde. Et bayramdan bayrama giriyor. Arada tavuk alıyoruz onu da borca yazdırıyoruz. Pazara çıkıyorum ama her şeyden yarımşar kilo ya da sayı ile alıyorum, bir hafta o şekilde götürmeye çalışıyorum. 3, 4 tane elma, armut alıyorum. Sayılı alıyorum. Çünkü pahalı. Onu bir hafta idareli kullanıyorum” diye konuştu.
‘OĞLUMA TABLET, TELEFON ALACAK BÜTÇEM YOK’
“Ben gündüz çalışıyorum, eşim de gece çalışıyor” diyen Nurcan şöyle devam ediyor sözlerine: “Eşim gündüz çocuklarla ilgileniyor. Ben akşamdan yemeklerini hazırlıyorum çocukların, eşim de gündüz yemeklerini yediriyor. Canlı ders saati gelince eşim kendi telefonunu veriyor. Çocuğa tablet ya da telefon alacak bir bütçem yok. İşe yeni girdim. Kim çocuklarıyla ilgilenmek istemez. Aklım sürekli çocuklarda kalıyor. ‘Çocuk derse girdi mi, ne yaptı’ diye. Bugün oğlum uyuya kalmış. Bir dersi kaçırdı. Kendini işe veremiyorsun. Aklım evde kalıyor. Mecbur çalışmak zorundayız. Sabah 8’den akşam 6 buçuğa kadar çalışıyorum.”
‘BU SÜREÇTE OĞLUM GERİLEDİ’
Çocuklarının ayrı odalarının olmadığını da vurgulayan Nurcan, “Mesela geçen gün benim oğlum canlı derse girmiş, küçük oğlum oradan bağırıyormuş. Öğretmen, ‘Bu böyle olmaz. Ayrı odan yok mu’ demiş. Oğlum da ‘benim odam yok’ demiş. Ağlamış orada. Zoruna gitmiş, öğretmenin herkesin içinde söylemesi. Kardeşine de bakan yok. 10 yaşındaki oğlumun üzerinde bütün yük. Anne işte, baba işten yeni gelmiş uyuyor. Uzaktan eğitimden memnun değiliz. Böyle olmuyor çocuklar eğitim alamıyorlar. Bire bir diyalog kurulmuyor. Hijyen koşulları sağlanırsa göndereceğim, çocuklar verim alamıyor çünkü. Çocuk geriledi.”
‘ÇOCUKLAR TELEVİZYONDA HAMBURGER REKLAMI GÖRMÜŞ’
İşten geldikten sonra evde de çalıştığını aktaran Nurcan, “İşten geliyorum, çocukların karnını doyuruyorum. Geçen akşam çok uykum vardı küçük oğlum kek istedi. Uyku gözümden akıyor. Yapmasam vicdan azabı çekeceğim kalktım yaptım gece ikiye kadar onun pişmesini bekledim. Yedirdim, yatırdım. Sonra uyudum. Bugün çocuklar televizyonda hamburger reklamlarını görmüş. ‘Anne bizi hamburger yemeye götür’ dediler. Yarın pazara mı çıkayım çocukları hamburger yemeye mi götüreyim, bilmiyorum. Çocuklara aldığımız bir hamburger bütçemizi sarsıyor” diye konuştu.
‘TELEFON BOZUKTU, OĞLUM MARTTAN BU YANA EĞİTİM ALMADI’
GEÇİM sıkıntısının yanına bir de eğitim sorunu eklendi. Bu süreçte çocukların ihtiyacını karşılamakta çok zorlandıklarına dikkat çeken Fatma, “Aylardır telefonumuz bozuktu. Karnımızı doyuracak ekmek bulmakta zorlandık, nasıl yaptıralım telefonu? Ama eşim işe girince çocuklar sırf EBA’ya girsinler diye gittik telefonu yaptırdık. Marttan bu yana eğitim görmedi oğlum” diyerek yaşadıklarını özetledi.
‘PANDEMİ DÖNEMINDE EĞİTİMDE EŞİTSİZLİK ARTTI’
Uzaktan eğitime ulaşamayan çocuklar olduğuna da dikkat çeken Fatma, “Telefonu olmayan, televizyonu olmayan komşularımız var. Onlar nasıl girecek EBA’ya. Uzaktan eğitim yetersiz. Eğitimde eşitsizlik var. Pandemi döneminde giderek arttı. Bu eğitim hani zorunluydu. Çocuklarımız eğitime ulaşamıyor. Evde çocuğumun çalışma ortamı yok. Bizim ev 1 artı 1. Mecbur çocuk mutfakta ders çalışıyor. Evde 5 yaşında başka bir çocuğum daha var. Abisiyle oynamak istiyor. Ben bu işi yapıyorum, bu işi yaparken çocuğa nasıl yardımcı olayım? Çocuğuma rahat bir ortam sağlayamayacağımı biliyorum. Çalışma masası alamayacağımı biliyorum. Her annenin istediği gibi ben de çocuğumun iyi yetişmesini, bir odası olmasını isterdim, çalışma masasının olmasını isterdim. İstiyorum ama olmuyor, yetişemiyoruz” diye konuştu.
‘AÇIKLAMALARA GÜVENMİYORUZ’
Milli Eğitim Bakanın açıklamalarına güvenmediğini dile getiren Fatma, pandemi döneminden önce okulların durumuna ilişkin ise şunları söyledi: “Geçen sene çocuklar tuvalete girmiyor, eve geliyorlardı. Pislik içindeydi okul. Suyu kesiyorlardı çok su gitmesin diye. Her şey için para istiyorlar. ‘O alınacak, şu alınacak, tuvaletteki lavabolar yapılacak’ diyorlardı. Sınıflarda yaklaşık 50’nin üzerinde öğrenci var. Öğretmenler nasıl ilgilensinler. Biz bir çocukla ilgilenemiyoruz. Okullar açıldığında göstermelik bir iki hafta okullarda hijyeni sağlarlar, sonra eskiye döner. Çünkü her şeyi veliden bekleyen bir anlayış var. Ama velinin bunu karşılayacak imkanı var mı, yok mu soran yok.”
İlgili haberler
GÜNÜN DİKKATİ: Kovid-19 kadın yoksulluğunu derinle...
UN Women ve UNDP tarafından yayımlanan bir çalışmaya göre, salgın, kadınlar ve erkekler arasındaki y...
Pandemide kadınların yoksullukla imtihanı: ‘Bir yı...
Milyonlarca işçi ve emekçi işten atılma ve ücretsiz izin dayatmasıyla yüz yüze kalırken yoksulluk da...
Karantina da yoksula değil, zengine…
Ev işçisi Esma anlatıyor: Evde hasta varsa bir odada karantinaya alın diyorlar. Bizim küçücük iki od...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.