Name Öztürk cezaevinde yaşadıklarını anlattı: Kadın dayanışması beni yaşattı
Sistematik olarak şiddet gördüğü eşini öldürmek zorunda kalan Name Öztürk, kadın dayanışmasının kendisine güç verdiğini söyledi.

Evlendiği günden beri sistematik olarak şiddet gördüğü eski eşi Kazım Aydemir’i öldüren ve geçtiğimiz günlerde tahliye olan Name Öztürk, yaşadığı şiddeti anlattı. Mezopotamya Ajansından Sadiye Eser’e konuşan Öztürk, şiddet gördüğü dönemde şikayet için gittiği polisin kendisine, “Sen hamilesin, eşinin ihtiyaçlarını karşılamıyorsundur” dediğini söyleyerek Öztürk, cezaevindeyken kadınlardan gördüğü dayanışmanın kendisini güçlendirdiğini anlattı.

İLK ŞİDDET HAMİLEYKEN BAŞLADI
Lisedeyken tanıştığı Kazım Aydemir’le üniversiteyi bitirdikten sonra evlendiğini anlatan Öztürk, şiddetin hamile kaldığı dönemde başladığını dile getirdi. Bu süre içinde sürekli dayak yediğini, yerlerde sürüklendiğini belirten Öztürk, ilk çocuğundan sonra bir daha hamile kalmak istemediğini söyledi.

POLİS ‘EŞİNİN İHTİYACINI KARŞILAYAMIYORSUNDUR’ DEDİ
7-8 aylık hamileyken gördüğü şiddet üzerine polise haber verdiğini dile getiren Öztürk, “Ağzım burnum kan içindeydi. Polise haber verdim, geldi. Arabanın kapısını açtı, yanıma yanaştı bana ‘sen hamilesin’ dedi. Durumuma üzüldüğünü sandım. Ondan sonra bana ‘Bu tür dönemlerde aile içi şiddete sıkça rastlıyoruz. Çünkü eşinin ihtiyaçlarına cevap veremiyorsun’ dedi. O öyle deyince ben de polise ‘bana yardımcı olamazsınız’ dedim. O an bir kapının daha yüzüme kapandığını anladım” diye belirtti.

Bu olaydan sonra şiddetin daha da arttığını vurgulayan Öztürk, “Onu şikayet ettiğim için daha çok şiddete maruz kalmaya başladım. Artık polise de güvenmediğim için ne olacaksa olsun dedim. Son iki yılda ne ailemden ne onun alisinden ne de polisten yardım istedim. Çünkü biliyordum ki artık yapılacak hiç bir şey yok” sözleriyle çaresiz bırakıldığına dikkat çekti.


AYAKLARIMA KREM SÜRDÜĞÜNDE OĞLUNUN AYIBINI ÖRTMEYE ÇALIŞIYORMUŞ
Aynı zamanda çalıştığını ifade eden Öztürk, “Çalıştığım iş rakamlarla olduğu için en ufak bir hata her şeyi mahvedebiliyordu. 2015’te artık dayanamadım ve işi bırakmak zorunda kaldım. İşi bırakmamla şiddet daha da artmaya başladı. Her gün karşıma silahla gelip beni tehdit ediyordu. Maalesef bugün bana sahip çıkmaya çalışan ailem o zaman yanımda yoktu. Onun ailesine, özellikle kayınpederime her şeyi detaylı anlatıyordum. Buna rağmen mahkemede ‘şiddet görmüyordu’ dedi. Kayınpederimi kendime çok yakın görüyordum. Belki de o süreçte bana öyle geliyordu. 3 yıl cezaevinde kaldıktan sonra şunu fark ettim ki; onların benim için yaptığı hiçbir şey yokmuş. Onlar kendi çocuklarının ayıplarını kapatmak için bana iyi davranmaya çalışıyorlarmış. Ama ben o zaman beni seviyorlar sanıyordum. Eczaneden krem alıp oğlunun yaraladığı ayaklarıma sürdüğü zaman beni sevdiğini sanıyordum. Ama şu an eczaneden ilaç alacağına keşke polise haber verseydi diyorum. Gerçi haber verince de polis bir şey yapmıyor” diye konuştu.

BAZEN İNSANIN BAŞKA SEÇENEĞİ KALMIYOR
İşten ayrıldığında aldığı kıdem tazminatı ve işsizlik parasıyla evden kaçma planı yaptığını anlatan Öztürk, şöyle devam etti: “Buradan para alacağımı sadece çocuklarıma (Oğlu Miraç ve yaşamını yitiren ablasının oğlu Ayetullah) söyledim. Parayı aldığımda Alanya’ya kaçacaktık. Hatta internetten Alanya’da iş ve ev bile araştırmıştım. Her şeyi ayarladım. Biletlerimiz de alınmıştı. Çarşamba günü ağabeyim ve ablam uçakla gidecekti, biz de otobüsle gidecektik. Ama olay pazartesi günü oldu. Çarşamba günü belki çocuklarla anneme gitseydik, ben de dönseydim farklı olurdu. Çok bir şey istemiyordum sadece bir oda bir salon olsun yeter diyordum. Yeter ki gidelim belki bizi bulana kadar 1 yıl geçer o zaman biz de başka bir yer buluruz kaçarız diye düşünmüştüm. Çocuklar da belki o sırada büyürdü. Ama kaçmama fırsat kalmadı pazartesi bu olay oldu. Keşke bu olayı yaşanmasaydı. Ama bazen öyle bir şey oluyor ki insanın başka çıkışı kalmıyor.”

BOŞANMAK İSTEDİĞİMDE AİLEM ENGEL OLDU
Boşandığında kimsenin haberinin olmadığını söyleyen Öztürk, şunları dile getirdi: “Ben kaç kere boşanmak istedim ama aile büyükleri araya giriyordu, ‘o deli, sen akıllısın’ deyip sırtımı sıvazlıyorlardı. Kimse bana ‘deliyle yaşaya yaşaya bir gün sen de delirirsin’ demedi. Herkes ‘düzelir’ dedi. Sonra boşanmamızı anlaşmalı verdik ama duruşmaya geldi ve ‘ben boşanmak istemiyorum’ dedi. Hakim de ‘dalga mı geçiyorsun’ dedi. Boşanmak istemediği için süreç uzadı. Daha sonra hakim kanaat getirdi ve boşanma gerçekleşti. Hiç kimse bilmiyordu, çünkü bilseler engellerlerdi. Ama iyi mi oldu, daha kötü mü oldu bilmiyorum. Evliliğim süresince gördüğüm eziyetin kat be kat üstünü boşandıktan sonra gördüm. ‘Nasıl boşanırsın’ diye beni tehdit ediyordu. Annemi sevdiğimi biliyordu ve ‘anneni arar söylerim’ diye tehdit ediyordu. Ben de ‘annemi arama bana ne yaparsan yap’ diyordum. Şimdi olsa ‘kimi ararsan ara’ derim. Şu üzülmesin bu üzülmesin dedim ama en çok üzülen ben oldum.”

KİMSE GERİDE KALANLARI DÜŞÜNMÜYOR
“Herkesin bir gün öleceği kesin” diyen Öztürk, “Ama geriye kalan kamburu kimse düşünmüyor. Benim üzerimde hayatım boyunca bir kambur olacak. Bir insanın ölümüne sebep olmak kadar acı bir şey yok. Bunun yükü çok ağır. Hakimler, savcılar sanığın geleceğine yönelik hiçbir şey düşünmüyor. Hakimlerin hukuka dayanarak ceza verdiğine de inanmıyorum ama ‘böyle ceza verelim de üzerimden gitsin’ derdindeler. Aslında karar verenlerin insan psikolojisinden çok iyi anlamaları lazım. İnsanların geleceğini düşünmeleri lazım. Örneğin ben şu anda sabıkalı olacağım için hiçbir iş bulamam. Evim yok, param yok, hiçbir şeyim yok. Nasıl bir hayat kuracağım, kimse bunu düşünmüyor. Sadece ‘bu suç işlemiş ceza verelim’ diyorlar” diye konuştu.

KADINLARIN DAYANIŞMASI BANA GÜÇ VERDİ
Cezaevinde kaldığı süreçte kadınlardan gördüğü desteğe vurgu yapan Öztürk, şunları ifade etti: “3 yıl içinde kadınlar benim için çok şey yaptılar. Bilhassa avukatlarım ellerinden gelen her şeyi yaptı. Hiç tanımadığım insanlar bana mektup yazdı ve bu bana çok iyi geldi. Onlarla kendimi daha güçlü hissetim. Aslında ben şu an kendimi daha kötü hissediyorum. O zaman daha güçlü hissediyordum. Şu an sanki mahkeme süreci bitti, bana destek veren avukatlarım, kadınlar dağıldı ve tek kaldım gibi hissediyorum. Şu aşamada daha çok korkuyorum. Başıma gelebileceklerden değil, ama baş edemeyeceklerimden korkuyorum. Bir daha sıfırdan başlamakta bana zor geliyor. Aynı hevesle de hayata başlar mıyım bilmiyorum.”

ÇOCUKLARIM EN BÜYÜK DESTEKÇİM
Çocuklarının kendisinin yaşama tutunma vesilesi olduğunu belirten Öztürk, “Büyük oğlum ‘ben varım, sakın ağlama’ dedi. Onun tek cümlesi benim içimi yaktı. İstedim ki onların kocaman, güzel yuvaları olsun ama olmadı. Yani en azından hem anne hem baba olarak yanlarında olmayı çok isterim. Yetebilir miyim bilmiyorum ama yeteceğime inanıyorum” dedi.

KADIN AVUKATLARIN DESTEĞİ GÜÇ VERMİŞ
Avukat kabininde ilk tanıştığı avukatın Sezin Uçar olduğunu söyleyen Öztürk, şöyle konuştu: “Sezin elimi tuttu ‘Ben buraya avukatın olarak değil, kardeşin olarak geldim. Kardeşinle ne konuşmak istersen benimle onu konuşabilirsin’ dedi. Çok şaşırdım. Benim olayımla ilgili o kadar güzel yorumlar yaptı ki çok şaşırdım. Yani benim ailemin zamanında yapmadığını Sezin yaptı ve elimi tuttu. Sonra Diren Cevahir Şen geldi. Diren abla çok şakacı. Bazen Diren abla gelsin istiyordum. Çünkü Diren abla komiklik falan yapınca bana cezaevinde bir hafta yetiyordu. Ben onu cezaevindekilere anlatıyordum. Bir hafta sonra başka biri geliyordu. Bunlar hep bana bir hafta yetiyordu. Zaten kadınlardan mektup geliyordu. İlk mektubu Mersin’den Nurdan diye bir kadından almıştım. Sanırım gazeteciydi. O kadar güzel şeyler yazmıştı ki şaşırmıştım. Hepsi bana çok destek oldu. Sezin benim avukatımken cezaevine girdi. Avukatım olmasına rağmen görüşemiyorduk orada. Maltada onları gördüğümde dahi izin vermiyorlardı sarılalım. Ben ona ‘yanımda ol ama bu kadar da yakınıma gelmeseydin’ dedim. Neyse ki onlar için dua ettim ve ben cezaevinden çıktığımda onları gördüğümde çok sevindim.”

CEZAEVİNDE TACİZ MEKTUPLARI ALDIM
Cezaevinde erkeklerden taciz mektupları aldığını da kaydeden Öztürk, şunları anlattı: “Normalde orada mektuplar mazgaldan verilir ama o gün görevli kapıyı açıp, siyah bir çöp torbasının içinden mektup verdi. Açıp okuduğumda ‘sana yapılır mı, o adam sana nasıl bunu yaptı’ gibi şeyler yazılıyordu. Aslında onların hepsi belki daha kötüsünü yapmıştır ama orda bile kadınları rahat bırakmıyorlar. Sanırım onlar televizyonda bir olay mı oldu hemen isim soy isim alıp bütün kadınlara mektup gönderiyorlar.”

TAHLİYE OLDUĞUMA İNANMADIM
Son mahkeme kararının kendisi için çok şaşırtıcı olduğunu ve beklemediğini belirten Öztürk, “Tahliye demesine rağmen inanamadım. Mahkeme tutanağını gördükten sonra inanabildim” dedi. Tahliyesinin ardından büyük bir sevinçle cezaevinden uğurlandığını anlatan Öztürk, “Orada bulunan kadınların hiçbiri orada olmayı hak etmiyor. Öyle zor süreçler geçiriyoruz ki kadınlar olarak, başka çare olmuyor. Bir de çok acayip bir şekilde orda umut var. Cezaevinde o kadar çok hayal kuruyorsun ki, o hayallerin hepsi sana umut oluyor orada” diye konuştu.

HAYALLERİMİN PEŞİNE DÜŞMEK İSTİYORUM
Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınlar ne yaşarlarsa yaşasınlar dürüstlükten uzaklaşmıyorlar. Karşısında savcı veya hakim de olsa her şeyi dürüstçe söylüyorlar. Mesela ben her seferinde kayınpederimin ve kayınvalidemin evlat acısı yaşadıklarından dolayı çok üzülüyorum, bunu dile getiriyordum. Kayınpederimin çok iyi bir insan olduğunu dile getiriyordum. Ama bir olaya şahit oldum; eşini öldüren bir adam kendi öz kardeşiyle anlaşıp mahkemede ‘benim yengemle ilişkim vardı’ diyeceksin deyip, olayı namusa getirip indirim almış. O kadar etkilenmiştim ki bu olaydan. Ne olursa olsun insan bu kadar çirkinleşmemeli. Sırf indirim yapılması için yine kadını kullanılıyor. Biz kadınlar daha dürüst oluyoruz. Ceza da alacaksak onurumuzla alalım diyoruz. Aynı benim durumumdan olan birçok kadını cezaevinden tanıdım. Ne olursa olsunlar dürüstlükten vazgeçmediklerini gördüm. Keşke o insan ölmesin diyebiliyoruz. Ama kaç tane erkek bunu diyebiliyor.”

Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı: “Şu an o kadar duygusalım ki. Biri anne dese bile ağlıyorum. Şu an ne yapacağımı bilmiyorum ama cezaevinde kurduğum hayallerin peşine düşmek istiyorum. Cezaevinde adalet bölümünü okumaya başladım. En çok istediğim şey İsveç’e gitmek.”

İlgili haberler
Name’den mektup var: Bana yapılanları anlatmaya ut...

Name Öztürk, evliliği boyunca Kazım Aydemir’in şiddetine ve cinsel saldırılarına uğradı. Boşandı, şi...

Ölmemek için öldürmek zorunda kalan Name Öztürk ta...

Kendisine şiddet uygulayan ve öldürmeye teşebbüs eden Kazım Aydemir’i öldüren Name Öztürk tahliye ed...

Name Öztürk’e 10 yıl hapis cezası verildi

Ölmemek için boşandığı eşini öldürmek zorunda kalan Name Öztürk’ün yargılandığı davada karar verildi...