KADINLARIN CANINA TAK ETTİ: 20 lirayla pazar yapıyoruz, artık AKP’ye oy yok!
Kadınlar cebindeki 20 lirayı kameramıza gösterip “bununla ne alacağım” diye isyan ediyor. Bu yoksulluğun sorumlusunu da iktidar olarak görüyorlar.

31 Mart seçimlerinde Esenyurt ilçesi AKP’den CHP’ye geçti. Bu devir teslim ile AKP’nin, 1 milyar lira borç bıraktığı ortaya çıktı. CHP’li Başkan Kemal Deniz Bozkurt “paranın nereye gittiği, nerede olduğu belli değil” derken özellikle işçi yurttaşların ve emekçi Suriyeli mültecilerin yaşadığı Esenyurt yoksulluk içinde. Neredeyse 800 bin nüfusa sahip Esenyurt’ta belediyenin paraları belli ki Esenyurt halkı için harcanmamış. Gazetemizin İnternet sitesi için görüntülü haber yapmak üzere Esenyurt’u kamerayla dolaştık. Bir pazar girişinde kadınlarla konuşuyoruz. Kadınlar cebindeki 20 lirayı kameramıza gösterip “bununla ne alacağım” diye isyan ediyor. Bu yoksulluğun sorumlusunu da iktidar olarak görüyorlar. Daha evvel AKP’ye oy veren kadınların tercih değiştirmesindeki temel etken de yoksulluk. Bununla mücadele edilmediğini düşünüyorlar.

‘17 SENE AKP’YE OY VERDİK HİÇBİR İCRAAT GÖREMEDİK’
Önce AKP seçmeni bir kadınla görüşüyoruz, bugüne dek hep AKP’ye oy vermiş bu seçimlerde de AKP’ye verecek oyunu. Ona göre ‘Erdoğan’ın hakkı yenmiş’. Seçimleri konuşurken asla Yıldırım’dan bahsetmiyor, sanki aday Yıldırım değil, Erdoğan. Neden AKP’ye oy verdiğini geleneksel açıklamalarla yanıtlıyor. “Benim bütün sülalem AKP’ye oy verir ben de o yüzden veriyorum. Erdoğan’ı çok seviyorum. Erdoğan’ın oyunu çaldılar. Bu ekonomik kriz Erdoğan’ın üzerine oynanan bir oyun. Kimlerin yaptığı belli, ortalıktaki insanlar yapıyor. İnşallah Erdoğan kazanır yine”. Bugüne kadar neden şaibe olmadı da şimdi oldu soruma yanıt alamıyorum. Çocuklarının eğitimindeki değişiklikten bahsediyor, “Benim 6 çocuğum var, çocuklarım bir defter içinde üç ders çalışırdı şimdi kitapları önünde.” Kendisine memleketteki eğitimin durumunu soruyorum hazır konuyu kendisi açmışken, çocuk işçiliğin AKP döneminde arttığını, eğitimdeki niteliksizleri hatırlatıyorum. “Onu bilemem, ben AKP’liyim” diyor. Banyo lifi satarak geçiniyor ancak geçinememesinde iktidarın sorumluluğu olduğunu düşünmüyor.

17 SENE AKP’YE VERDİK ARTIK VERMİYORUZ
Sohbet sırasında bir başka kadın geliyor yanımıza. O da 17 sene boyunca AKP’ye oy vermiş ancak son seçimlerde İmamoğlu’nu desteklemiş, bu seçimlerde de öyle yapacak, ‘canına tak eden’ sorunları şöyle sıralıyor, “Önceden 17 sene AKP’ye verdik hiçbir icraat göremedik. Anca betonlaştırdı, rant yaptı, ormanlarımız, köylerimiz, işçilerimiz, çiftçilerimiz, memurlarımız bitti, gazeteciler avukatlar içeride. Daha sana ne diyeyim. Çok suçları. Artık bunların örtünecek yanı kalmadı.” değişim olsun diye İmamoğlu’ya oy verdiğini tekrar vereceğini söylüyor, “O da vatandaş. Hep bir insanın yönetimi altında olunsun istemem. Hep kendilerine, hep kendilerine. Baktık yandaşları zengin oluyor, olan garibana oluyor. Hiçbir fakire sahip çıkmıyorlar. Kardeşi kardeşe kırdırdılar. Artık bu toprakların yenilenmesini, değişmesini istiyorum. Artık bu millet akıllarını başına toplasın, üniversiteyi bitiren çocuklar işsiz. Emeklilerin durumu da öyle. Yıllarca emek vermişler, aldıkları ne? İkramiye veriyor bayramda sonra zam yüklüyor geri alıyor verdiğini. Faturalar almış başını gitmiş. Halkı gördükleri yok. Artık keriz sanmasınlar insanları, bunları duysunlar!”

KÜSKÜN SEÇMEN HÂLÂ KÜSKÜN
Kameramız elimizde dolaşmaya devam ediyoruz. Kadınlarla sohbet etmek istiyoruz. Muhabbetimiz İmamoğlu’nun kazanacağından emin olan bir başka isim ile devam ediyor; “Halk kazanacak, pes etmeyin yani, susmayın, korkmayın” diye çağrı yapıyor. Ve AKP’nin tekrar kazanmaya çalıştığı ‘küskün seçmenler’den ikisine rastlıyoruz. İki kadın kol kola pazardan geliyor. Röportajı dinlerken onlara da soruyorum ne yapacaklarını. Yıldırım’a vermeyeceğini söylüyorlar ama konuşmak istemiyorlar da bir yandan, sonra anlatmaya başlıyorlar: “Bana sorarsan ben hiçbirisine vermeyeceğim. Bizim Türkiye’yi yabancılar bitirdi. Biz aç kalmışız. Bakın (elindeki bir kilo domatesi ve az miktardaki biberi gösteriyor) 20 liraya gittim sadece bunları alabildim. Baştakiler düzeltsin bunu. Bugüne kadar verdim ama artık vermeyeceğim.”

‘BU BAŞÖRTÜYÜ BANA AKP TAKMADI’
Genelde konuştuğumuz kadınlar türbanlı, uzaktan bir türbanlı kadın daha yaklaşıyor yanımıza, o da bugüne dek çok AKP’ye oy vermiş ama şimdi CHP standında çalışıyor: “AK parti gitsin diyorum. Bugüne kadar verdiğim oylara lanet olsun. Özellikle bu seçimde gördüm. Kazanıldığı halde ellerinden alındı mazbata. Belediyelerin soyulduğu ortaya çıktı bir bir. Seçim çalışmasında görüştüğüm bir kişi ‘kim bana para verirse ona oy veririm’ dedi. Bu adam niye oyunu satsın. Açlıktan satıyor.”
Bir taraftan da Selahattin Demirtaş’ın içeriden çıkmasını istediğini söylüyor, “Selahattin Demirtaş niye içeride niye? Çünkü onun dışında ona başkaldıran yoktu. Herkes susuyor ya. Yeter susmayın artık ‘dur’ deyin.”
AKP’li kadınlarla görüşüp görüşmediklerini soruyorum kendisine, “Neden görüşmeyeyim” diye çıkışıyor: “Benim başımdaki başörtüyü görüp AKP’li sanıyorlar. Bu başörtüyü bana AKP takmadı. Benim kuranımı, dinimi AKP bana getirmedi. Bunun arkasına saklanmaktan vazgeçsinler.”

ÇOCUĞUNU 15 TEMMUZ’DA KAYBEDEN ANNE: HAKKIMI HELAL ETMİYORUM
Bir başka türbanlı kadın da yanımızda, “Adam 3 aydır mazbatasını bekliyor. Bizim verdiğimiz bir hak bu. Halk seçti ama elinden alıyorlar. Bence bu çok haksızlık. O adama haksızlık yapıldı. Seçimler iptal edildiğinde herkes ayaklanıp oyunun arkasında dursaydı mazbatayı geri alamazlardı.”
Sohbet ettiğimiz kadının çocukları inşaatlarda çalışıyor ve boyacılık yapıyorlar. Bir çocuğunu 15 Temmuz darbe girişinde kaybettiğini anlatarak şöyle diyor: Siz emir alan er annelerinin acılarını hiç yaşadınız mı? Ateş düştüğü yeri yakar. Her bayram o anneler çocuklarının son gömleğini kokluyor. Hiçbirine hakkımı helal etmiyorum benim gibi nice anneler var.”

20 LİRAYLA PAZAR YAPIYORLAR
Mikrofonumuz Esenyurt’un nabzını ölçüyor. Kadınlar ceplerindeki paraları kameramıza göstererek tepkilerini dile getiriyor. Bir başka kadın yine geçerken cebindeki 20 lirayı çıkartıp öfkeyle gösteriyor; “Bununla pazara gidiyorum. Benim beyim emekli. Çocuklarım işsiz. Sayın Cumhurbaşkanı bunu duysun. Fatura mı verelim, boğaz mı geçindirelim? Tenceremiz kaynamıyor. 20 lirayla pazara gidiyorum böyle bir şey olur mu?”
O sırada yanımızdan Kürt bir kadın geçiyor, kocasının engelli olduğundan, geçinemediğinden kendisine yardım dahi verilmediğinden bahsediyor. O da cebindeki 20 lirayı gösteriyor: “Yok, bu 20 lira var sadece. Bizim durumumuz yok.”

ÖFKEYİ SURİYELİLERDEN ÇIKARTIYORLAR!
Konuştuğumuz kadınlar, ellerindeki 20 lirayla çocuklarının karnını doyurma telaşında. Yaka silkerek verdikleri yanıtlarda değişim istedikleri, ferahlamak istediklerini söylüyorlar. Medyaya o kadar güvenini kaybetmişler ki sürekli arada hangi kanal olduğunu, söylediklerinin eksiksiz yayımlanmasını istediklerini dile getiriyorlar. Bir de Suriyeli mültecilere dönük nefret söylemi hakim. Bir yandan tüm yoksulluğun sorumlusu AKP görülürken bir yandan da Suriyeliler görünüyor. Öfkelerini de hemen yanı başındaki Suriyelilere yöneltebiliyorlar!

İlgili haberler
AKP’ye oy veren işçi de ‘Burada haksızlık olduğunu...

Tekstil işçisi Gülsüm ve evde parça başı iş yapan Aysel. İki emekçi kadın. İkisi de 31 Mart seçimler...

AKP’nin mahallelerdeki seçim çalışmaları: İftira,...

Pendik’ten kadınlar, belediyeden aldıkları sosyal yardımların 31 Mart sonrasında kesildiğini, yetkil...

İstanbul’u almak için cenneti pazarlıyorlar

Kuran sohbetinde kadınlarla buluşan bir ‘hoca’nın söylediklerini din istismarının boyutunu ortaya ko...