İstismarı görmeyen iktidarın tepkisi ‘hamilelik’ üzerinden
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü Manisa Akhisar’da 19 yaşındaki kadına dönük şiddetin yalnızca ‘hamilelik’ üzerinden ele alınmasını değerlendirdi.

Manisa Akhisar’da yaşayan 19 yaşındaki S.N.A’nın dini nikahla birlikte yaşadığı 37 yaşındaki Yılmaz Akman tarafından sokak ortasında darbedilmesine ilişkin iktidardan gelen tepkiler tartışma yarattı. 2024’ün başından bu yana yüzlerce kadın katledilirken kadına yönelik şiddet haber ajanslarının günlük rutinine dönüştü, iktidarın Akhisar’daki şiddet olayına tepkisi mağdur kadının hamileliği ve çevredekilerin şiddete karşı sessizliği üzerinden oldu.

Şiddet gören kadının 14 yaşında evlilik adı altında istismara maruz bırakılması, buna ilişkin kadının daha önce yaptığı şikayetlerin yanıtsız kalması konusunda hiçbir değerlendirme yapmayan AKP Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından paylaşım yaparak “Sokak ortasında eşi tarafından darbedilen hamile bir anneye yönelik şiddeti lanetliyoruz. Kadına yönelik şiddet yasal olarak suçtur; ahlaki olarak da insanlık dışıdır. Bu şiddeti engelleme imkanı varken seyredenlerin durumu da vahimdir” ifadelerini kullandı.

Tepkiler üzerine konuyla ilgili açıklama yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise şiddet faili Yılmaz Akman’ın tutuklandığını duyururken “Kadına karşı şiddet konusunda sıfır tolerans ilkesiyle hareket ediyor, şiddeti amasız, fakatsız kesin bir şekilde reddediyoruz” dedi.

19 yaşındaki kadına yönelik şiddet Akşam, Hürriyet, Posta gibi iktidara yakın gazetelerin birinci sayfalarına da benzer çerçevede taşındı.

"HAMİLELİKLE EŞİTLİK İKİNCİ PLANA İTİLİYOR"

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, bu yaklaşımdaki sorunun iktidarın kadına ideolojik bakışıyla ilgili olduğunu vurgulayarak “Bir kadın anne değilse, hamile değilse şiddet görebilir mi? Evlenmemiş bir kadın katledilebilir mi? Biz kadına şiddeti önleyen İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması nedeniyle bu haldeyiz” tepkisini gösterdi.

Türkiye’de son 8 ayda 300’e yakın kadının katledildiğini hatırlatan Güllü, “Sadece bir kadının katledilmesi bile yeterince acıyken burada hamilelik ve annelik vasfı öne çıkarılıyor. Anneliğin kutsallığı üzerinden cinsiyet eşitliği ikinci plana atılıyor” dedi.

Şiddete maruz kalan kadının 14 yaşından beri evlilik adı altında istismara maruz kalmış olmasının tartışılmıyor olmasına da tepki gösteren Güllü, “Kadın 14 yaşından itibaren şiddet gördüğünü söylüyor. 14 yaşındaki bir çocuk dini nikah adı altında istismara maruz kalmış. Bu konuda yardım da istemiş ancak kimseden yanıt alamamış. Hamileliği sırasında fiziken uğradığı zarar, çocuğunun önündeyken şiddete uğramasının çocukta ve annede yarattığı psikolojik zarar ayrı ayrı düşünülmeli ancak bunların tümü bütünlüklü değerlendirilmeli. Kadına şiddetin bir bütün olarak ele alınması gerekiyor” dedi. Güllü, evlilik adı altındaki çocuk istismarı önlenmediği, kadını sadece kutsal aile yapısının üreme vasfı üzerinden değerlendiren anlayış değişmediği müddetçe sorunların süreceğini de anlattı.

"İSTİSMARIN DA SORGULANMASI GEREKİR"

Aile Bakanlığının acil önlemleri konuşması gereken yerde AKP Sözcüsü Çelik’in hamilelik üzerinden açıklama yaptığına dikkat çeken Güllü, “Biz sadece hamileliği tartışıyoruz. Burada istismarın da sorgulanması gerekir mesela. Her gün kaç kadın katlediliyor, biz her birinde ‘Hamile miydi?​’ diye mi soracağız? Kadına şiddette bakacağımız şey resmi nikah olup olmaması, kadının yaşı vs. olamaz. Mesele kadınların anayasal güvence altına alınmış olan yaşam haklarının güvenceye alınmasıdır. İktidar da buradan doğal sorumluluğunu hatırlamak zorundadır. Bu iktidar kadınların yaşam haklarını korumuyor” dedi.

Şiddet anında bölgedeki insanların sessizliğine ilişkin tepkileri de yorumlayan Güllü, Kadir Şeker davasını hatırlatarak “Şiddete müdahale ederek kurtarma yöntemi… Biz şiddete karşı Alo 183 Yardım Hatlarının bilinirliğini yaygınlaştırmadığımız müddetçe ya da şiddet nedeniyle karakola müracaat eden kadının sorununu çözmek üzere kolluğu görevlendiremediğimiz müddetçe, kovuşturma sürecini doğru takip etmediğimiz müddetçe ayrımcı tutum devam edecek” dedi.

"YILLARDIR EŞİTLİK DİYORUZ"

İktidarın kadını kendi ideolojik çerçevesinde görmek istediği gibi gördüğünü vurgulayan TKDF Başkanı Güllü, “Halbuki biz eşitlik diyoruz. Yıllardır bunu anlatmaya çalışıyoruz. İktidar hâlâ kadını aile içerisinde konumlandırıyor. Kız çocuklarına doğduğu andan itibaren 18 yaşına kadar devletin korumasıyla herhangi bir erkek tarafından tecavüz edilmediği, kız çocuklarının eğitime ulaşmaları için gerekli önlemlerin alındığı, sonraki süreçte yüksek eğitim için barınma sorunu da dahil ihtiyaçlarının karşılandığı, istihdama geldiğinde onurlu bir şekilde çalışabildiği, eşit işe eşit ücret alabildiği; kreş, süt izni hakkının sağlandığı, bakım yükünün üzerinden alındığı bir formun bütüncül olarak uygulanması gerekiyor. Bu süreçlerden hiçbirini Türkiye’de göremiyoruz. Kamu kreşleri, sığınmaevleri kapatılıyor hatta. İktidarın kadın politikasından söz etmek mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Fotoğraf: MA

İlgili haberler
‘Kadına yönelik şiddete ve istismara sessiz kalma!...

KOÜ Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi 25 Kasım’ın ardından peş peşe yaşanan şiddet, taciz ve i...

Manisa'da şiddete uğrayan S.N.A.: 'Cezaevinden çık...

Manisa'da sokakta şiddet gören S.N.A. (19), "Daha önce de şiddet gördüm ancak çocuğum için göz yumd...

Sevilay Karlı'nın ailesi: 'Adalet istiyoruz, sesim...

Boşandığı erkek tarafından öldürülen Sevilay Karlı davasının ilk duruşması 9 Mayıs'ta görülecek. Sev...