İskenderun’da bitmeyen tedirginlik: ‘Artık talebim bile yok’
Depremden sonra devletten hiç yardım alamadığını söyleyen Emire, ‘Hiçbirinden destek alamadık. Kızılay'da erzak sırasına girdik, gene hiçbir şey alamadık. Yazılmamıza rağmen hiçbir şey gelmedi...’

İskenderun’un tepelerinden birinde Esentepe’de çadırlar iki katlı evlerin önüne, sokağa kurulmuş durumda. Kimi evlerin bahçesinde, kimi arabaların geçtiği yolun üzerinde. Yolun üzerinde naylonla kaplı, derme çatma bir çadırın önünde kadınlar oturuyor, sohbet ediyor. Yaşlı bir kadın tekerlekli sandalyede battaniyeye sarınmış oturuyor, Arapça mırıldanıyor. Naylon çadırın önünde oturan kadınlardan 55 yaşındaki Emire Çalışkan, doğma büyüme İskenderun Esentepeli. Doğduğu büyüdüğü eve girmeye korkar halde. Üç aile evin bahçesindeki çadırda kalıyorlar. Annesi deprem sırasında aşağı indirilirken merdivenin ortasında donup kalıyor ve o günden sonra durumu gittikçe kötüleşiyor. Annesi yürüyemediği için merdiven indirip çıkaramıyorlar.

“Biz şimdi her şeyimizi annemize adamışız” diyor Çalışkan. “Gezmeleri de unuttuk, yürümeyi de unuttuk, bir tek anneme odaklanıyoruz şimdi. Çünkü çok ilgiye ihtiyacı var. 70’in üstü yaşında. Çıkaramıyoruz duşa annemi. Bez bağlıyoruz depremden sonra” diye anlatıyor.

Depremin ardından annesini eve alabilmişler ama gerçekleşen bir sallantıda annesini indirmekte çok zorlanmışlar, battaniyelerle indirmeye çalışmışlar. Ondan sonra “eve çıkarmayacağız artık” demişler.

‘HER GÜNÜMÜZ AYNI’

Depremin üzerinden 40 günden fazla geçse de bu yana kadar sadece iki kere annesini yıkayabilmişler. Onu da komşusunun yer banyosunda, yine sallanır mıyız korkusuyla.

Bir günün nasıl geçtiğini ise şöyle anlatıyor: “Bütün gün çadırı topla, önce annemin kahvaltısı, üstünü başını değiştirme, sonra yeğenim Arel’e, sonra kendimize kahvaltı hazırlıyoruz. Bütün gün öyle geçiyor. Her gün aynı, hiçbir değişiklik yok.”  Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından annesinin durumu için hiç arayan soran olmadığını söyleyen Emire Çalışkan, annesinin sürekli bakıma ihtiyaç olduğunu söyledi.

Evlerine girip çıkıyorlar gün içerisinde ama korkuları sürüyor: “Şimdi bir sallantıda bile ödüm kopuyor. Dama bile cesaret edip çıkamıyorum. Banyo yapacağım yapamıyorum. Kardeşim yanımda duruyor, geçen ben geçtim banyoya başlayacağım, bir şey düştü. Çığlık attım, ‘Ne oluyor?’ dedim. Kardeşim yan tarafta bir şey düştüğünü söyledi. Dedim ‘yalan söyleme.’ Bir şey yok, devam et dedi. Bitirene kadar hemen nasıl yıkandım, nasıl giyindim bilemedim. Sürekli tetikteyim, oturmuşken bile sallandığım zaman ödüm kopuyor.”

Kimliklerini gösteriyorlar cebinden çıkarıp, hep yanlarında taşıyorlar çünkü “Artık her şey olabiliyor, o yüzden her şeyimiz hep yanımızda.”

‘HİÇBİR YARDIM ALAMADIK’

Yapı denetimine gelindiğinde binalarına az hasarlı raporu verilmiş, kimlik bilgileri alınmış ancak Hane Başı Destek Ödemesinden henüz faydalanamamışlar. Emire Çalışkan, babasının emekli maaşı ile geçindiklerini; yetmese bile yettirmeye çalıştıklarını söylüyor.

Ne muhtarlıktan ne kaymakamlıktan yardım alamadığını söyleyen Emire, “Hiçbirinden destek alamadık. Kızılay'da erzak sırasına girdik, gene hiçbir şey alamadık. Yazılmamıza rağmen hiçbir şey gelmedi. Esentepe’yi adam yerine koymadılar ki buradaki büyük insanlar. Yok burada yıkım yok, ihtiyaç yok diyerek gelen yardımları başka yerlere gönderdiler. Bunca tır gelmiş, hiçbir şey alamaz mısın?” diye tepki gösteriyor.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
DAYMER Başkanı Aslı Gül: Halen tarak, ped bulamaya...

Kız Kardeşlik Köprüsü ile Hayatı Yeniden Kuruyoruz kampanyamız kapsamında deprem bölgesinde kadınlar...

‘O sokakları bir daha yürüyemeyeceğiz’

İskenderun'dayız. Depremin yarattığı yıkımın ardından insanların yaşamını sürdürmek için ihtiyaç duy...

Depremzede çocuklar Tuzluçayır'da sanatçılarla bul...

Ankara'nın işçi, emekçi mahallesi Tuzluçayır'da bu hafta sonu deprem bölgesinden gelen çocuklar ile...