Hastane temizlik işçileri: ‘Kurşunların arasında ateşin içinde gibiyiz’
Sağlık alanının en görünmezleri hastanede çalışan temizlik işçileri. Kadrolu, sözleşmeli, taşeron ayrımları yaşarken bir de ücretten sosyal haklara kadar en riskli grupta yer alıyorlar.

Sürekli hijyen, dezenfeksiyon, bulaş konuşurken temizlik işçisini sağlık ekibinin dışında saymak sadece bizim ülkemize has bir şey olsa gerek. Oysa koruyucu ekipmanlar içinde “Sizi ayakkabılarınızdan tanıdım” diyen bir kovid-19 tedavisi gören hastanın sözlerinden de anlaşılacağı gibi hastane ve tüm sağlık ve sosyal hizmet kurumlarında çalışan temizlik işçileri hem çalışma sürelerinden kaynaklı, hem de hasta odaları ve atıkları ile en sık ve uzun sürelerle temas edenler olarak en riskli grupta yer alıyorlar desek yanlış olmaz. Ancak tüm çalışanlar, sağlıkta performans yönetimi ve kadrolu, sözleşmeli, taşeron ayrımları nedeniyle tepeden tırnağa ayrımcılıkla karşı karşıyalar. Bu ayrımcılıklarda elbette en çok mağdur olanlar da ücretten sosyal haklara kadar en riskli grupta yer alan temizlik işçileri, özellikle de kadın temizlik işçileri…

İzmir’de bir kamu hastanesinde görüştüğümüz, temizlik alanında görevli kadın sağlık işçileri hâlâ kendilerine test yapılmadığını, koroyucu ekipmanların en kalitesizinin kendilerine verildiğini, dönüşümlü çalışma uygulanmadığını ve günde 12 saat çalışmanın çok yorucu olduğunu söylediler. İşe gidip gelirken toplu taşıma araçlarında virüs taşıma ihtimallerinin olduğu için servis konulması gerektiğini belirten kadın işçiler, özellikle sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemde sabah işe giderken, ıssız sokaklarda tedirgin olduklarını ifade ettiler. Salgın sürecindeki çalışma koşullarını kadın işçilerden dinleyelim...

‘BİZE HİÇ TEST YAPILMADI’
GÜLŞEN: “Bizlere hiç test yapılmadı, koruyucu ekipman geliyor ama bize 3. sınıf kalite veriliyor. Dönüşümlü çalışma saati bize uygulanmadı. Şefimiz bize ara ara izin verdi; toplam 3 kere, 1’er gün. Servis ayarlanmadı; toplu taşımayla gidip geliyoruz; belki taşıyıcıyız. Hem de daha hava aydınlanmadan yola düşüp sokağa çıkma yasaklarında, tamamen ıssızlaşan yollarda yalnız yürümek zorunda kalmak endişe verici. Ayarlanan kalacak yer var; bir otel; ama yetersiz; ailelerimize bulaştırmamak için kendimiz önlemler alıyoruz. Ben evde salonda yatıyorum. Ayrıca hâlâ serviste bile sağlık çalışanı ayrımı yapılıyor sorumlu hemşireye hediye kazak vermişler; biz personellere verilmedi. Biz daha kendi içimizde bir olamamışken bunu ülkemize nasıl dile getireceğiz. Maske aparatı verdiler hemşirelere; ama onlar bize “Size şefiniz versin” diyor. Serviste kendi ekibimizde bile birlik, biz yok… üzücü…”

‘SİZİ AYAKKABILARINIZDAN TANIYORUM’
YELİZ: “12 saat çalıştık. Pandemi zor bir süreç; pandemi servisi zor, bu yüzden 12 saat çok ağır geldi. Hasta sayısı fazla ve bir serviste iki kişiydik. İlkin kurban gibi hissettim kendimi, “Neden ben” diye; daha sonrasında “Bu virüs her yerde karşıma çıkabilirdi, sevdiklerime çocuklarıma, anneme, babama bir şey olabilir, orada yatan ben ya da yakınım olabilirdi; o yüzden fedakarlık yapma zamanı” diye düşündüm. Mesela hasta yakınları hastaneye bile gelmekten korkarken biz bu virüsün tam da içindeydik. Bir arkadaşım “Kurşunların arasında ateşin içinde” gibiyiz demişti, gözlerimiz doldu.

İlkin sağlık çalışanları alkışlandı fakat sonrasında hastanede çalıştığımızı duyanlar böyle kendilerini geriye çekmeleri bizi üzdü. Apartmandaki komşular ya da otobüse binince kartımızı gören kişiler bizden kaçtı. Güzel anılar da oldu; hasta odalarına uzaylı gibi giriyoruz; bir hasta “Sizi ayakkabılarınızdan tanıyorum çok teşekkür ederim hakkınızı helal edin” dedi, çok duygulandım.”

HEMŞİRE DOKTOR ODALARI DA 2 SAATTE BİR TEMİZLENİYOR
ESİN: “Baya yoğun dönemler geçiyor; hazırlanmak ekipmanları giymek başlı başına sıkıntı; en az 10 dakikamızı alıyor, sonra işe başlama önceliğimiz; hemşire ve doktor odaları oluyor; en az 2 saatte bir oralar siliniyor. Mümkün oldukça hasta odalarında fazla kalmamaya özen gösteriyoruz, hastalardan mümkün oldukça uzak durarak işimizi yapmaya çalışıyoruz. En çok hasta taburculukları ya da entübe olan ya da ex olan hastaların odalarını dezenfekte etmekte zorlanıyoruz. Aslında her odaya girerken elbet korkarak çekinerek giriyoruz; tek korkumuz bizlere de bulaş olursa; ailemizi de bu sıkıntıya sokarız diye korkuyoruz. Hemşire ve personel de aynı sıkıntıda; fakat tek fark biz bir odaya girdik mi içeride kalma süremiz daha fazla ve bazı hastalar maskesiz odanın her yerinde dolaşıyor ve bizlerin söylemlerini dikkate almıyorlar. Ve bizler tuvalet, çöpler gibi hasta atıklarının temas ettiği yüzeylerle yakın temastayız hep.”

KRONİK HASTA, DİLEKÇESİ KAYIP
GÜLLÜ: “Ben pandemi servisine gelmeden önce de her serviste çalıştım. Kadın doğumda çalıştım; orada da şüpheli hasta vardı; doğru düzgün koruyucu ekipmanlar yoktu; sonradan verdiler. Ama dediğim gibi her serviste çalıştım, sadece bir maskeyle odalara girdim çıktım. Üstelik kronik hastalıklarım da var. Akciğer rahatsızlığım var astım, KOAH başlangıcı, zatürre geçirdim, bronşit geçirdim, bronşektazi , pnomon , psidomanas bunların hepsi var. Raporum da yazılı bunlar; bu kullandığımız deterjanlara da alerjim var; hatta bu işi yapmamam gerekiyor, ama ben yine de yapıyorum. Şeflerin elinde de raporum var. Başhekimliğe dilekçe yazıp vermem söylendi, yazdım verdim ama dilekçeyi ortadan yok etmişler. Bu soruna dair sendika temsilcimizle de görüştüm, sendika aracılığıyla iş sağlığına gideceğim.”
İlgili haberler
‘İşten atılma korkusu olmadan çalışmak istiyorum’

‘1 Mayıs dolayısıyla ben de taleplerimi dile getirmek istiyorum; İş yerimizdeki kreşin ücretsiz olma...

Hastanede çalışan temizlik işçisi: Biz görünmez gi...

Pandemi sürecinde hastanede çalışan temizlik personeli bir kadın, asgari ücretle, riskle burun burun...

Hastane biz taşeron işçilere maske ve dezenfektan...

Biz hastanede çalışan taşeron işçiler savunmasız ve tedbirsiz çalışıyoruz. Kronik hasta olmama rağme...