Fındıklı’da gencinden yaşlısına en büyük dert geçim
Kendi de çiftçi bir ailenin kızı olarak yetişen Öğretmen Zeynep Karaman birkaç haftasını geçirdiği Rize Fındıklı’da kadınlarla sohbet etti. Karaman izlenimlerini Ekmek ve Gül’e yazdı.

İzmir’den tatil için gittiğim Rize, Fındıklı, Meyvalı köyünde 21 gün kaldım. Çiftçi bir ailenin çocuğuyum ve gittiğim köyde üç nesildir tarımla uğraşan kadınlarla konuştum. Öğretmen olmaktan kaynaklı belki de yöre halkıyla çok kolay kaynaştım. Özellikle üreticililerden yaşlı kadınlar çok şey anlattı bana…

‘HALK YOKSULLAŞIYOR, YARDIMLAŞMA ESKİSİ GİBİ DEĞİL’

“Eskiden bu kadar yoğun çay yoktu daha çok fındık ile geçimimizi sağlar hayvancılık da yapardık, evdeki kadınlar olarak sabah çok erken kalkar ahırdaki büyük baş hayvanların sütünü sağar ihtiyaçlarını giderirdik, sonrasında tavuklarla ilgilenir yumurtalarını alırdık, acele ederdik ki çocuklar uyanmadan kahvaltı hazırlayalım, onları okula gönderelim. O dönemlerde üç kuşak bir arada olurduk, bostan işlerimizi yapar mevsimine göre tarım işlerini hallederdik. En güzeli hâlâ özlemle anarım, hemen her akşam birimizin evinde toplanır sohbet ederdik, fakirlik vardı evet yoksulduk ama gerçekten mutluyduk, borç derdi yok kredi kartı yok banka yok elimize ne geçerse onla yetiniyorduk. Zamanla çay tarımı artmaya başladı, para yüzü gördü halk, çok az sürede insanlar değişti, para derdine düştü, ekonomik olarak geçinebilmesine rağmen göç vermeye başladı. Daha önceleri eşlerimiz gurbete giderlerdi ama bu sefer daha fazla kazanmak için büyük şehirlere göç etmeye başladılar. Toplum ayrıştı artık çay ve diğer tarım ürünlerini sahipleri yapmamaya başladı, çayın toplanmasını daha önce Gürcistan’dan gelen kaçak işçiler yapıyordu, 1-2 yıldır Türk parası hızlıca değer kaybettiği için Gürcüler gelmemeye başladı, o boşluğu yine kaçak işçi olarak Afganistan’dan gelenler aldı. İmece dediğimiz yardımlaşma artık kalmamıştı.”

‘ÖZEL ZEKTÖRÜN İNSAFINA BIRAKILDIK’

Benle aynı kuşak olan yanı orta yaşlardaki kadınlarla yaptığım sohbet daha bir ilgilimi çekmişti: “Bizler de eskiyi az da olsa hatırlarız çocuktuk ve kuzenler hep beraber oynardık, hani o eski oyunlar var ya koşuştururduk, genç olduk bir kısmı il dışına giderek yaşamlarını başka şehirlerde sürdürdüler, bizler ailemizin bıraktığı yoldan devam etmeye başladık, çay-kivi-fındık-arıcılık- yeni yeni likapa (yaban mersini) gibi ürünler yetiştiriyoruz ancak çok fazla ürün ile ilgilendiğimiz için hemen hiçbirinden iyi bir gelir elde edemiyoruz. Ayrıca son 15 yıldır iktidarın tarım politikasıyla da ekonomik gerileme yaşadık, hatta bir kısım aile yoksullaşmaya başladı, 2006 yılında FİSKOBİRLİK fındıktan elini çekti, fındık özel sektöre kaldı. Üreticiler fındık bahçelerin bir kısmına çay ekti, bir kısmını bıraktı. Çayın geliri fena değil ancak yine devlet çaydan elini çekiyor. Özel sektör fabrikalarının fiyat vermesini sağlamak için Meclise önerge verildi. Önerge tepkilerden dolayı geri çekildi.”

‘GELECEĞİMİZİ GÖREMİYORUZ’

Genç kuşak ise daha çok okumak için çaba gösteriyor. Sayıları azımsanmayacak kadar olan üniversite mezunu gençler işsizlik ile de baş başa kalıyor. Bakış açıları, ufukları açık olan gençlerden biri ile devam ediyoruz sohbete: “Çevremize önem veriyoruz ama Karadeniz ve ülkenin her yerinde HES dolup taştı. Karadeniz’de sadece Fındıklı da HES kurdurmadık ancak ne yaptılar ettiler dereleri betona çevirdiler, sözde dere ıslahı adını verdikleri bu çalışma aynı zamanda da ileride faciaların devamını getirecek çalışmalardır. İş yok, iş olsa da asgari ücret. Her geçen gün alım gücü düşüyor, iktidar sürekli zam yaparak hepimizin yoksullaşmasını sağlıyor, enflasyonu dış güçlere bağlıyor, savaşa bağlıyor, kadın cinayetleri, çocuk istismarları, talanlar, mezhep ayrımcılığı yapıyor, hukuk yok, devleti dolandıranlar yargılanmıyor. Ülkedeki gençlerin büyük bir kısmı başka ülkelere gitmek istiyor, çalışanlar da mutsuz, intiharlar çoğaldı, depresyonlar arttı, kısacası mutsuz insanlarız, önümüzü göremiyoruz.”

Bu kadar güzel bir bölgede son tablo mutsuzluk olarak görülüyor, ben her şeye rağmen insanların candan davranışları, hoş sohbetlerini gördüm, kadın erkek ayrımı olmayan derelerde, denizde herkesin bir ara da yüzdüğü, sokaklarda hep beraber eylemeler yaptığı Fındıklı ilçesinde sosyal, kültürel faaliyetler oldukça fazla.


İlgili haberler
Fındık işçiliği yapan kadınların tek hayali ‘geçim...

Fındık zamanı fındık işçileriyle hareketleniyor Ordu. Ordu’da yaşayan ya da başka illerde yaşayıp Or...

Fındık üreticisi ve işçisi kadınlar: Tarım yeniden...

Rize’nin fındıklı ilçesinde yaşayan ve yevmiyecilik yaparak geçimini sağlayan fındık işçisi Havva Ka...

Ukrayna’dan Rize Fındıklı’ya gelen kadınlar: Yakın...

Ukrayna’daki savaştan kaçıp Rize Fındıklı’ya gelen Lyubov Vbitskaya, annesi Valentina Alexandra ve O...