EŞİK: Nafaka hakkına dokunmak da şiddet biçimidir
Süresiz nafaka hakkını hedef alan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ı eleştiren bir açıklama yayımlayan EŞİK, nafaka hakkına göz dikmenin de bir şiddet biçimi olduğunu hatırlattı

Nafaka hakkını kısıtlamayı dile getiren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ı eleştiren Eşitlik İçin Kadın Platformu-EŞİK, iktidarın bu planı uzun süredir düşündüğünü ve dile getirilen uygulamanın da bir şiddet biçimi olduğunu söyledi.

EŞİK, Göktaş’ın dile getirdiği uygulamayı iktidarın uzun süredir planladığını vurgularken “Zira nafaka hakkının sınırlandırılması iktidarın seçim sonrasına ertelenen bir ‘seçim vaadi’ idi. Esasen kadın haklarına dair birçok konuyu tartışmaya açan 2016 TBMM Boşanma Komisyonu Raporunda yer alan, o tarihten bu yana raftan bir indirip bir kaldırılan başlıklarından biriydi” dedi.

EŞİK’in açıklamasında Medeni Kanun’un 175. maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde yoksulluk nafakasının süresiz olduğunun belirtildiğine ve kadının çalışması ya da başka kaynaklardan geliri olması halinde yoksulluk nafakasına mahkemelerin hükmetmediğine dikkat çekildi.

EŞİK’in açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

“Nafaka hakkının tartışılması sadece nafaka hakkı ile sınırlı değildir. Bu tartışmayı ortaya atan ve sürdürenlerin asıl hedefi, kaynağını laiklikten alan Medeni Kanun’dur. Bu soyut bir iddia değildir. Zira, kadınların nafaka hakkını tartışmaya açan ve gündemde tutanlar, aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi’ni, 6284 sayılı Yasa’yı, Anayasa’nın eşitlik ilkesini, yasal evlilik yaşını, karma eğitimi, kısacası kadın erkek eşitliğine dair her türlü yasal ve toplumsal zemini aşındırmaya ve yok etmeye çalışanlardır.

Şiddetin artarak devam etmesi ve uygulamadaki sorunlar 6284’ün içeriği ile ilgili değil, yasanın kadınlar aleyhine eksik uygulanması ve kadın-erkek eşitliğinin iktidar eliyle hedef alınması ile ilgilidir. Evden uzaklaştırmaya ilişkin “erkek mağduriyeti” söylemi ise eril zihniyet çığırtkanlığından ibarettir. Bakan’ın görevi koruma kararlarına itirazı olan failleri dinlemek değil, onlara şiddetin bir bedeli, cezası olması gerektiği fikrine alıştırmak, varsa her türlü kötüye kullanma bunları önlemektir. Yasaların istisnalara göre tartışılmasına izin vermemektir.

Göktaş’a başında olduğu kurumun asıl önceliğinin; “erkek mağdurlar” değil, kadınlar ve çocuklar olduğunu hatırlatıyoruz…

‘BAKANLIĞIN ASIL MİSYONUNDAN UZAKLAŞMASINI KABUL ETMİYORUZ’

Basına yansıyan konuşmasının bir bölümünde Bakan Göktaş’ın; “Mağdur olan erkeklerimiz varsa onun da yanındayız. Bunları da dinlememiz lazım, Sonuçta biz Aile Bakanlığıyız. Kadına, erkeğe, gencine, yaşlısına, engellisine her kitleye hitap eden bir bakanlığız” dediğini görüyoruz.

Sayın Bakan’a, bugün başında olduğu Bakanlığın aslında Türkiye kadın hareketinin özverili mücadelesiyle; “Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı” olarak kurulduğunu, temel işlevinin kadın erkek eşitliğini sağlamak, kadına karşı ayrımcılık ve şiddeti önlemek üzere bütüncül politikalar uygulamak olarak tarif edildiğini, bu temel misyonun süreç içinde yontularak sosyal hizmetlere indirgendiğini hatırlatmak isteriz. Bakan Göktaş bu durumu kabullenmiş olabilir ama ne kadın hareketi olarak ne de kendi hayatlarında eşit yaşam mücadelesi veren kadınlar olarak “Bakanlığımızın” asıl misyonundan uzaklaştırılmasını kabul etmedik, etmiyoruz.

Kadına karşı şiddetle mücadele aynı anda çok yönlü politikalar uygulanmasını gerektirir. Bir yandan kadınların nafaka hakkını aşındırırken diğer yandan şiddetle mücadele edilemez. Şiddetsiz aileler parayla değil, eşlerinin karşılıklı saygı ve sevgi ilişkisini ayakta tutacak olan eşitliğin hayata geçmesiyle mümkündür. Bakanın asıl görevi, kadın haklarını garantiye alan tüm yasaların etkin uygulanmasını sağlamaktır.

‘EŞİT, ÖZGÜR BİR YAŞAM HAYALİMİZDEN VAZGEÇMİYORUZ’

Sayın Bakan’ı; Kadın erkek eşitliğinin sağlanmasında birinci derecede sorumlu bir Bakan olarak, kadınları ve çocukları şiddete karşı korumasız bırakacak, nafakalarının kesilip yokluk ve yoksulluğa terk edilerek eşitsizlikleri daha da artıracak politikalardan vazgeçmeye çağırıyoruz.

4 kadınla evliliğin yasal olduğu bir ülke olan Birleşik Arap Emirlikleri ile “aile birliğini korumak” için yapılacağı açıklanan iş birliğinin ayrıntılarını toplumla paylaşmasını bekliyoruz. “Yerli ve milli” olmadığı gerekçesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmışken, bir başka ülke ile özel iş birliğinin hangi temelde “yerli ve milli” olacağını açıklamaya davet ediyoruz.

Sanıldığının aksine ülkemizde her toplumsal kesimden kadınların büyük çoğunluğunun Medeni Kanun ve diğer yasalarla garanti altına alınan haklarını gayet iyi bildiklerini, önümüzdeki yerel seçimlerde en temel haklarını aşındıranları unutmayacaklarını hatırlatıyor; hiçbir hakkımızdan ve laik demokratik bir ülkede, eşit, özgür bir yaşam hayalimizden vazgeçmeyeceğimizin altını bir kez daha çiziyoruz.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Bakan Göktaş’ın nafaka açıklaması tepki çekti: ‘Ha...

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın nafaka hakkına karşı söylemlerini İstanbul...

‘Sorun nafakanın süresi değil, ödenmemesi’

CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Gökta’ın kadın...

Aile Bakanı Mahinur Göktaş, nafakaya göz dikti: ‘M...

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, süresiz nafaka uygulamasına karşı ‘mağdur er...