Esenyalı’da kadınlar devlet-mafya-siyaset ilişkisini tartıştı
Esenyalı’da kadınlar Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin düzenlediği söyleşide buluştu. Evrensel gazetesinden Şengül Karadağ’ın katıldığı söyleşide kadınlar devlet-mafya-siyaset ilişkilerini tartıştı.

Son günlerde Türkiye’nin önemli gündemleri arasında yer alan organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in videolarındaki iddialar, devlet-mafya-siyaset ilişkilerini ve bu ilişkiler içindeki hesaplaşmaları gözler önüne serdi. Yapılan açıklamaların kadınların bedenleri üzerinden cinsiyetçi bir dille yürütülmesi ise kadınların bu hesaplaşmaları tartıştığı noktalardan biri oldu. Biz de bu gelişmeleri konuşmak için Evrensel gazetesinden Şengül Karadağ’ın katılımıyla Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin bahçesinde düzenlediğimiz söyleşide, işçi kadınlar, ev kadınları ve genç kadınlarla bir araya geldik.

‘BİR SÜRÜ ŞEY ORTAYA SAÇILDI, AMA NEDENSE İSTİFA EDEN YOK!’

Fabrika işçisi bir kadın Sedat Peker’in fabrikada sürekli konuşulduğunu belirterek, “Devlet ile çıkar ilişkisi var. FETÖ’ye benzetiyorlar daha çok. Bu adama, yani Sedat Peker’e devletin işi düşmeyince adamın ekmeği kesildi. Bu nedenden dolayı her şeyi söylüyor. Kimse devleti ya da halkı düşünmüyor. Tek amacı çıkar, paylaşılamayan bir pasta misali” dedi.

Bir ev kadını ise Sedat Peker’in videolarını izlemek istemediğini, itici geldiğini ifade ederken “Sanki bütün herkes benim sevmediğim bir diziyi izliyor gibi düşünüyorum” diye konuştu. Yine de çok gündem olduğu için tartışmalardan haberdar olduğunu söyleyen kadın, aslında anlattıklarının bilinmeyen şeyler olmadığını, fakat bunları Peker söyleyince bir anda gündem olduğunu söyledi.

Kadınlar genel olarak, Sedat Peker’in ifşa ve itiraf ettiklerinin bir çıkar çatışmasının ifadesi olduğunda hemfikir. Daha çok hükümetin neden istifa etmediğini, yargının neden harekete geçmediğini sorgulayan kadınlar, “Dünya koptu, bir sürü şey ortaya saçıldı, ama nedense istifa eden yok!” diyor.

‘SADECE BİR MARİNAYA DEĞİL MEMLEKETE ÇÖKÜYORLAR’

Gazeteci Şengül Karadağ ise Sedat Peker’in videolarının milyonlar tarafından ilgiyle, sanki bir dizi izler gibi izlendiğini, hatta bu karanlık, kirli ilişkilerden ve onun ortağı olan birinden medet uman çok kişi olduğunu belirterek, “Sadece iki çıkar grubu arasında, bizden ve bizim hayatlarımızdan uzak bir seyirlik değil bu. Tam aksine anlatılan her şey bizim hayatlarımızla, bugünümüzle ve geleceğimizle çok ilgili. Ve eğer bir şeyler yapmazsak asıl fatura her zaman olduğu gibi bize, işçi ve emekçilere çıkarılacaktır” dedi.

Peker’in 9 Ekim 2015’te Rize’de düzenlediği mitingin kürsüsünden “Oluk oluk kanlarını akıtacağız, merhamet etmeyeceğiz” diye seslendiği mitingin hemen ardından Ankara Katliamı’nda oluk oluk kan aktığını hatırlatan Karadağ, şöyle devam etti: “Kendinin de itiraf ettiği gibi o zaman korku iklimi gerekliydi. Şimdi de gerekli. O yüzden grevler, eylemler yasaklanıyor, seçilmiş yöneticiler tutuklanıyor, gazeteciler tehdit ediliyor, siyasi parti faaliyetlerine engel olunuyor, herkes düşman, herkes terörist... Ve tüm bu kirli ilişkiler, cinayetler ortaya serilirken bizim bir dizi izler gibi izlememizi istiyorlar. Sermayedarlardan hükümet temsilcilerine, bürokratlara, emniyet ve yargı mensuplarına, medyaya kadar yayılan bu çürümüşlük içinde kimse hele kadınlar ve gençler asla güvende olamaz. Bu izlediğimiz Kurtlar Vadisi ya da Çukur gibi bir dizi değil, bunlar gerçek gerçek… Sadece bir marina değil çöktükleri; emeğimize, haklarımıza çöküyorlar, mahallemize, evimize, dağımıza, taşımıza çöküyorlar, İşsizlik Fonu’na da İkizdere’ye de çöküyorlar… Bu yüzden başımızı kaldırıp bir araya gelmeli ve ses çıkarmalıyız. Bu çürümüş düzenin çarkına çomak sokmalıyız.”

Faili meçhullerle, işkence ve gözaltında kayıplarla, katliamlarla anılan 90’larda sadece bunların olmadığını, işçi sınıfının ve emekçi halkın bugünden daha örgütlü olduğunu belirten Karadağ, “Susurluk kazasının ardından yükselen tepkiler sınırlı da olsa cezalandırmalara neden olmuştu. O zaman bu tepkiler büyütülebilseydi, birkaç kişiyle sınırlı kalmasaydı belki bugün bunları konuşuyor olmayacaktık” dedi. Karadağ, şimdi ‘tek adam yönetimi’ altında, ülkenin kişisel ve keyfi kararlarla, genelgelerle yönetildiği koşullarda mafya/devlet ilişkilerinin bu kadar ayyuka çıkmasının da iktidarın racon kesen, tehdit eden dilinin de şaşırtıcı olmadığını ifade etti.

ÇÖZÜM ÖRGÜTLÜ MÜCADELE

Kurtuluş için kahraman beklemekten vazgeçmemiz gerektiğini söyleyen Karadağ, “Bu memlekette hak adına, özgürlük adına ne varsa ya da ne kaldıysa örgütlenerek, mücadele edilerek kazanıldı. Sendikalaşma hakkı, grev hakkı, oy kullanma hakkı, eğitim hakkı… Hiçbiri bahşedilmedi, elde edildi, bunu unutmamalıyız. Burada, bir mahallede, kadınların bir derneğinin olmasının onları ne kadar güçlendirdiğini yaşayarak gördük, her gün yeniden görüyoruz. Herkesin kendi mahallesinden, kendi okulundan, kendi işyerinden, kendi sendikasından başlayarak bir araya gelmesi, güçlenmesi, harekete geçmesi gerekiyor. Hesap vermelidirler, evet, ama ancak biz hesap sorarsak bu olur” dedi.

GENÇLER: HANGİ PARTİYE OY VERECEĞİZ?
Gençlerin yanıt aradığı ve söyleşide dile getirdikleri sorulardan biri de “Biz ilk kez oy kullanacağız, bu ortamda hangi partiye oy vermeliyiz?” oldu. Karadağ bu soruya “Gençler öncelikle kendilerine ‘Ben nasıl ülkede yaşamak istiyorum, nasıl bir gelecek bekliyorum’ diye sormalı ve bu taleplerinin peşinden gitmelidir. Ve talepleri için verdiği oyun mücadelesini de vermeli, takipçisi de olmalı. Örneğin oy verip seçtiğin kişiler tutuklanırken, görevden alınırken hiçbir şey yapmazsan ne anlamı var? Bugün ana muhalefet her sorunda sandığı gösterip duruyor, iktidar ise ‘Ben seçim yasasını değiştiriyorum’ diyor. Seçim çözüm müdür bir yana, mesela o seçim yasasının demokratik olması için gereken mücadeleyi veriyor muyuz? Verdiğin mücadele sandık başına gittiğinde senin seçeneğin olacaktır zaten” diye yanıt verdi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Bu Nazgullar da ne ki kadınların gördüklerinin yan...

Mafya-devlet-sermaye çetesinin kirli ilişkileri tek tek ortaya serilirken, halka ama en çok da kadın...

Bu pisliği, bu mafya düzenini tolere etmiyoruz!

Linç siyaseti, mafya düzeninin özündeki erillik çarşaf çarşaf önümüze serilirken bu kirli ağın tüm ö...