Kunduracı bir ailenin kızı olan Emma, 1881’de El İşçisi Kadınlar İçin Yardımlaşma Derneğini kurduğunda 24 yaşındaydı. 4 yıl sonra Berlin’de 500 kadın işçiyle Kadın İşçilerin Çıkarlarını Savunma Derneği’ni başta ücretler olmak üzere “kadınların düşünsel ve maddi çıkarlarının geliştirilmesi, eşit işe eşit ücret, ücret anlaşmazlıklarında işçilerin birbirleriyle karşılıklı dayanışması, mesleki eğitimler ve bilimsel seminerler yapmak, kütüphane kurmak, işçiler arasındaki dostluk ve dayanışmayı pekiştirecek buluşmalarla etkinlikler düzenlemek” üzere kurdu. Derneğin bir de iş bulma bürolarının ilk nüvesi olan işçi kaydı tutulması gibi bir işlevi de vardı. Dernek çok kısa sürede binlerce üyeye ulaştı, öyle ki yeni şubeler açıldı. 1886’da Almanya’da işçi hareketini, sosyalist hareketi bastırmak için çıkarılan dernekler yasasının hedeflerinden biri olmuştu Kadın İşçilerin Çıkarlarını Savunma Derneği, 1886’da yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yasaklanıp kapatıldı.
Emma ve işçi kadınlar durmadı. 1890’da bağımsız sendikaların merkez yürütücü organı olarak kurulan Almanya Sendikaları Genel Komisyonu’na seçilen ilk kadındı. 1890’da kurduğu “Die Arbeiterin” (İşçi Kadın) dergisi, 1892 yılında Stuttgart’a taşınarak “Die Gleichheit” (Eşitlik) ismiyle Clara Zetkin’in yönetiminde yayın hayatını sürdürdü. 1907’de Sosyalist Kadın Enternasyonali’nin kurucuları arasında yer aldı, 1910’da bir uluslararası kadınlar gününün düzenlenmesi kararının alındığı 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda da delegelik yaptı. 1883’te “Almanya’da Kadın İşçi Örgütlerinin Doğuşu ve Gelişimi”, 1889’da “Sınıf Mücadelesinde İşçi Kadınlar”, “Kadın işçi hareketinin doğuşu, burjuva kadın hareketinden farklılığı ve acil görevleri” başlıklı iki broşür kaleme aldı.
Emma, bu hafta ülkenin ve dünyanın dört bir yanında irili ufaklı etkinliklerle, toplantılar, buluşmalar, atölyeler, mitingler, eylemler ve yürüyüşlerle kutladığımız 8 Mart’ı yaratan kadınlardan biri…
Mahallelerde, işyerlerinde, okullarda, derneklerde yan yana geldiğimiz kadınların en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden birinin “tarihlerini” hatırlamak olduğunu gördüğümüz bir 8 Mart yaşadık. Çünkü yan yana geliş vesilemiz yaptığımız 8 Mart tarihi aynı zamanda bugünün biriken dertlerinin, içinden çıkılamaz gibi görünen sorunların, bütün bunların kaynağının, ne yaparsak nasıl yaparsak kaynağı kurutup, çözüm bulacağımızın bugüne dair yol haritası da aynı zamanda.
İşte bu buluşmalardan birinde işçi Emine’nin söyledikleri de bunu kanıtlar nitelikte: “Ben 8 Mart’ın böyle bir gün olduğunu bilmiyordum. Yani böyle bizim yarattığımız bir gün olduğunu… Biz hep küçük, etkisiz hayatlar sürüyormuşuz gibi… Sadece kendi küçük hayatımızdan ibaretmişiz gibi muamele gördük bu zamana kadar. Bunu da kabul ettik aslında. 8 Mart’ı tarihe, bizim gibi işçi kadınların yazdığını öğrenmek bana heyecan verdi, nasıl diyeyim vay be dedim, biz neymişiz be! Benim bunu başkalarına da anlatmam lazım, yani bizim de tarih yazıp yaratabileceğimizi...”
8 Mart’ın takvimsel tarihine dair tekrar tekrar öne sürülen ama sıklıkla da yeniden çürütülen çeşitli hikâyeler var. Tek ve tartışmasız bir tarih oluşturmanın güçlükleri sürüyor ve 8 Mart’ta neyin kutlandığının ve anısının yaşatıldığının çoklu yorumları süregidecek gibi görünüyor. Yine de tartışılmaz olan bu anlatıların hepsinin ortak paydasında kadın işçilerin mücadelelerinin yer aldığı. Ve hangi kaynağa bakılırsa bakılsın, 8 Mart işçi kadınların sınıf mücadelesinin, sosyalist kadın mücadelesinin geleneğine aittir. Bugün bunu defaatle ortaya koyma ihtiyacı, gücü, yapabilirliği, değiştiriciliği, olanak ve araçları tümüyle ellerinden alınan kadın işçilerin mücadele özgüvenini tazelemek için de önemli.
Emma İhrer 8 Ocak 1911’de Berlin’de öldüğünde mezar taşına yaşamını saran direncin sloganı yazıldı: “Başkalarının yaşamını iyileştirmek için çalışmak hayatının en verimli kaynağıydı.” Çünkü o başkaları biziz. Yaşamı iyileştirmek için attığımız her adım, gösterdiğimiz sabır, türlü zorluklara, engellere rağmen vazgeçmeme ısrarımız, kendini bu iradenin bir parçası olarak her gün yeniden yaratma çabası, her birimizin yeteneklerini, azmini, arzularını, yapabilirliklerini elimizden almak, bizi makineye dönüştürmek isteyen bu sömürü düzenine karşı koymak için en verimli kaynak. Emine’nin de kaynağı… Emine’ye güç verecek olan Emma’nın hikayesinin bugünkü mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olduğunun hatırlanması…
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Tarihimiz mücadele, mücadelemiz umut dolu!
Kazandıklarımız, kazanacaklarımızın ‘nasıl’ını da gösterdiğinden; tarih boyunca biriktirdiklerimize,...
8 Mart kimin günü?
Lyon’da, Meşhed’de New York’ta, Şikago’daki grevlerin ve hatta bunlardan önceki ve sonraki kadın müc...
8 Mart’a doğru: 8 Mart kimin günü?
8 Mart'a doğru kadınların ortak dertlerine, mücadelesine ve birlikte neler yapabileceğimize yakından...
8 Mart kimin günü? Kadınların ezilmesinin kökenind...
Ekmek ve Gül Bandırma Grubunun Instagram yayınında Olcay Geridönmez 8 Mart’ın ve kadınların ezilmişl...
8 Mart: Her ‘tarih’in bir tarihi vardır!
8 Mart’ı 8 Mart yapan tarihi, emekçi kadınların mücadelesinin tüm dünya kadınlarına mirasını, bu kök...
8 Mart: Mitler ve gerçekler
‘8 Mart’ın kökenine ilişkin eskiden beri yürütülen ama 8 Mart’ın son yıllarda ‘feminist grev günü’ i...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.