‘Daha neyi bekliyoruz?’
İmar afları, ihmaller, rant için insan hayatını hiçe sayan müteahhitler, yerel yönetimler, devlet... Ümraniye'de kadınlar, yerel ve merkezi yönetimin ihmallerinin olası bir depremdeki etkisini konuştu

1999'da Gölcük, Düzce, Yalova, Kocaeli ve İstanbul'u da vuran yıkıcı depremin ardında artçı sarsıntılar, yakın iller ve bölgelerdeki deprem hareketleri korkutucu hale geldi. Yıkıcı depreme rağmen AKP Hükümeti, yerel yönetimler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı hiç ders almamış görünüyor. Üstelik 2B Yasası ile ne kadar arazi ve yeşil alan varsa imara açmak suretiyle yağmalıyorlar.

Ümraniye Belediyesi de tüm otoban çevrelerini, ormanlık alan ve yeşil alan bölgelerini yağmaya açtı. Konut alanları inşalarıyla yeşil alan kalmadı veya Millet Bahçesi adı altında yağmaya açıldı. Büyük AVM'ler çoğaldı. 2B Yasası ile orman vasfını yitirmiş araziler, müteahhit şirketlerinin mahalleleri yağmalaması için müsait hale getirdi. Ümraniye’ de 34 mahallenin 14’ünde 2B uygulamaları ile rayiç bedellerinin biçilmesiyle büyük rant sağlandı. Tapu karşılığında milyar dolarlar kazanıldı. Bu uygulamalarla bir deprem toplanma alanı dahi bırakılmadı. İlçe yerleşim planı düzensiz ve binalar kibrit kutusu gibi dip dibe. Biz bu koşullarda birkaç mahallede emekçilerle olası depremi konuştuk ve ne yapılması gerektiği üzerinde görüş aldık.

‘HALK ÖRGÜTLÜ OLMAZSA...’

Cemil Meriç Mahallesi’nde görüştüğümüz Mehtap Uzunyayla, deprem anında kaçıp kurtulabilecekleri bir olanağın olmadığını, Çırçır Deresi’ nin ilerisindeki ormanlık alana veya mezarlığa gidinceye kadar çok kişinin enkaz altında kalacağını belirtti. Uzunyayla, “Çocuk parklarını bile imara açmak isteyen AKP'li bir belediye var. Rayiç bedeli ödedik, tapumuz var ama ‘Siz arsaları birleştirin, firmaya verin. O zaman ev sahibi olursunuz.’ diyorlar bize.”. Mahalle arasında çok küçük bir park olduğunu ancak deprem koşullarında parkın 50 kişi bile almayacağını söyleyen Uzunyayla, “Biz nasıl yatıp ihtiyaçlarımız karşılayacağız? Çocuklarımızı nasıl uyutacağız? Nereye gideceğiz, ne yapacağız bilmiyoruz.” dedi.

Eski AKP Belediye Başkanı Hasan Can’ın yeşil alan bırakmadığını söyleyen Uzunyayla, “Yamanevler’de boş bir arazi vardı, devasa sitelere çevrildi. Namık Kemal, Tantavi, İstiklal, Esenevler ve Site mahallelerinde toplanma alanı yok. Halk örgütlü olmaz, deprem komiteleri kurmaz, bilgilendirme yapılmazsa sonumuz kötü olacak." dedi.

Site Mahallesi’nden Nagihan Dermanoğlu ise müteahhit firmaların mahallede cirit attığını söylerken "Depremle ilgili hiç önlem ve tedbir yok. Millet Bahçesi yapmakla övünüyorlar. Evlerimiz dip dibe ve sokaklar çok dar. Ne araç girebiliyor ne de ambulans.” diye ekledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin depreme hazırlanmak için riskli binaları yıkıp toplanma ve yeni barınma alanları yaratması gerektiğini ifade eden Dermanoğlu, “Hatay ve Maraş depremlerinde gördük bu hükümetin marifetlerini.” dedi.

‘YÜZLERCE İNSAN ÖLDÜĞÜNDE Mİ AKLIMIZ BAŞIMIZA GELİYOR?’

Namık Kemal Mahallesi’nde oturan Perihan Şentürk adlı kadın emekçi ise durumu şöyle anlattı: “Ben ev temizliğine giden bir kadınım. Ta Beykoz ve Altunizade, Üsküdar'a gidiyorum. Her yer aynı. Binalar iç içe, sokaklar dar, kaçma alanı yok. Toplanacağımız, barınacağımız hiçbir yer yok.” Hükümetin halk ne hali varsa görsün dediğini söyleyen Şentürk, “Hatay ve Maraş depremlerinde halkın durumu ortada, çoğu bu kış şartlarında çadırlarda, konteynerlerde yaşıyor. Su bulamıyor. İstanbul’da deprem olsa sadece susuzluktan ve bulaşıcı hastalıktan bile binlerce insanımızı kaybederiz. Bu bilinmesine rağmen hâlâ yok Kanal İstanbul, yok olmadık yere cami... GATA Hastanesinin bahçesine bile koca cami diken zihniyet, bu halkı düşünmez. Hastane binasına ek bina yapmak varken cami yapmak neyi kurtarır?" dedi.

Atakent Mahallesi’nde oturan emekli hemşire Behice Toprak ise, “Site bahçeleri bile uygun değil. Oralarda barınılmaz, kalınmaz, lojistik sağlanamaz. Yer altı sığınağı yok. İçme suyu, yiyecek stoku yok. Hijyen ve barınabilecek çadır yok. Herkes bir başına çırpınıp duracak.” dedi. AKP'li belediyeler, kaymakamlık gibi yerel yönetimlerin tedbir almadığını söyleyen Toprak, “Finans merkezi açılışı ile övünülüyor. Yazık bize, yazık halka. Olan fakir fukaraya olacak.” dedi. Tedbirlerin şimdiden alınması gerektiğini vurgulayan Toprak, “ Daha neyi bekliyoruz? Yüz binlerce insanımız öldüğünde mi aklımız başımıza geliyor?” diyerek halkın yerel yönetimleri baskı altına alması gerektiğini söyledi. 

Fotoğraf: storyset/ Freepik

İlgili haberler
Kenti dönüştürmek için kadın bakış açısı olan bir...

Adana’da kadınlar seçim öncesi taleplerini madde madde açıkladı: ‘Kadınları eve bağlayan değil, her...

Yerel yönetimler güvenli ve sağlıklı kentler yarat...

Sağlığa ulaşmada büyük zorluklar yaşayan kadınlar için yerel yönetimler ne yapabilir, ne yapmalı? Bu...

Depremzede anne: Çocuklarıma bozuk yemek yedirmek...

Hatay Samandağ’da depremzede Gül B. sıcak havalarla birlikte kaldıkları çadırda yiyeceklerinin bozul...