
Geçtiğimiz ay İstanbul Başsavcılığı, Manifest grubunun Küçükçiftlik Park’ta gerçekleştirdiği konserdeki dans görüntülerine ilişkin “hayasızca hareket” ve “teşhircilik” suçlarını gerekçe göstererek soruşturma başlatmıştı. Soruşturmanın ardından savcılık tarafından hazırlanan iddianamede ise Manifest üyeleri ve onlarla sahne alan Aydeed’in “Teşhir suretiyle hayasızca hareketlerde bulunma” suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. İddianamede, soruşturma konusu dans hareketlerinin “Genel ahlak ve mahremiyet anlayışına zarar verdiği” ve “Çocuklar dahil çok sayıda kişiye açık şekilde ulaştığı” ifade edildi. Hatta grubun soruşturma konusu olan konser videolarına “milli güvenlik gerekçesiyle” erişim engeli getirildi.
Savcılığın uydurma “teşhir suretiyle hayasızca hareket” suçu tanımı yaparak yetkisini aştığı ve iktidarın işaret ettiği yönde hareket ettiği aşikar. Soruşturma sürecinde Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın sosyal medya platformu X’te (eski adıyla Twitter) grubun fotoğrafını sansürleyerek paylaştığı, hakaret içerikli hedef gösteren açıklamasını unutmayalım.
İktidar kanadından “ahlak” gibi gerekçelerle hedefe oturtulan ilk kişiler değil Manifest üyeleri. 2022 yılında Gülşen’e dönük “Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek” suçu gerekçe gösterilerek başlatılan yargılama sürecinde de Gülşen’in sahne performansları, kostümleri çeşitli biçimlerle hedef gösterilmişti. Son günlerde ise Kızılcık Şerbeti dizisinin, yeni sezonunda Doğa ve Firaz karakterlerinin aralarındaki ilişkinin “Toplumsal değerlere zarar verdiği” gerekçesiyle RTÜK tarafından incelemeye alınmasıyla karşılaşmıştık. Burada RTÜK Üst Kurulu, “Halkımız müsterih olsun, özellikle ‘aile yılı’ vesilesiyle aile yapımıza ve toplumsal değerlerimize zarar verebilecek hiçbir içerik karşısında kayıtsız kalmayacağız” ifadelerini kullanmıştı. Son olarak da Mabel Matiz’in Perperişan isimli şarkısının sözlerinin “Çocuklar için tehlike arz ettiği” gerekçe gösterilerek soruşturma başlatılmış ve Matiz hakkında 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istenmişti.
Elbette AKP iktidarının ahlak, aile, çocukların iyi hali gibi gerekçeler göstererek yürüttüğü baskı uygulamaları ve hedef göstermeleri saysak bitmez. Ancak özellikle son dönemde daha da saldırgan bir şekilde kültür ve sanat alanı da dahil olmak üzere tüm alanlarda bu müdahaleleri gerçekleştirmeyi sürdürdüğünü söylemek mümkün. Peki iktidar bu müdahalelerle ne yapmaya çalışıyor?
İlk elden bakıldığında tüm bunlar yalnızca kişilerin yaşam tercihlerine ilişkin müdahaleler gibi görünüyor. Ancak iktidarın özellikle son süreçte niteliğini kendi ihtiyaçlarına göre belirlediği “aile ve ahlak” kavramları, Türkiye kapitalizminin işleyişi açısından büyük önem taşıyor. Nüfus politikalarından emek sömürüsünün devamlılığı için işçi ve emekçilerin karşısında yalandan düşmanlar yaratmaya, iktidarın temsilcisi olduğu sömürü sisteminin yarattığı asıl çürümüşlüğü çeşitli biçimlerde saklamaya çalışmaktan özellikle kadınlar üzerindeki baskıyı “çocuk ve aile” süsleriyle meşru göstermeye çalışmaya; kısacası tüm bir toplumu sömürü düzeninin devamlılığı için en uygun şekilde biçimlendirmeye yönelik bir hamle yapıyor iktidar. “Çocuklar için tehlike” derken çocukları çocuk yaşta iş cinayetine kurban gitmekten, istismardan ve şiddetten korumayan aynı iktidar. “Aile değerleri” derken kadınları en çok öldürüldükleri, şiddet gördükleri evlilikler içine hapseden, bir yandan emeğini en ucuza sömürürken bir yandan da sömürebileceği daha fazla çocuğu doğurmasını haklarını gasbederek garanti altına almaya çalışan, yedisinden yetmişine tüm aile bireylerini yaşamları pahasına çalışmaya hapseden de aynı iktidar. Ahlak derken en büyük yozlaşmışlığı, işçi ve emekçiler içinde gerek devlet eliyle gerek çevresinde çeperinde biriktirdiği gerici gruplarla örgütleyen de aynı iktidar. Kadınlara ve LGBTİ’lere dönük hak gasplarını yalnızca cezalarla soruşturmalarla değil, yine kendi çıkarları için belirlediği, ucu bucağı olmayan ahlak kurallarına göre kriminalleştirmeyi hedefleyen yargı paketlerini, yasa tasarılarını gündeme getiren de bu iktidar.
Yani bugün bir grubun nasıl dans edeceğine, kimin ne giyip giyemeyeceğine, kimin kiminle hangi yaşta nasıl evleneceğine ve ne kadar evli kalacağına karar verme yetkisini kendisinde görüyor iktidar. Bunu yapmasının nedeni yalnızca muhafazakar bir refleks değil. Aynı zamanda işçi ve emekçilerin daha fazla sömürülüp baskılandığı ve buna karşı çıkabilecek seslerin de böylesi gündemlerle gerek işçi ve emekçileri birbirine düşürerek gerek korku ile onları sindirerek, gerek kadınların haklarına saldırıları denetim altına alınmaları için bir sopa olarak kullanmayı hedefleyerek adımlarını atıyor.
Fotoğraf: Manifest
İlgili haberler
Manifest konseri videoları 'milli güvenlik' gerekçesiyle erişime engellendi
Manifest grubunun Küçükçiftlik Park konserine ait görüntüler 'milli güvenlik' gerekçesiyle erişime engellendi.
Manifest grubu hakkında 6 aydan 1 yıla kadar hapis istemi
'Hayasızca hareketler' ve 'teşhircilik' suçlarından haklarında soruşturma başlatılan Manifest grubu üyeleri hakkında 6 aydan 1 yıla hapis cezası istendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Manifest hakkında soruşturma başlattı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Manifest grubu hakkında 'hayasızca hareketler' ve 'teşhircilik' suçlarını gerekçe göstererek soruşturma açtı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN